Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '17

 
Kategori
Kitap
 

Bilinçli insanı susturmak da bir zülumdur

Bilinçli insanı susturmak da bir zülumdur
 

ya


Belki de en büyük zülumlerden biridir. Susmak, kısıtlamak, itiraz ve eleştiri savunmasını dizginlemek câhil insana koymaz, kolay gelir. Ama bilinçli bir insandan bunu istemek, onu buna zorlamak gerçekten bir zülumdur.
 
Bütün doğu toplumları için, sindirilmek âdeta bir kader olmuştur. Türk, Arap, Fars, Kürt, Afgan, Hint, Çin gibi doğu toplumlarının hemen hemen hepsi sindirilmiş, pusukturulmuştur. Adaletsizliğe itiraz etme duyarlıklarına gem vurulmuştur. Tabii, bunları kişisel, insani ilişkiler için düşünmeyelim. Devlete, yönetime, sultana karşıdır bu susma ve pusma. Aslında, böyle olmaları da yadırganmamalı. Çünkü, âdeta dizayn edilmişlerdir; zalimlerce savunma mekanızmaları yok edilmiştir. 
 
Doğu toplumlarına bu koymaz, ağır gelmez; çünkü cehâlete mahkûm edilmişlerdir. Cehâlet ise bir mutluluktur. Dünya yansa umurunda olmamaktır. 'Aman bana bir şey olmasın da ne olursa olsun' diyebilmektir. Cehâlet, duyarsızlıktan zevk almayı vaad eder...Tekrar diyeyim, doğu toplumlarının bu duyarsızlığını kişisel ilişkiler için algılamayalım. Tersinedir, doğu toplumlarındaki kişisel duyarlılık, batı toplumlarını sulu götürüp susuz getirir.
 
Yukarıda saymadığıma bakmayın, Ruslar da bir doğu toplumudur. Ruslar üzerinde duracağım için onları ayrı tuttum. Ruslar yalnız doğu toplumu değildir. Ruslar cehâletin pençesinden kurtarılmış, ama pusukturmaya hiç durmadan devam ettirilmiş, talihsiz bir toplumdur. 
 
Ruslar da diğer doğu toplumları gibi feodalitenin gölgesinde yetişti. 1917 yılında yapılan bir devrimle sosyalist bir yönetime geçtiler. Sosyalist yönetim, Rusları ve egemenlikleri altındaki diğer etnik unsurları, kültürel anlamda müthiş derecede geliştirdi, sanat duyarlılığını genele yaydı. Cehâleti neredeyse yok etti. Ama, tüm bunların yanında yönetimi, sistemi, devleti eleştirmeye ve sorgulamaya dair kesin yasaklar getirdi. Bu yasakları çiğneyenlere hain yaftasını yapıştırarak acımasız şekilde cezalandırdı.
 
İşte, mutsuz bir toplum böyle inşa edilir. Sanat ve kültürün içerisinde yetişeceksin, ama yönetimi sorgulamak kırmızı çizgi olacak... Bu, sanatın doğasına aykırıdır, . Sanat, yürekleri hassaslaştırır, duyarlı hale getirir; adaletsizliği sorgulamaya iter...
 
Böyle bir toplum, kesinlikle mutsuz bir toplumdur. Belki de sosyalist yönetim bunun için yıkılmıştır. Sosyalist yönetim yıkılalı 26 yıl olsa da, Rusya'da pusukturma etkisi hâlâ devam etmektedir; Putin'in otokrat hallerinden hoşnut olmayanlar çok olsa da, hoşnutmuş gibi gözükerek itirazsız yaşamaktadırlar.
 
Aynı durum bizde de söz konusu değil, demiyorum. Tabii ki, söz konusu. Ama biz, kültürel ve sanatsal anlamda sığ, gelişmemiş bir toplumuz, dolayısıyla otokrat hallerden pek bir rahatsız olmayız, pek umrumuzda olmaz. Çünkü, yüzyılların cehâleti ve pusukturması söz konusudur. 
 
*
 
Bir edebiyat türü isterim;
 
beni, çeşit çeşit, onlarca insanın anılar denizinde kulaç attırsın,
bana, bir şeyler öğretsin, ama zihnimi de yormasın,
gerçekçi olsun, nesnel olsun, çok sesli olsun,
bana, tarihin ibret verici mesajını versin,
tüm bunları yaparken zihnimi, ruhumu ve yüreğimi edebiyatın rengiyle boyasın...
 
Evet, var öyle bir tür. Yok sanıp, umutsuz olmayın!
 
Belaruslu bir kadın yazar tarafından yaratılmış bu tür.
Adı, Svetlana Aleksiyeviç...
 
Svetlana Aleksiyeviç, 2015 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı.
Nobel komitesi, yeni bir tür yaratmasını, ödül için seçilmesinde birincil neden gördü. Komiteye bir tebrik de benden...
 
Ben çok sevdim Svetlana'nın türünü. Anılar denizinde kulaç attım, çok şey öğrendim, ibret aldım, edebiyatın rengine boyandım...
 
Svetlana Aleksiyeviç'in Türkçe'ye çevrilmiş iki kitabını okudum. İlki, 'Kadın Yok Savaşın Yüzünde' adlı kitabıydı. Çok hoşuma gitmişti. İkinci kitabını okumaya itti beni. Ve 2.5 ay sonra ikinciyi de okudum.
 
*
 
Svetlana Aleksiyeviç'in 'İkinci El Zaman/ Kızıl İnsanın Sonu' adlı kitabını okudum.
 
2013 yılında çıkmış.
 
Türkçe'de 2016 yılında yayımlanmış. Epsilon Yayınları'nın 'Kafka' yayınından çıkmış. Rusça'dan çevirisi Sabri Gürses tarafından yapılmış. Türü, Svetlana'nın türü. Sayfa, 524.
 
*
 
Sovyet Rusyalı yıllar, Sovyet Rusya'nın çöküşü, Yeltsin'in buhranlı dönemi, Putin'in yeni Rusya'sı... gibi dönemler için, onlarca, belki de yüzlerce, Rusya'nın her köşesinde yaşayan insanların anılarından, hayat hikâyelerinden oluşuyor kitap... 
 
Kimi Stalin'i göklere çıkarırken, kimi yerin dibine sokuyor. Kitabın nesnelliği tartışılmaz yani...
 
*
 
Bana kalırsa, ben ısrarla öneririm.
 
-Mustafa Yıldırım - 08.03.2017
 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..