Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '10

 
Kategori
Güncel
 

Bıktırdınız artık!…

Bıktırdınız artık!…
 

www.tv8.com.tr


İçeridekiler…

Her Allah’ın günü ekranlara çıkıp kâh ağlayan, kâh gülen, kâh saçmalayan, heykelinin dikilmesini isteyen, “ordu bana suikast yapacak!..” paranoyasıyla ortalığı velveleye veren, TSK’ a ve Atatürk’e saldıran, Menemen olayında Kubilay’ın başını kesen Derviş Mehmet’in öz be öz torunu* olduğu iddia edilen, bütün hesaplarını ileride Başbakan ya da Cumhurbaşkanı olma üzerine planladığı açık seçik belli olan, CHP’li Başkan Vekili Güldal Mumcu’nun odasını basacak kadar külhanbeyi, gündem değiştirme uzmanı, büyük aktör, Meclisin bıçkını, AKP Milletvekili Bülent ARINÇ,

“Barış, barış” diye diye ortalığı birbirine katan, tıpkı Bülent Arınç gibi ekranlardan inmeyen, siyasi yasaklı olmasına rağmen her gün basına demeçler veren, her konuşmasında tehditler savuran, “BDP başkanının “çocuklarınızı askere göndermeyin!” çağrısına “düşünce özgürlüğü(!)” diyen, Güneydoğu'nun ünlü aşireti, Kanco ailesinin lideri olan, Mardin’de Kasr-ı Kanco adı verilen kaleye benzer muhteşem bir yapıda oturduğu söylenen, kapatılan DTP’ nin başkanı, sekiz çocuklu, siyasi yasaklı, Ahmet TÜRK,

Kadın vekillerinin meydanlardan ve ekranlardan inmediği, bülbülün çektiği dili belasıdır misali her sözleri olay olan, kışkırtan, bölücülük yapan, taşlı, sopalı mitinglerin baş aktörleri, samimiyetlerine asla güvenilmeyen, kaçırılan… Sekiz askeri teslim alırken sergiledikleri fotoğraflarla ve bölücü başına af istekleriyle örgütün siyasi kanadını oluşturan, yine bölücü başının emriyle istifadan vazgeçtiklerini söyleyen ve yeni BDP Kongresinde sergiledikleri söz ve davranışlarıyla geçmişten ders almadıkları anlaşılan, kapatılan eski DTP’li, yeni BDP’ li milletvekilleri,

40 bin kişinin katili, dünyanın bir suçlu olarak kabul ettiği, ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılan ancak sanki ev hapsindeymiş gibi, şunu da isterim, bunu da isterim, af çıkartın, özerklik isterim, televizyon isterim, odam 17 santim küçüldü, büyütün, canım sıkılıyor arkadaş isterim diyen, normal bir vatandaş gibi rahatlıkla yakınlarıyla ve avukatlarıyla görüşebilen, devlete yol haritaları…öneren, İtalyan Gazetesi’ne köşe yazarı olan, hücresine iktidar emriyle nem emici kağıt… döşenen mahkûm, terör örgütünün başı, en çok konuşan ve tehdit eden belediye başkanı sıfatını kimselere kaptırmayan, her fırsatta basında demeçler veren, “bu toprakların adını da kabullenecekler” diyerek sözde zafer çığlıkları atan, son tutuklamalar sonucunda iyice zıvanadan çıkarak hükümete açık açık küfreden, “akıllı davranın ki söz tükenmesin” ..!! veciz sözleriyle âdeta silaha sarılma ve meydanlara dökülme çağrısı yapan, uslanmaz çocuk eski DTP’ li yeni BDP’li, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman BAYDEMİR,

Her fırsatta Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜK’e ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldıran, haftalar hatta aylardır kimlerin tezgâhladığı belli olmayan, neden sadece belli bir gazeteye sunulduğu açıklanamayan, gün geçtikçe de inandırıcılığını kaybeden sözde darbe senaryoları haberlerini halkın önüne temcit pilavı gibi dayayarak ülkede kargaşa yaratan, eski ordu şakşakçılarının bugünkü ordu karşıtı yavrularının yer aldığı, sözde Balyoz darbesi ile suçlanan komutanın “hodri meydan” davetine cevap bile veremeyen, nereden beslendiği malûm THE TARAF GAZETESİ.

