- Kategori
- Kültür - Sanat
Bir konuk Yazar: Nevzat Arslan
Konuk yazar Nevzat Arslan
İnsan doğduğu ve doyduğu yere nasıl yararlı olur? Bunu gerçekleştiren nadir kişilerden biridir Abdülkadir Güler Hocamız... Kendisi ile ortak bir ödül töreninde tanışmıştım. Mardin ili Kızıltepe ilçesi doğumlu olup, memleketindeki dergilere yazmakta, yöresine ait şiir ve yazılar yazmaktadır. Doğup büyüdüğü toprakları da unutmadığını anlatmaktadır.
Bir yandan da yaşamını sürdürdüğü halk deyimimizle doyduğu Söke ilçesinde Sarızeybek, Beşparmak, Aydın Efesi gibi çeşitli dergi ve gazetelere yazmakta, Söke Şairler ve Yazarlar Derneği üyesidir. Öğretmen okullarının kuruluşunun 160.yılında SÖKE’NİN KÜLTÜR ÇINARI seçilmiştir.
Kendisi ile öğretmen,yazar Yurdal Demirel tarafından yapılan bir röportajdan satır aralıkları sunuyoruz.
Hayatı: 1946 Mardin, Kızıltepe İlçesinin Esenli ( Girmelhep) köyü doğulumyum. İlk ve ortaokulu Kızıltepe’de,(1960), Diyarbakır Erkek İlk Öğretmen Okulu’nu ( 1964 ), Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü ( 1976 ) ve Açık öğretim Fakültesi Türk dili ve Edebiyatı Bölümü’nü (1992 ) de bitirdim. Kırşehir, Mardin, Diyarbakır, Bayburt, Şanlıurfa, Aydın ve Ordu gibi yerlerde uzun yıllar öğretmenlik ve idarecilik yaptım.( 32 yıl ). En son Ordu ili Çamaş ilçesi İlçe Milli Eğitim Müdürü iken emekliye ayrıldım. ( 15 Temmuz 1995 ). 1997’den bu yana Aydın, Söke İlçesi’nde özel bir okulda ( 12 yıl ) idarecilik yaptım. Halen Söke’de ikamet ediyor, yaşamımı sanat, kültür, edebiyatla ilgili çalışmalarımı Söke Ekspres gazetesinde sürdürüyor; çevreme yararlı olmaya çaba gösteriyorum.
Y.Demirel: Sayın Güler, Anadolu’da yayımlanan birçok sanat, kültür dergilerinde, seçkilerde yazılarınızı, özellikle şiirlerinizi görüyor ve zevkle okuyoruz, yazı hayatına ne zaman başladınız?
A,Güler, Ortaokul sıralarında iken usta şairlerin şiirlerini defterlerime yazarak başladım. Özellikle Kerem ile Aslı, Karacaoğlan, Yunus Emre, Köroğlu, Dadaloğlu, Şairlerimizden Yahya Kemal, Faruk Nafiz, Dağlarca, Cahit Külebi, Bekir Sıtkı Erdoğan, Orhan Şaik Gökyay, Cahit Sıtkı Tarancı ve son yıllarda Âşık Veysel’in şiirlerini benimsedim. Diyarbakır Erkek İlk öğretmen Okulu’na devam ettiğim yıllarda ilk yazılarım Diyarbakır’da yayımlanan ve hâlâ yayımına devam eden MÜCADELE gazetesiyle başladı. Bu konuda öğretmenlerimin de teşvikleri oldu. O gün bugündür hiç ara vermeden yazmaya ve okumaya devam ediyorum.
1962’den beri bu vadide olduğuma göre demek ki 46 yıldır yazıyorum. Bu başlı başına bir ömürdür..Yazıp okudukça da mutluluk duyuyorum. Bu coğrafyada yurtiçinde ve yurtdışında birçok dostlarım da oldu. Burada hepsine ve özellikle Mücadele gazetesine teşekkürlerimi gönderiyorum. Kimi zamanda Kızıltepe yerel basınında ve Mardin Sesi’nde de yazdım..
Y.Demirel: Sevgili hocam, mesleğinizin yanı sıra sanat ve edebiyatla uğraştığınızı biliyoruz, bu güne değin yayınlanmış olan eserlerinizden söz eder misiniz?
A.Güler: Sevgili Yurdal, aslında kendimden söz etmek istemiyorum, reklam filan da yapmak istemiyorum. Ancak mademki siz söylediniz sırasıyla yayınlanan eserlerimin sadece adlarını sunmak istiyorum:
Dicle Köprüsü ( 1970). Harran’da Atatürk Çiçeği (1986),Söke Şairleri Şiir Antolojisi( 1990),Bir başka Türkü ( 1991),Bahar Düşü ( 1992 ),Yerli ve Yabancı Gözü ile Yunus Emre( 1993), Konularına Göre Manilerimiz ( 1994), Çamaş Notları (1995), Mardin Folkloru ( gelenekler-Görenekler 1998),Sökeli Şairler ve Yazarlar-Güldeste (1998),Sökeli Bir Güzel Adam Ahmet Güçsav ( 2001 ),Aydınlı Yazar Mahmut Özay / Hayatı ve Eserleri (2004),Yaz Güneşi Bengisu / Şiirler, 2004, Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı / İnceleme, Araştırma ( 1.baskı 2004, 2.baskı 2005, 3.baskı 2006 ve 4.baskı 2008.) Bunlardan başka Ankara, Eskişehir, Muğla, Fethi, Aydın Söke ve Kuşadası, Denizli ve Elazığ gibi yerlerde değişik tarihlerde birçok uluslararası sempozyumlara katılmış ve sanat, kültür içerikli bildiriler sunmuş bulunmaktayım, bu bildirilerin çoğu kitap halinde ayrıca yayınlanmıştır.
