Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Bir Güvercin Tedirginliği İçerisindeyim

Bir Güvercin Tedirginliği İçerisindeyim
 

Tarih, herkesin mutlaka bir şeyler bildiği, bildiğinden emin olduğu o bilinmezler, o yorumlar kuyusu. Herkes bir olta atıyor kendi tarihine, denizi bereketliyse ki herkesin kendi tarihidir en çok bilgiyi barındıran, bereketli olmak zorundadır, bu anlamda tarihi mutlak bir bilgi gelir ucuna oltanın. Değiştirilemez, tersi iddia edilemez bir tedavüldür tarih. Bilim değil aslında daha güçlü bir otorite tersini söyleyene kadar inanılan simülasyondur.

Düşünce, doğanın insandaki evrimidir, düşünceyi de dili de başlatan ellerdir. Eller ne zaman ki alet yapmaya başladı, insanlık tarihi küçük yapı taşları gibi dilin ve ateşin üzerine kuruldu. Ve bu andan sonra tarihi mağara resimleri değil cümleler anlatmaya başladı.

Tarih ve insan bu ya, insan kendi narsizmiyle yoğrulmuş ucu yanmış bir fitil ya, egosunu besleyecek bilgi her zaman aynası olacak bilgiden daha değerlidir ve kabul görür. Yanlış mı? Olsun, beni güzel gösteriyor mu? yeter. Bilişsel mastürbasyonda orgazm alanıdır tarih, toplu sekslerin yapıldığı, aynı tekil kişilerin öldürüldüğü sokak başları gibi.

Türkiye’de aydın kolay yetiştirilmiyor, elinizi atınca daldan toplanmıyor, kimileri onlarca kentten göç edip, sürünerek, kendisini sürekli silkeleyen toplumun koluna tırnaklarıyla yapışarak, değiştirebilmek için efendilerin kurdukları cümleleri yeni literatürler üretip, sunuyorsa sunaklarında ve ikramları için inadına inkâr edilip, kovuluyorsa memleketinin ikliminden, memleketinden de değil hayattan, ne denilebilir ki mükellef bir cinayet planına.

Her gün onlarca sperm dölleniyor, dokuz aylık bir yolculuğun sonunda salınmak için dünyaya ve bu çocukların onlarcasının beyni doğdukları andaki gibi çırılçıplak gelişiyor, annenin, babanın, televizyonun, öğretmenin, külliyen yanlış olan müfredatın neferleri yetişiyor. İki kelimeyi yan yana getirebilecek konuşma becerisinden yoksun bu çocuklar, daha onyedi yaşında, bir aydını, bir kerterizi öldürebiliyorlar. Kerterizi karga olan bir milletin de burnu hiçbir zaman çıkmıyor işte kendi kendinin efendisi büyük efendilerinin kölesi olmanın ötesine.

Bugün 19 Ocak, sevgili Hrant Dink’in birinci ölüm yıl dönümü, ölmeden önce ‘…benim ülkemde kimse güvercinlere dokunmaz…’ demişti. Bizim ağzımızın kenarında kıvrılı duran yandan gülümsemenin bir güvercin avından kaldığını unutarak. Rakel Dink, eşini bedenimin yarısı, sevgilim diye tanımlıyor, ülkemde iki toplu mezar var şimdi biri, bedenin yarıları, sevgililerin gömüldüğü, diğeri yarısı gömülmüş bedenlerin gezdiği yeryüzü.

Bir güvercin hayaleti dolaşıyor şimdi, olabildiğine tedirgin, olabildiğine cansız on yedi yaşında bir çocuğun eline verilen sapanla öldürülen.

 
Toplam blog
: 46
: 1591
Kayıt tarihi
: 08.07.07
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunuyum. Şu anda özel bir telekomünikasyon şi..