Dışarıdakiler

“1938’den sonra sırtımızdan inmeyen, Soroscu çocukları, CIA ya da bilmem ne mensubu ajanlarıyla tüm kurumlarımıza sızan, NATO’ ya girme şartı olarak Kore’de yüzlerce askerimizin şehit olmasına sebep veren, şimdi de Afganistan’a aynı şekilde asker göndermemizi isteyen, Erbil’de askerimizin başına çuval geçiren, Çuvalcı komutanının Ankara’da beyler gibi ağırlandığı, Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi için Irak’ta katliamlar yapan, Afganistan ve Pakistan’ı karıştıran, İran’a her fırsatta aba altından sopa gösteren, demokrasi getiriyorum bahanesiyle girdiği ülkeleri savaş alanlarına çeviren, terör örgütünü koz olarak kullanıp Türkiye’yi kontrol eden, sırtını sıvazladığı başbakanlara sahip olmamız için çok uğraşan, mütemadiyen “şunu yapın, bunu verin” talimatlarıyla canımızdan bezdiren stratejik ortağımız! can dostumuz (!) ağabeyimiz (!) Amerika Birleşik Devletleri (ABD),

Beceriksiz ve basiretsiz siyasiler nedeniyle 40 yıldır kapısında beklediğimiz, Olli Rehn, Jose Manuel Barroso, Joost Lagendijk gibi silahşorlarının başımızdan hiç eksilmediği, ucu açık müzakerelerle mütemadiyen oyalandığımız, bünyesinde “Türkiye’yi istemeyiz” çığlıkları atan Merkel ve Sarkozy dostlarımızın (!) barındığı, kendi aralarında bile gerçek anlamda birlik olamayan, üyesi Yunanistan’ın ekonomik iflası karşısında bile çaresiz kalan, ama bizi yönetenlerin hâlâ ümitsiz Aşk-ı Memnu’su olan, aslında Türk halkının da istemediği kerameti kendinden meçhul, yaşlı ve yorgun, Avrupa Birliği (AB);

Bıktırdınız artık! Yeter!

Atatürk Devrimleriyle ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile uğraşmaktan artık vazgeçin. Bir gün gelir yaptıklarınız ayaklarınıza dolanır. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın Türk milleti bir bütündür ve ordusuna güvenmektedir.

Her şeye rağmen bu millet Cumhuriyetine sahip çıkmaktan vazgeçmeyecektir.

Buradan iktidara sesleniyoruz:

Gerçeklere dönün! Bu millet artık bunları yemiyor!

Yapay sorunlarla uğraşmaktan vazgeçin, gerçek sorunlara gelin. Ülkenin çocukları işsiz, aşsız, evsiz… Yoksulluk tavan yaptı. Zengin ile yoksul arasındaki uçurum açıldıkça açıldı. Ekonomik kriz “teğet” geçmedi, nasıl geçtiğini bu halk çok iyi biliyor. Yapay sorunlar yaratıp, halkı zam bombardımanına tuttunuz, “ülkeye demokrasi getiriyoruz”, “Anayasayı sivilleştireceğiz” palavralarınızdan artık usandık. İktidarınız süresinde memleket kargaşadan, çekişmeden kurtulamadı. Sonunda 12 Eylül öncesi meclisini aratmayacak sahneler sergilenmeye başladı. Bu millete bunları yaşatmaya hakkınız yok!

Yeter artık!

Tülay Hergünlü

İstanbul, 04.02.2010

*(Hüsnüyadis Hortladı, Nedim Çakmak)

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..