Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '17

 
Kategori
Sinema
 

Bir NATO Filmi: Ayla!

Bir NATO Filmi: Ayla!
 

Önceki gün Ayla'yı seyrettim...Belki biraz öncesinde beklentiler fazla yükseltildiği için ama daha ziyade filmin Amenikanvari sunumu bende beklenen etkiyi uyandırmadı!

Beklenen etki dediğim elbette, göz yaşlarına engel olamamak!!!

Ana ve babasını bir savaş ortamında kaybetmiş küçük bir kızın dramı, Ayla'yı oynayan Koreli küçük aktörün başarısıyla birleşince yürek burkuruyor tabi ki...

Ama, aslında gerçek hayattan alınan bu hikaye, "hayatın gerçeği" anlamında bakılınca, asıl acıyı Kore topraklarında yitirdiğimiz onca can için yaşatıyor...

Kore'ye Amerikanın hatırına gittik... NATO üyesi olmanın ilk diyetini Kore'de ödedik... Hem de bunu büyük bir kahramanlık edası içerisinde yaptırdılar bize...

Ayla filmi, Amerikalı aktörlerin de rol aldığı ve Hollwood'un tipik Vietnam filmlerini andıran bir yapım olmuş...

Belki de Amerika şu günlerde Kuzey Kore ile yeniden papaz olmuşken, NATO'dan "müttefiki" olan (ama Suriye ve Irak'ta "düşmanı" olan) Türkiye'yi yeniden yanında görmeye hazırlıyor.

1950'lerde "vahşi" komünistlerden kurtardığımız, "masum" kapitalistleri, şimdi de Kuzey Kore'nin şerrinden kurtalmalıyız yani...

Türkiye, Amerika'nın hatırına neden yeni bir "kahramanlık destanı" yazmasın ki Kore'de!!!

Filmin insani yanına diyeceğim yok... Başta söylediğim gibi, annesini babasını savaşta kaybetmiş masum bir kız çocuğuna sahip çıkmak, onunla gönül bağı kurmak bir Müslüman Türk askeri için çok doğal ve çok anlaşılır bir durumdur.

Tarihimizde böyle savaş ortamlarında öksüz ve yetim kalmış müslim gayrı müslüm çocuklarına hamilik yaptığımız çok zamanlar olmuştur... Bunlardan biri de Kurtuluş Savaşı yıllarında yetim kalan Ermeni çocuklar için Kazım Karabekir Paşa'nın yaptıklarıdır...

Belki bir gün, işin içine Amerikayı falan karıştırmadan, Merhum Kazım Karabekir'in Ermeni çocukları için yaptıklarını da filme çeken biri çıkacaktır...

Ayla'ya tekrar dönersek; filmin baş kahramanı Süleyman Astsubay, babalık yaptığı Koreli kızı alıp Türkiye'ye getiremiyor ama aslında Kore'de bıraktığı sadece Ayla ismini verdiği o küçük kız değildir.

En yakın arkadaşı Ali Başçavuş başta olmak üzere bine yakın arkadaşını o topraklarda bırakmak zorunda kalıyor... Hangisi daha trajik sizce?

Filmin Amerikan şemşiyesi altında çekilmiş olmasının bir vurgusu da, Amerika dışında savaşan Amerikalı "kahramanların" değişmez "tanrıçası" Marilny Monreo'nun bizim Ali Astsubay için de aynı anlamı ifade etmesidir...

Yani, Ali Astsubay Belgin Doruk'un hayranı olsa, onun imzalı resimleri peşinde koşsa anlarım da niye Amerikan askerleri gibi Marlyn Monreo'nun hayranıdır... Bu, NATO askeri olmanın gereği midir?

Ve bir "komünist" kurşunuyla can verdikten sonra, mezarına neden bir imzalı Manrly Monreo resmi konulur??. Bu kadar Amerikalı olmak zorunda mıydınız yani!!

Sonuç olarak; Ayla filminde, merhametli Türk askerini ve mazlum Kore'li küçük kızı duygularak izledim... Ama Kore gerçeğini hala anlamadığımızı ya da anlamak istemediğimizi de gördüm.

Bugün, Afganistan'da,Suriye'de, Irak'ta binlerce Ayla'lar (ve Aylan bebekler) bombalar altında parçalanırken, boğulmuş cesetleri kıyılarımıza vururken biz Kore'li Ayla'ya mı ağlayalım??

Yoksa, NATO'dan "müttefiki" Türkiye'ye karşı, PKK/PYD terörüne dört bin TIR silah yardımı yapan, bütün bölgeyi terörize eden, Amerikalı "dostlarımız" için yeni Kore savaşlarına mı girelim??

Evet, sonuçta izlediğimiz yaşanmış bir olaydan haraketle çekilmiş bir "film" idi... Olaya, "sinema işte" diyip geçebilirsiniz... Ya da benim yaptığım gibi biraz farlklı düşüncelere kapılırsınız.

O da herkesin kendi bileceği bir şeydir...

Ve son bir not: Bu açıklamadan sonra, Ayla filminin Oscar adayı olmasına ve hatta Oscar almasına hiç şaşırmayacağımı söylemeye gerek yok herhalde...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..