Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Bir büyüğümün notu

Paylaşan:
Leonidas / Öğretmen

CEVAHİR

Eşref oğlu Rumi’nin bir rubaisi :

Kı nadan eline düşmeye gevher
Sanır nadan anı bir kuru mermer
Ya alır kem bahaya satar anı
Ya olur bırakagör kalur ebter

Bir gün, uzun saçlı, geçkince bir delikanlı geldi, masama yazılar bıraktı. Şiirler, denemeler, eleştiriler. Baktım, okudum, etkilendim.

Daha sonraki günlerde oturduk konuştuk, belli seviyelerde diyaloglarımız oldu. Felçli, bakıma muhtaç bir babası vardı ve ondan hep saygıyla, sevgiyle bahsediyordu. Babasının tek oğluymuş. Annesi önceden ölmüş. 80 yaşın üzerindeki babasını el arabasıyla, heyecanla gezdirişlerini hiç unutamam.

Öğretmen evinde bir akşam babasına sordum: Aranızdaki bu muhabbetin sebebi ne ola diye ? Bana: "Biz birbirimizin sözü üzerine söz koymadık hiç" dedi. Son günlerinde, uzun sakallı, gülümseyen yüzü gözlerimin önünde bir şimşek gibi görünüp gizlendi.

Babasının cevahiri, benim de cevahirim.

Claudius büyük yıkımlar yaşadı.

Sıcak yaz gününde, tatil dönüşümde, bana, babasının öldüğü haberini verirken gözleri yaşla doluydu. Koşup geldi. Sarıldık, ayak üstü birlikte ağladık kaldırımda.

Beş yıldır tanışıyoruz. Sözlerini, davranışlarını ve uğraştığı işleri bir cümleyle özetlersem: İncelik, nezaket, kibarlık. ” Haddeden geçmiş nezaket. Yalu bal olmuş sana ” dendiği türden bir nezaket.

O, bir Hay İbn-i yakazan’dır gözümde. Çocukluğunda, bırakıldığı adada, bir geyik tarafından emzirilip büyütülen Hay İbni-i yakazan yani. Absal ve salamunun ilahi tebliğini tereddütsüz kabul edip ayrıldığı yurduna dönen fakat orada değeri takdir edilemeyen Hay İbn-i yakazan.

Ey İbn-i Tufeyl, bu hikayeni sen, Claudius için mi yazdın ?
Babasının cevahiri için mi yazdın ?

Değerin bilinmediği, değersizin değerli sayıldığı bir zamandayız. Adil olamıyoruz. En alt sıralarda bulunan en küçük bir değeri en yükseklere kaldırıp koyuyoruz. Ne yazık ki çoğumuz, sadece yeme içme ve cinsellik için yaşıyoruz. Bu nedenle gevherleri ( cevahirleri ) kuru birer mermer parçaları sanıyoruz. Ölümlerini bekliyoruz manevi miraslarına konmak için, yaşamları hakkında arkalarından konuşmak için; Buğday Dede’ye, Ali Baba’ya, Balım Sultan’a, İbn-i Melek’e şimdi yaptığımız gibi.

Bu gibi kişiler toplumda birer ışıktır ve etraflarında pervane olmak gerekir bence ölümlerini beklemeden.

Yukarıdaki Eşref oğlu Rumi’nin kısa şiirini lütfen bir kez daha okuyalım.
____________

nadan : kaba, görgüsüz, adam olamayan insan
gevher : cevher
kem bahaya : ucuz fiata
bıraka gör : bırakmış, terk etmiş
epter : nasipsiz

 
Toplam blog
: 56
: 334
Kayıt tarihi
: 12.06.07
 
 

İzninizle hayatıma dair satır başlarını aşağıda sunuyorum. Yolunuz düşerse günün birinde beklerim. ..