- Kategori
- Kitap
Bir Şair, bir Kitap: Çakıl Taşları
Yanılmıyorsam 28. 02. 2009 tarihinde Borum'da Blue Otelinde bir şiir şöleni yapılmıştı. O günlerde kızım Bodrum Devlet hastanesinde çalışıyordu, ben de onu ziyarete gitmiştim. İşte bugünlerde yapılan bir şiir etkinliğinde hazır bulundum. Adı geçen otelde Ankara'dan, Adana'dan, Aydın'dan, Eskişehir'den İstanbul’dan, Bursa’dan, Balıkesir ve İzmir'den gelen şairler katılmışlardı. İşte o gün yapılan bu şairler buluşmasında Antalya’dan gelen öğretmen şair Necati Ocakçı ile tanışma fırsatını buldum.
Hepimiz birer şiirler okuduk ama doğrusunu söylemek gerekirse içimizde en coşkulu en güzel okuyan Necati Ocakçı idi. Hani derlerya "herkes sakız çiğner. Lakin Fahriye ablanın sakız çiğnemesi daha bir başkadır"... Necati Ocakçı'da öyle... Güzel Türkçesi, mimik hareketleri, heyecan dolu konuşması ve gümüş renkli saçlarıyla hepimizin dikkatlerini üzerine çekiyordu. O etkinliğin en gözde şairiydi bence... N.Ocakçı'nın bunların yanı sıra hoşsohbet ve cana yakınlığı vardı. Sanki kırk yıllık bir arkadaşımız gibi kısa bir zamanda birbirimizi tanıma fırsatını bulduk. Gerçek anlamıyla bir öğretmen bir halk adamı idi. O bizimle birlikte olanlardan hemen aklıma gelenleri yazıyorum:
Bodrum’dan Gülay Birkl, Kırşehirli İbrahim Acar, Adana’dan Mansur Ekmekçi, Baki Yıldırım, Aydın’dan Şükrü Öksüz, Osman Gökçe, Söke’den bu satırların yazarı Abdülkadir Güler, Bursa’dan Şaziye Çelikler, Antalya’dan Necati Ocakçı gibi aklıma gelenlerden bazıları. İş te o günlerde Antalya’dan gelen şair öğretmen Necati Ocakçı bana “ÇAKIL TAŞLARI” adını taşıyan şiirler kitabını 28.02. 2009 günü “sevgili şair meslektaşım Abdülkadir Güler’e sevgilerimle “ diyerek imzalamışlardı. Aradan bir hayli zaman geçti. Fakat ne Necati Ocakçı'yı unuttum ve ne de " Çakıl Taşları’nı " bir kenara tutum atmadım. Hep sevgiyle bağrıma bastım. Aslında bu geç bir yaz oldu.Sevgili Ocakçı'nın kusura kalmamasını diliyorum, kısmet bugünlere vardı…
“Çakıl Taşları” şiirler kitabı adı hiçte bana yabancı gelmedi. Ünlü “ Bir Yolcuya “ şiirinin sahibi Necmettin Halil ONAN aklıma geldi. Arada bir isim benzerliği vardır. Olabilir bunda bir kusur bulamıyorum. Bu vesileyle ünlü şairimiz Necmettin Halil ONAN'da rahmetle saygıyla anmış olacağız.
Necati Ocakçının “Çakıl Taşları” şiirler kitabı 2006 yılında Antalya’da Yayla Ofset Matbaacılık tesislerinde basılmış olup, tertemiz bir baskısı vardır. 128 sayfadan ibarettir. Kitabın ilk giriş sayfasında şu sözlerini okuyoruz N. OCAKÇI’NIN: “Kitabımı, Türk Milletinin bekası için canını, kanını, feda eden bütün şehitlerimize, vatanıma ve onun üstünde yaşayan yüce Türk milletine adıyorum” diyor. Bu satırları bile şairimiz Necati Ocakçının nasıl bir insan olduğunu tanıtıyor….
