Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '13

 
Kategori
TV Programları
 

Bir izleyicinin feryadıdır!

Bir izleyicinin feryadıdır!
 

Bu yazı ciddiye alınmayacak biliyorum!

Bir şeyler değişmeyecek farkındayım!

En azından içimi dökeyim rahatlayayım..

Zira bu bir zulüm… Bu zulme ve haksızlığa ne zaman, nerede dur denecek bilmiyorum ama bir gün bu durum sona ererse, ben de zamanında bu konuya ucundan kıyısından el atmıştım diyerek sevineceğim…

Dizi süreleri… Zulmün adı bu...

Dizileri seyrederdim eskiden, sonra gördüğüm güzellikleri, beğendiklerimi, beğenmediklerimi yazayım dedim. İnsanlar okurken keyif alsın, izledikleri dizilere bir de benim baktığım pencereden baksın..

Çok sevildi yazdıklarım, nasıl güzel tepkiler, ne acımasız eleştiriler aldım. Ben de çok sevdim yazmayı, konuşmayı. Oysa dört sene sonra geldiğim noktada tükenmişlerin de tükenmişiyim artık ben !

Her gün yeni bir dizi başlıyor, seyretmek takip etmek zaten imkansız tamamını. Yeni başlayanlara şöyle ucundan kıyısından bakıp, en azından izlemeyenlere bir ipucu sunayım derken. Bir de ne göreyim. Dizinin birinin ilk bölümü tam 2 saat 9 dakika. Bir diğeri 1 saat bilmem kaç dakika. Seyret seyredebilirsen. Yaz yazabilirsen. Bölümün sonuna gelince, başında ne seyrettiğini unutuyor insan..

 İnsaf kardeşim insaf !

Bir sürü kalabalık karakter, isimler, olaylar hepsi birbirinin aynısı olmuş. Senaryoyu yazanlara da hak veriyor insan. Bir noktadan sonra motor yanıyor olmalı. Sinemaya gidiyorsunuz, bir film izliyorsunuz 1,5 yada 2 saat. Bir bölüm diziye denk. Adamların aylarca uğraştığı senaryoyu, bizim dizi senaryosu yazanlar, birkaç haftaya yada güne sığdırmaya çalışıyorlar. Hal böyle olunca da, birbirinin aynısı olaylar, insanlar ekranı işgal edip duruyor. Kim bilir, belki ben yayınlanan pek çok diziyi izlediğimdendir, bir bakmışım her şey aynı, olaylar benziyor, karakterler anımsatıyor. Hiçbir senaryo cazip gelmiyor..

Sonra bizim halkımız günlerce Meryem Uzerli’yi konuşuyor. Tükendi tükenmedi gitti gitmedi. Yazmıştım onunla ilgili bir yazı. İyi de bir tek Meryem Uzerli olsa iyi. Ne çok oyuncu var bu derde muhatap, ağızlarını açsalar zaten suç, konuşmaya, hak istemeye korkar olduk zira sanat adına. Konuşmasalar, kabullenmek zor. Kabullenseler, katlanmak. Saatlerce oynayan, tekrar yapan, ezberleyen, üşüyen, ıslanan, terleyen, ağlayan insanlar. Onları çeken kameralar, yönetmenler, ışıkçılar, sette çalışan pek çok insan. Günlerce, gecelerce ortaya koyulan kocaman emekler. Sonra üç beş kuruşluk reklamlara feda edilen diziler. Sonra bir anda aylarca emek vermiş insanlara vurulan kocaman bir tokat. Yayından kaldırıldı Niye ??? Reytingi düşük…

Düşer tabii ki. Sen her bölümde iki saat dizi gösterirsen, bunu reklamlarla üç dört saate çıkarırsan, kim izler, kim vakit ayırır, ayırsa bile ne kadar dayanır ?

