Bir Nisan şakası mı bu?

Bir kadın düşünün. Tarlada çalışan, inek sağan, “sırtından sopayı, karnından sıpayı demesek de”, başbakanın ideal kadın tipine itaatle üç çocuk doğuran ama sonra iş, aş sahibi olunca kocaya bi tepik atıp, hadi sen yoluna ben yoluma artık diyen, bir nevi erkeklerin yaptığını herifcine yapan, yani sen artık ter kokuyon, mok kokuyon, bana gelmiyon deyip, :)) herifi sepetleyip, üç çocuğu da koluna takıp, son sürat ilerleyen, Allah’ ın yürü ya kulum dediği bir kadın.

“Çocuklar da akıllı ha… Para kimde, modernite kimde, çocuklar onun yanında”:))

Bu hemcinsimizin hikayesi bununla da bitmiyor. Sadece kocasından değil, fazlalık olan ne varsa, “şalvar, peçe ya da örtü ve kilolar” kurtuluyor. Deyim yerindeyse resmen devrim yapıyor bu kadın. E… Ne demişler. Kızını dövmeyen dizini, “pardon”! karısını dövmeyen, böğrünü döver olacaktı.

Sen var gücünle karına destek ol, yolunu kesmediğin gibi, önünü açacak her türlü girişimde bulun, ondan sonra da kapının önüne kon. Olacak iş mi şimdi bu?

Vallahi şu kadınlarda az değil hani. Arkanı dönmeye gelmiyor. Hiç acımıyor, buldukları ilk fırsatta kapı önüne koyuveriyor erkeği. Vicdansızlar! Ne olacak?

Üstelik bununla da kalmıyor hemcinsizimiz, ileride hayat hikayesini kitaplaştıracağını söylüyor.

Bu demektir ki; bir yıldız doğuyor. Hem de ne yıldız.

Valla ben alkışlasam mı ne etsem bilemedim. Sanki etik olmayan bir şeyler var bu hikayede. Bir de şunu düşündüm. Kocasına nafaka veriyor mu acaba? Hangi şartlarda boşandı.

Haberi bi okuyun bakalım. Siz ne diyeceksiniz.

Ne olur bu gidişatın sonu.

Sağlıcakla

http://www.milliyet.com.tr/tarlada-calisan-genc-kadinin-inanilmaz-degisimi/turkiye/sondakika/31.03.2010/1218916/default.htm?ver=72