Kitabın bir başka sayfasında Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürü Halil Karacan ve bir başka sayfada Prof. Dr. İbrahim Agâh Çubukçu’nun yazıları yer alıyor. Prof. Dr. İbrahim Agâh Çubukçu Necati Ocakçı için şunları yazıyor:
“Necati Ocakçı’nın bazı şiirleri dikkat çekicidir. Özellikle “Antalya Lisesi Marşı”ında şair ulusal duygularla doludur. “Geleceksen Gel Gayri” Tatlı ve akıcıdır. Yeni biçimde yazdığı “Çapraşık Duygular” derin duyguları içerir. “Üstün Yüzbaşım!” hem vefa örneği hem de ulusal duygu örneğidir.
Sonuç olarak, Necati Ocakçı’nın başkalarının görmediği, duymadığı konulara karşı hassas olduğunu ve bu duygularını rahatlıkla topluma aktardığını gördüm. Zaten şairin tanımı da bu cümlede yatar. Bu manada şair, başarılı şiir örnekleri vermiş olup yurtseverlik, sevgi ve barışçıl duygularını cesaretle dile getirmiştir. Aynı zamanda kendi divanını yazan bir hocası olarak, öğrencimle gurur duyuyorum. Onun şiirleri çalışmaları kültürümüze bir katkı olacaktır. Bu duygular içinde onu kutluyor, başarılarının devamını diliyorum “diyor. 31.02.2006.
Şair Necati Ocakçı, halk şiirimizin geleneğine bağlı bir ozandır. Şiirde temel olan kafiye ( uyak, hece ölçüsü, benzetmeler, cinaslar ) v.s. gibi konulara önem veriyor. İşte yazdım, burada bitti demiyor. Az ve öz yazıyor. Şiirlerinde Yunus Emre, Karacaoğlan, Köroğlu Aşık Veysel, A.Rahim Karakoç ve Rasim Köroğlu gibi şairlerin havasını görmek mümkündür. İşte köyden şehre gelen bir ailenin durumunu bir bakın ki nasıl çarpıcı sözlerle dile getiriyor:
İki üç hasırla bir alaca çul
Yüklenip eşeğe yollara düştük
Fakirlik, kapıda ayrılmayan zül
Kurtulmak için biz şehre göçtük
***
Çadırdan kurtulmaktı bizim gayemiz
Borçlardan arınmak için sayemiz
Üç oda, bir mutfak, banyo, evimiz
Olsun diye biz de şehre göçtük
***
Çamurlu parkeli yollara inat
Betonlu olsundu, ya da tam asfalt
Mahallemiz güzel, sakin bir sokak
Bulmak için bizde şehre göçtük
*** ( s. 16 ).
Şairimiz böylece toplumun sorunlarına neşter vuruyor. Şehirde rahat ederiz köyden şehre göç eden bir köylü ailenin destanını, acılarını, özlemlerini kendisine dert ediniyor ve onların hayat şartlarına tercüman oluyor. Bir başka şiirinde de memurların sorunlarına değinerek şunları yazıyor. Çünkü kendisi de aynı zamanda bir bordro mahkûmu ve devlet memurudur, memurların hayat şartlarını ve aldıkları cüzi maaşlarını yakından biliyor. Onun için şunları yazıyor ozanca:
Herkes bir kazancın peşinde gider
Aybaşın dört gözle izler memurum
Paralar her ayın beşinde biter
Kalan Yirmi beş günde sızlar memurum
**
Üç beş lira zamla avunur, durur
Yine de düzeni savunur durur
Başı taşa vurur dövünür durur
Geleceğe kaldı yazlar memurum
*** ( s.19 )
Necati Ocakçı belki bir vatani görevi sırsında yaptığı kutsal askeri gibi vatani görevinden dolayı Yüzbaşı Tekin’e aşık oluyor ve onun için bir şiir yazıyor. Bu şiirden öte başlı başına bir destandır. Zaten şairimiz vatanını, ulusunu ve buyurdun insanlarını candan seviyor, milli değerlerimize bağlıdır. Hele bu milli değerlerimiz içinde asker olursa daha da yüreği vatan sevgisiyle çarpıyor. Sözü fazla uzatmadan Yüzbaşı Muzaffer Tekin için yazdığı şiirinden bir iki dörtlük sunalım:
“Vatan borcu “dedim başladım burda
Canım, başım feda olsun bu yurda!
