Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir “Şiddet Paketi”dir, gidiyor arkadaş!

AKP’li milletvekilleri ısrarla “Güvenliğinizi sağlayacağız!” denilen “Güvenlik Paketi” nin meclisten güvenle ve çarçabuk geçmesi için “güvenlik güçlerini” aratmayacak bir performans sergiliyorlar!

Satır araları denilir ya, tavır aralarını okursak ortaya şu sonuç çıkıyor: Ya bu “İç Güvenlik Yasası” buradan çıkacak, ya da canın!

Bu ne şiddet, ne celal?

Şiddet içerikli bulunan paketi sizler savunurken ısrarla “Koruma”, “Güvenlik” gibi naif savunmalar yapmadınız mı?

Savunduğunuz kadar naif (!) olan bir yasayı meclisten geçirmek için şiddete başvurmanız hem kendiniz, hem de paketiniz için naif değil de nagatif bir durum sergilemektedir ki buna uygun bir atasözü vardır: Kişinin fikri neyse zikri de odur!

******

Ülkenin şiddete en tahammülsüz olduğu zamanda şiddet içeren bir yasayı “güvenlik” diye allayıp pullarken,  “tarla” olarak gördüğünüz millet meclisinde şiddetin alasını ortaya sermeniz “Lafa değil de icraata bak” bakış açısını bir kez daha gündeme getiriyor.

Lafa değil, icraata bakmak gerek!

******

Bak şimdi; duble yollar örneği basar gider! Arkadaş; bugünkü teknoloji ile duble yol yapmak matah bir şey değil, o duble yol kaç kez çökmüş, kaçıncı tadilattan geçmiş, toplamı kaç paraymış, o paralar kimlerin cebinden çıkmış, ona bak sen!

Sağlık sistemi mi? Paran yoksa hiçbir yerde bakılamıyorsun arkadaş!

Bak, bunu bir başka yazıda detaylıca yazayım. Yalnız, bir şeyin de altını çizeyim: Zorunlu genel sağlık sigortası diye bir şey var! On sekiz yaşını geçen gençten tutun seksen yaşındaki amca/teyzeye kadar ille de kayıt altına alınması, gelir durumuna göre belirlenen ücreti aylık olarak ödemesi gerekiyor.

Atladın mı? Hiçbir kurum bakmıyor!

Atlamadın mı? Bakıyorlar ama yine para ödemeden çıkamıyorlar!

SGK’sı olan da para ödüyor zaten, o da ayrı bir konu; hele ki kimse “Özel hastane” falan diye gelmesin, ücret konusunda!...

Kolaylık olabilir, amenna!

Paran yoksa sağlığın da yok!

( Suriyeliler konu dışıdır, bilginize...)

******

İcraat olarak en öne çıkan artı (!) durumlardan söz ettikten sonra diğer konulara da geçebiliriz...

Bir halk nasıl on iki yıl içinde böylesine yoğun bir bölünme yaşayabilir?

Nasıl bu kadar kutuplaşabilir?

Nasıl düşman olarak görebilir birbirini?

Ben, asıl bu icraatın nasıl gerçekleştiğinin merakı içindeyim!

******

Bunu merak etmemin en büyük nedeni şudur: İnsan yaşadığı toplumdaki olumlu-olumsuz yanları görür, ancak “empati” ve “alışkanlık” bir şekilde ortaya çıkar ve eleştirirken de iyi olsun ister, bir şekilde sever...

Bir orta yol bulma uğraşında olur; mesela boşanmak üzere olan arkadaşınızın önüne karşı tarafın hakikaten iyi olan yönlerini sermeniz gibi...

Bunu sıradan bir insan yapar; bu sıradan insan ne milletvekili seçilir, ne de bakan falan olur...

Milletvekili adı üstündedir; milletin seçtiği vekildir! Seçen halkın beklediği kendilerinin meclisteki sözcüsü olmasıdır .

Bakan dediğin, milletvekilleri içinden konuya en hakim olanı ilgili konuda yetkili kılmaktır.

Başbakan hepsinin üstünde yeterlilikte olup, aynı zamanda adil ve tarafsız olmadır ki hele de cumhurbaşkanı...

Artık onun elinde yalnızca bir pusula olması gerekmektedir: Doğu-Batı/ Kuzey-Güney!... 

Başka bir yön bilmemesi gerekir, n.ş.a... (Normal şartlar attında) (Valla bu n.ş.a. açıklamasını yapmak çok ağrıma gidiyor ama anlamayan öyle okumuş(!) okurlardan tepki geliyor ki lise bir Kimya dersinin başlangıcıdır diyemiyorum! Sahi, yoksa lise bir kimya dersinde bunlar öğretilmiyor  mu artık?)

(Pardon yaa, Lise bir de kimya dersi var mı artık? Bakın ben bunu atladım! Din dersleri var, biliyorum da...)

******

Hal böyleyken; KPSS, bilmem ne SS sınavları laf olsun diye yapılırken o sınavlara girecek çocukların korkuları ve paraları lüpletilirken destekleyenlerin yine ayrı bir destek kampanyası hazırlamaları n.ş.a. olarak bünyemi bozuyor!

******

Benim bünyemi bozan gerçekler hükümetin de bünyesini bozuyor!

Gezi mesela, öyle bir asabiyet yaptı ki; ille de rövanşı alınacak!

Dindar, kindar gençlik, misal, öyle kontrolsüz bir hale geldi ki “Cihat” diye yeri-göğü inletecek!

Kontrolsüz bir şekilde Cihad” tohumları ekilen gençlikten bizler musdaripken “rüzgar eken fırtına biçer” misali kendileri de yara almaya başladı!

******

Hazımsızlıkları kurtulma çabalarındandır; kendilerini kurtaracak tek kuvvet olarak “Polis gücünü” görüyorlar demek ki!

Oysa örnek gösterilen güçlü bir ordumuz vardı; demek ki ordu da lağvedildi ki; medet umulmuyor!

(Lağvedilmese, en azından çekinilirdi! Çekinilmediğine göre...  Ver gazı polise!...)

******

Israr ve şiddetle; pataklaya-söve bir yasayı meclisten geçirmeye çalışıyorlar...

Ama hani güzel bi şeydi bu? Hani masum halkı koruyacak maddeler içeriyordu... 

Hani hümanistliğin doruğundaydınız?

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar derler, sizlerinki de meclise kadar!

(Mı? Yani?...  Diyenleriniz olsa ahh bir de...Mantık örgüsü bir düz bir ters, yani haraşodan, öteye bir geçse..)

Valla bak, çok zor değil, hep düz ilmek at, daha çabuk ürüyor...

 

http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..