Bildigimizi sandigimiz bilmediklerimiz

Şimdi eminim bir çoğunuz "<ı>bu ne saç<ı>ma soru can<ı>ı<ı>m insan hic go<ı>zu<ı> o<ı>nu<ı>nde olan aş<ı>ikar bir ş<ı>eyi bilmezmi" dediğiniz duyar gibi oluyorum.

Bu kadar emin olmayin bence iyi bir dusunun; hadi biraz yardımcı olayım size Mevlana desem! Su anda yuzunuzde olan gulumsemeyi gorur gibiyim. <ı>"Sende amma yaptin canim Mevlana'y<ı>ı<ı>da mi bilmiycez " diyen bir gulumseme...

Aslında bundan bir kaç haftaya kadar once bende yıllarca ismini duyduğum ve hatta Mevlana hakkında anma geceleri duzenlememe rağmen Mevlana'yı ne kadar az tanıdığımın farkında değildim taki "Mevlana'nin hareminden Kimya Hatun" adlı kitabı okumaya başlayana kadar. Kitabı okumaya başladıktan sonra kafamda soru işaretleri oluştu ve internetten Mevlana'yı araştırmaya başladım.

Bu bolumde Mevlana hakkında oğrendiğim ve bana çok ilginç gelen bazı bolumleri sizinle paylaşmak isterim.

Mevlana aslında bugunki Afganistan'in Belh şehrinde doğmuş.

Mevlânâ Celaleddin-i Rumi (Rumi adı, Anadolu'ya yerleşip orada yaşadığı için (o dönemde Anadolu'ya <ı>Diyarı-ı Rum deniliyordu); "Efendimiz" manasına gelen <ı>Mevlânâ ise, kendisine karşı duyulan büyük saygının belirtisi olarak verilmiştir),

Dedesi ve Babasida zamanlarinin en iyi bilginerindenmis hatta babası Bahaeddin Veled Sultan-ul Ulema (Bilginler Sultani) diye tanınırmış.

Babası ve donemin hukumdari arasindaki bir anlaşmazlık yuzunden Belh şehrinden ayrılıp once Hac icin Arabistan'a ordan Şam uzerinden Erzincan ve daha sonrada Konya'ya yerleşmisler.

Konya' da uzun yıllar babasının vasiyeti uzerine vaazlar vererek yaşarken Şemsettin Muhammet Tebrizi(Tebrizli Şems)' nin Konya' ya gelmesiyle dostlukları ve bugunki Mevlevi dusuncesinin ilk temelleri atılmaya baslamış. Dergahda def sesleri, ve semazen donuşleri baslamiş.

Tebrizli' nin bir gun ortadan kayboluşundan sonra Mevlana Şems' in dostluğunu Selaettin Zerkub, Zerkub oldukten sonra da Husamettin Celebiyle devam ettirmiş.

" İslam tasavvufunun en önemli ve en büyük yapıtı olan Mesnevi-i Manevi (genellikle yalnız Mesnevi diye anılır) Hüsamettin Çelebi aracılığıyla yazılmıştır. Bir gün birlikte sohbet ederlerken Çelebi bir konudan yakındı ve "müritler", dedi, "tasavvuf yolunda bir şeyler öğrenmek için ya Hakim Senai'nin Hadika (Bahçe) adlı kitabını okuyorlar ya Attar'ın İlahiname 'sini, Mantık-ut-Tayr ını (Kuş Dili) okuyorlar. Oysa bizim de eğitici bir kitabımız olsaydı herkes bunu okuyacak ve ilahi gerçekleri ilk elden öğrenecekti." Hüsamettin Çelebi sözünü bitirirken, Mevlânâ sarığının katları arasından bükülmüş bir kağıt uzattı genç dostuna; Mesnevi 'nin ünlü ilk 18 beyti yazılmıştı ve hoca, müridine şöyle diyordu: "Ben başladım, gerisini sen yazarsan ben söylerim" (Wikipedia)

Aslında hepimizin bildigi Mevlana' nin o guzel sozu " ya olduğun gibi gorun, yada gorunduğun gibi ol' Mevlana' nin 7 oğudunden sonuncusu...<ı>

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol Şevkat ve merhamette güneş gibi ol Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol Hoşgörürlükte deniz gibi ol Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol

Eger siz bunları biliyordunuzsa boşbağazlık ettim affola yok sizde benim gibi bugune kadar bildiginiz sanıyosaniz sizde ilk once aşağidaki linke bakarak baslayin bakarsınız0 bir gun mesnevi' yi okursunuz....

http://tr.wikipedia.org/wiki/Muhammed_Celaleddin-i_Rumi