Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '12

 
Kategori
Kitap
 

Bir kitap ve içimizdeki tezatlar

Bir kitap ve içimizdeki tezatlar
 

BİR KİTAP VE İÇİMİZDEKİ TEZATLAR !


Elimde Ece Temelkuran'ın son kitabı "Kayda Geçsin" var. Kitabın hemen kapağında Temelkuran'ın siyah-beyaz fotoğrafından hüzünlü bir bakış yakalıyor beni ve aslında o kapağın altında; yani o kapağı çevirdiğimizde bize nelerin iletilmek isteneceğine dair bir ipucu olarak kendini gösteriyor bu fotoğraf; fotoğrafta hemen ağız kısmına gelecek şekilde ağıza çekilen siyah bir bantta kitabın adı yazılmış; Siyah ve beyaz; tezatlığın en temel renkleri!
Tam da umutsuzluğun ve çaresizliğin kitabı bu diyeceğimiz noktada Temelkuran büyük bir heyecanla bu topraklarda tekrar umuda ve kardeşliğe dair bir dirilmenin olma ihtimalinin tohumlarını yüreklere serpiyor.
Bir gel-git'ler kitabı bu!
Öyle olmalı ki Temelkuran kitabın hemen başında umut ve umutsuzluk arasındaki kısırdöngüyü itiraf ediyor ve şu notu düşüyor: "umut pek güven duyduğum bir sözcük değil, ben inadı tercih ederim. Umudum yok olsa bile inadım var. İnsan, yinede iyi olabileceğine, bu ülkenin içinde dövüldükçe içinin çok derinine kaçmış bir iyilik tohumu olduğuna dair inatçı bir imanım var."
Son iki yılda hayatta en çok sevdiği şeyin; yazmanın önüne konmak istenen engellere, meslektaşlarının başına gelen belalara, Kürt sorunundaki açmazlara, ülkedeki tüm bunlar yaşanırken toplumdaki teslimiyet ve vurdumduymazlığa, muhalefetin acizliğine ve tüm bunlar bir yana dünyada en çok "tutuklu gazeteci'nin" olduğu bir ülkede sözümona kendisine "gazeteci" diye-bilenlerin sus-pus kalmaları ve hatta bu duruma seviniyor olabilecek kadar meslek ahlakına ihanet etmelerinin sızısını ve dayanılmaz ağırlığını yazıyor Temelkuran.
Nasıl bu hale geldik, nasıl tüm bu zorbalıklara karşı susabiliyoruz; işte bunun anlaşılmazlığı konu edilmiş kitapta.
100' ü aşkın gazetecinin hala cezaevlerinde olduğu, ülkede bir korku imparatorluğunun kurulmak istendiği ve insanların sindirilmiş bir yaşam şekline giderek alıştığı ülkede on yıllardır anlamsıca akıtılan kardeş kanının ızdırabı anlatılıyor kitapta.
Nedim şener, Ahmet Şık ve Ragıp Zarakol'luna yaşatılanların nasıl bir paradoksun sonucu olduğunu , Banu Güven, Mehmet Altan, Nuray Mert ve en son kendi başına gelenlerin anlaşılmaz halinin peşine düşmüş Temelkuran; bu beyhude bir iz sürme mi yoksa kendi tabiri ile bu ülkede hala bu topraklara serpilmiş bir "iyilik tohumunun" var olduğuna dair imanının varlığını belkide bize göstermeye çalışıyor.
Herşeye rağmen, her telaşa ve endişeye rağmen bu toprakların derinliklerine serpilen o kardeşlik,sevgi ve barış tohumlarının tekrardan filizleneceğini, her fışkıran filizin bir fidan, her fidanın koca bir ağaç, olacağına olan inancını hala koruyor olması da bizler için adeta karanlık bir tünelin öbür ucunda beliren bir ışık gibi.
Ülke olarak çok zor bir süreçten geçiyoruz, kuşkusuz yaşadığımız bu zorluklara karşı toplumsal bir muhalefetin oluşması kaçınılmazdır, ancak toplumsal muhalefetin iktidarın doğrularını desteklemesinin gerekliliği gibi iktidarın yapmış olduğu hata ve yalnışlar karşısında da en demokratik ve anlaşılır şekilde karşı çıkılması gerekiyor, zira muhalefetsiz iktidarlar yalnış yapar ve bu süreç "baskı ve diktatörlüğün" oluşmasının önünü açar.
Evet Ece Temelkuran " Kayda Geçsin" diyor bize, bu ülkenin umutsuzluğa kapılan bir kalemşörünün tam da herşeyin bittiğini düşündüğümüz noktada geleceğe dair hala bir güzel umutların var olduğunun kayda geçmesini istiyor bizden.
 

 
Toplam blog
: 166
: 540
Kayıt tarihi
: 02.09.09
 
 

Batmanın Beşiri ilçesinde doğdum, Mersinde yaşıyorum, edebiyata ilgi duyuyorum, yerel ve ulusal d..