Bir Anne'nin çocuğuna verebileceği en güzel şey

Bir süredir zayıf düşen bünyemi esir alan gribin etkisindeyim. Zayıf düşmek yetersiz kalır, sürünen bir bünye oldu adeta. İnsan bu kadar mı zorlanırmış dik oturabilmekte. Sırtımıza aldığımız sorumluluk yüklerinin ağrıları değildi bunlar. Hasta beden yaptı yapacağını. Ve anladım ki, o sorumluluk yükleri sağlık olduktan sonra kuş tüyü gibi gelmeliymiş insana.

Söylenmek, hayıflanmak ne kadar da gereksizmiş. Hep yazıldığı gibi, yada hep bir yerlerde okuduğumuz gibi; önce kendinin doktoru olmalısın! Neyse ki bunu da deneyimlemem için bir fırsat sundu bana bu grip. Çünkü bir anlamı vardı. Her şeyi fazla abartan bana; ‘ bir günde tüm yaşamın değişiverir’ mesajıydı. 

İşimin başına döndüğümde masamda biriken evraklarımı bile 2 günde ne kadar özlediğimi fark ettim. Ay kapanışları derken, koskoca bir yılın kapanışını yapacaktık artık. Ne kadar kolay aslında bir yılın muhasebesi. Ama güncel hayatta tam tersi. Borcu alacağı yerleştirmek, hakkaniyetli olabilmek vicdanın hassas terazisi.

Tam bu düşüncelerden sıyrılmış çalışırken arayan annem yine düşündürdü beni. Kitap tavsiye ediyordu sesinde o çok önemli öğütleri verirken takındığı tınısıyla; mutlaka okunmalı! Diyordu telefonun diğer ucunda.

Sonra bir annenin çocuğuna kazandırabileceği en önemli ve belki de en faydalı alışkanlığı düşündüm. Kitap olmalı dedim ilk sırada. Kütüphaneme baktığımda ne çok kitap tavsiyesi almışım annemden meğer. Okuma alışkanlığım Tavuk Suyuna Çorba serileriyle başlamış. Daha sonra Canan Tan’lar tanımışım. Elif Şafak’lar olmuş aralarında. Maeve Binchy süslemiş güzel kapaklarıyla raflarımı.

Ne önemliymiş geçmişten bugüne dek annemin (annelerin) yaptığı. Bildiğin her şeyi eksiksiz aktarabilmek, hayatı şekillenecek bir cana yön verip doğruya yöneltebilmek.

Şimdi her ne kadar e-hayat da yaşıyor olsak da, o rafta duran kitapların asaleti bile bir başka. Her şey teknolojiye ayak uydursa da, ne I Padler, ne e-kitaplar bu güzelliklerin yerini almakta.

Bir annenin çocuğuna verebileceği en güzel şey ise; kitapların satır aralarında.

***

Geçtiğimiz günlerde çok sürpriz bir şekilde karşılaştım onun yazılarıyla. Nur Molla birbirinden güzel deneme yazılarıyla bazen düşündürüyor, bazen ise “tam da söylemek istediklerimiz” e tercüman oluyor. Kendine ait blog sitesi bulunan Nur Molla gelecek günlerde inşallah Milliyet Blog Yazarı olacak. Yazılarını eminim sizlerde çok beğeneceksiniz.

“Hepimizin en fazlası birer kalp atışı” onun yazılarının içinden beğenerek kenara yazdığım bir cümle. Dilerim kalemi hiç durmasın…