Öyle oyuncu hayranı bir insan değilim. Onun hayranı, öbürünün fan grubundan falan da değilim. Tamamen tarafsız izliyorum, oyunculuklara, hikayeye, kurguya, müziğe takmışım kafayı ben. Ama vicdanım bağırıyor bir yandan. Yazık bu kadar insanın emeğine. Sen bile yoruluyorsan oturduğun yerde izlerken, sıkılıp bunalıyorsan, bu işin içindeki insan ne yapsın

Kusura bakmayın, hiç kimse, oyuncular çok yüksek paralar kazanıyorlar, bu memlekette asgari ücretle geçinenler var demesin. Biraz vicdanı olan demesin. Oturduğunuz yerde, sıcacık evlerinizde siz dizi izleyip, onların yüksek maaşlar aldığını konuşurken…

İşte tam o sırada…

O konuştuğunuz insanlar soğukta, yağmurda, karda çekim yapmaktalar, çalışmaktalar yani…

Onların işi bu diyebilirsiniz…

Haklısınız… İşleri bu ama bir farkla… Oyunculuk zor iş… Çok zor iş…

Saatlerce süren dizileri yetiştirme çabasıyla günlerce uykusuz kalan ve rahatsız ortamlarda çalışmak zorunda kalanları görünce biraz elimizi vicdanımıza koymalı diye düşünüyorum..

O dizilerde izlediğiniz muhteşem yalılar, şahane sofralar, pahalı kıyafetler sadece dekor. Onun gerisinde yorgun, bezgin ama yüreğini koyan bir sürü insan var…

Bu kadar uzun olunca bir bölümün süresi, ne yazanda, ne oynayanda ne de benim gibi izleyen gariban izleyici de sabır kalıyor..

Bu yazı ciddiye alınmayacak biliyorum !

Ama söylüyorum…

Çözüm belli. Düşürün dizi sürelerini yarı yarıya. Ama bölüm sayısını artırmadan. Yoksa Umutsuz Ev Kadınları gibi, süreyi yarıya indirip, haftada iki bölüm yayınlamak değil bahsettiğim…

İnsanlar rahat rahat yazsınlar ve hayal güçlerini daha güzel çalıştırsınlar, daha özgün, daha farklı senaryolar yazılsın, oyuncularımız daha mutlu oynasınlar, insanlar dinlenebilsin, uyuyabilsin, kazandıkları para başkalarının diline dedikodu olmasın, izleyenler bunalmasın !

Vallahi yoruldum !

İnsanların evlerinde TV karşısında geçirdiği saatler keyiften işkenceye döndü !

Bu sezon son diyorum kendi kendime böyle giderse. Zira ben bile oturduğum yerde yetişemiyorsam, oyuncunun, yönetmenin, senaristin, teknik ekibin suçu ne !!! Ben oturup iki satır yazmaya yoruluyorsam, oyuncunun günahı ne. Öyle kıymetli oyuncularımız var ki. Bazıları ülkeyi terk etti, bazıları dizilerdeki bu gidişle baş edemeyince ekranı bırakıp tiyatroya ağırlık verdi, dedim ya bu ülkede sanat zor, sanatçılık daha zor, izleyici olmak bile zor. Kim kimi cezalandırıyor belli değil. Sadece çimenler eziliyor, filler yine tepişiyor hepsi o !

Kanal yöneticileri, bu işi organize edenler. Geldiğimiz noktayı siz düşünün.Vicdanınız vardır umarım !

Bu sömürüye bir son verilsin artık ! Tüm yüreğimle bunu diliyorum. Çünkü ben memleketimin tiyatrocusunu, oyuncusunu, genç yeteneklerini kaliteli yapımlarda izleyerek mutlu olmak istiyorum..

Bunu çok görmeyin artık..

Emeğe saygı duyalım, sanata sahip çıkalım ! Kendi cebimizi doldurmak adına, başkalarının ruhlarını boşaltmayalım. Daha çok kazanmak uğruna, değerlerimizi kaybetmeyelim..

 

Siyah İnci’den sevgiyle…

www.twitter.com/blackpearl42

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 55
: 2295
Kayıt tarihi
: 02.12.11
 
 

Kendi halinde bir TV izleyicisi ve yorumcusudur Siyah İnci. Tipik bir akrep burcudur.  Büyük çoğu..