Gece, gündüz gezdik dağda, bayırda
Bize nurlu ufku açtın yüzbaşım
***
Eskir’ın şifresin çözdük beraber
Yolları kat ettik hep birer birer
Gelse memleketten acı bir haber
Gönlümüze neşe saçtın yüzbaşım
***
Onur, gurur nedir, anlattın bize
Her şeyi öğrettin çekmedin naza
Gün olup eğlendik, uyduk hep saza
Bazen sevip, bazen küstün yüzbaşım
*** ( s. 21 )
Peki, bu kadar güzel ve lirik halk şiiri tarzında şiir yazan Necati Ocakçı kimdir? Necati Ocakçı, her şeyden önce yüreği vatan sevgisiyle dopdolu bir öğretmendir, bir eğitimci ve bir çağdaş aydındır. Bölücü, yıkıcı, çığırtkan, insanlara tepeden bakan bir öğretmen değildir. Onun kitabında Yunus Emre’nin İnsan sevgisi, Mevlana’nın hoşgörüsü ve Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in vatan sevgisi vardır. Bütün yer yüzündeki insanların dini, ırkı, rengi,mezhebi ne olursa olsun büyük bir hoşgörü ile onları sevip sarmalıyor.Bu inançla şiirlerini yazıyor. İçinde yaşadığı toplumun değerlerine saygılıdır. Şiirlerinde çalı, çırpı ve deve dikeni bulamazsınız.
Şair 1953 yılında Fethiye’nin Çaltılar köyünde doğdu. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Ankara Yüksek Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu, öğretmen oldu. Halen Antalya Lisesi’nde öğretmendir. Evli ve dört çocuk babası olan Necati Ocakçı sanat ve kültür çalışmalarını Antalya’da sürdürüyor. Yazdığı şiirlerinden dolayı birçok ödülü vardır. Şairimiz Necati Ocakçı’nın kullandığı Türkçe yaşayan Türkçedir, dizelerinde ağdalı, yabancı sözcüklere yer vermiyor.
Şiirlerinde kullandığıTürkçe, akıcı, sade, duru ve yalın çapıcı bir Türkçesi vardır. Şair Necati Ocakçı’nın yolunu aydınlık görüyorum, ilerde daha güzel kalıcı, nitelikli ve lirik şiirler yazacağına inanıyorum. Sanat ve kültürümüz yolunda yolu açık ve aydınlık olsun. Bir gün Fethiye veya Antalya Halk Şairleri Antolojisi hazırlandığında Necati Ocakçı’nın da böyle bir eserde kitapta yer alacağını düşünüyorum. Şairimizin halk şiiri geleneğine uygun yazdığı coşkulu deyişlerini yabana atamayız. Tebriklerimi ve başarılı dileklerimi sunuyor, bu yolda sabırla, azimle yürümesini diliyor, sözlerimi kitabında arka kapağını süsleyen “ÇAKIL TAŞLARI “ adını taşıyan şiirinden birkaç dörtlükle bağlamak istiyorum,
Koca denizin dibindeki çakıl taşlarıyla konuşan ve onların karayı durmadan bir met-cezir havası içinde sevgiyle vurup döven Çakıl taşları şairine şapka çıkarılır doğrusu. İşte söz şairimizde:
Türlü rengi, renge katmış Yaradan
Oynaşır denizde çakıl taşları
Hiçbir yaratılış olmaz sıradan
Kaynaşır denizde çakıl taşları
***
Yunus heybesinde alıçlar gibi
Şerefle çarpışan kılıçlar gibi
Dip vurgunu yemiş dalgıçlar gibi
Ağlaşır denizde çakıl taşları
***
Yüce Mevla’sına şükür eder de
Âlem-i Berzah’ta fikir eder de
Doksan dokuz ismi zikir eder de
Çağlaşır denizde çakıl taşları
***
Tuzlu tuzsuz içer atar narayı
Varoluş sırrıyla yapar sarayı
Koca dalgalarla döver karayı
Dağlaşır denizde çakıl taşları ..
Necati OCAKÇI
Çakıl Taşları / Şiirler 2006- Antalya.