Bu eserlerimden dolayı birçok ta ödül aldım. Öğretmen okullarımızın kuruluşunun 160.yılında SÖKE’NİN KÜLTÜRÜ ÇINARI seçildim.
Görev yaptığı köye bir marş yazar ve bu marşı tüm köylü ezberlemiş, dağda, taşta ve tarlada haykırır.
ULUKÖY MARŞI
Dağlar, taşlar, dere, tepe
Kıvrım kıvrım sere serpe
İlçesidir Kızıltepe
Gel gidelim Uluköy’e
Yaprak yaprak tütünüdür
Dağı, taşı ürünüdür
Cümle köylerin gülüdür
Gel gidelim bizim köye
Uluköy’ün İnciri var
Tane tane zeytini var
Kaysı, armut, cevizi var
Gel gidelim Uluköy’e
Suyu gelir oluklardan
Uzar gider doruklardan
Karaman’dan, Kocalardan
Gel gidelim bizim köye
Uluköy’ün çocukları
Mavi, yeşil boncukları
Tütün kokar ufukları
Gel gidelim Uluköy’e…( 1 )
Y,Demirel, Sevgili hocam sanat ve kültür çalışmalarınızın geniş bir yelpazede yer aldığını biliyoruz. Hangi dergiler ve gazetelerde yazılarınız yer aldı?
A,Güler. Tarla, Tohum,Toprak,Türk Edebiyatı,Türk Kültürü,,Türk Dili, Türk Folklor Araştırmaları, Sivas Folkloru, Hareket, Yeni Adam, Defne,Yeni Defne, Türk Dili, Çaba, Çağrı,Çele, Çağıltı, Gülpınar,Halk Kültürü,Kemalist Ülkü, Ilgaz, Milli Kültür, Milli Eğitim,Türkiye Çocuk, Filiz,Harran, Balıklı Göl, Maki, Sevgi Yolu,İzmir Dikili. Bizim Ece,Akköy,Aydın Aydın, Mavi,Beşparmak, Güneyde Kültür, Sarızeybek, Fethiye, İmbik, Türkmen Bohçası, Pamukkale Güneşi, Kültür Pınarı,Ozanca, Erciyes,Yeniden Diriliş, Akpınar,Tay, Adımlar,Ajans Türk, Bahçe, Kümbet, Eflatun, ,Akçağ, Ankara Edebiyat, gibi dergilerde,Türkiye,Tasvir, Başkent, Hür Anadolu, 24 Saat, Olay, Güney Hakimiyet, Yeni Tanin,Gündem, Mücadele, Yeşil ova, Mardin Sesi, Güzel Hisar, Gazete Hür söz, Yeni Söke ve Söke Ekspres gibi yerel ve ulusal basında sanat edebiyat,fıkra,makale,.röportaj, deneme, halk edebiyatı, folklor, eleştiri, şiir gibi ve çeşitli yazılarımla katkıda bulundum ve halen yazmaya da devam ediyorum.
Kızıltepe’nin içinden geçen ZERGAN SUYU vardır. Kışın suyu bol olur, ilkbaharda ise şahlanıp coşarak kimi zaman da etrafına zarar verir. Yazın sessiz olur. Kışın coşkulu bir ırmağa dönüşür. Onun ayrı bir öyküsü vardır. Kenarında ne günahlar, ne melanetler işlendi. Dili olsa da bir konuşabilse, öyküleri vardır bu fakirin anılarında. Sözü fazla uzatmadan sizlere “ZERGAN SUYU” şiirini sunalım.
ZERGAN SUYU
Ne akşamı
Ne sabahı var
Zergân suyunda geceler
Ve sularında çıp çıplak
Toprak evler de niceler
Zergân suyu
Ağustos sıcağında
Kavrum kavrum kavrulur
Dalga dalga bulanır
Her damlada kan davası
Gün geçtikçe damar damar dolanır
Gel gör ki, başlık parası, ekmek kavgası
İnsan bunları duydukça utanır
Yüz bin kere, milyon kere
Utanırda, utanır
Kızıltepe’m ne sıcak
Kan kokar, barut kokar, ter kokar
Ki Zergan Suyu ordan geçer
Aman Allah can yakar
Kap kara bir gece olur
Kaderinde Zergân Suyu akarda akar
Deve dikenlerinde yerlerin
Kara kara can yıkar
Nerde EFENDİMİN yolu
Hani EFENDİMİN suyu
Kimi hakir, kimi fakir
Kiminin kırık kanadı
Kiminin kırık kolu
Uyu ANKARA uyu!
El aldı, ele gitti,
Tâa Habur’a karıştı
ZERGAN SUYU! .
Elinize, kaleminize sağlık Abdülkadir Hocam, Allah uzun ömürler versin…
Bu yazı toplam 223 defa okunmuştur.
Yazan: Nevzat Arslan - AYDIN.