Vefatının 29. yılında Necip Fazıl Kısakürek

Sanatımız ve kültürümüz coğrafyasında Türk diline hizmet edenlerin hepsinin gönlümde bir yeri vardı. Birileri için şucudur, bucudur hiçbir zaman ayırım yapmadım ve yapmıyorum. Hele aramızdan biri ayrılıp gitmişse onun arkasında dedikodu yapmak hiçte hoşuma gitmiyor. Benim kütüphanemde Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Attila İlhan , Bedri Rahmi, Aziz Nesin, Can Yücel, Yaşar Kemal olduğu gibi , Necip Fazıl, Orhan Şaik Gökyay ,Arif Niyat Asya,Mehmet Çınarlı, Mustafa Necati Karaer, Osman Attila, Osman Yüksel , Bekir Sıtkı Erdoğan, Yavuz Bülent Bakiler ve Yahya Kemal’in de yeri vardır. Halk ozanlarımızdan Yunus Emre’nin , Âşık Veysel’in, Âşık Mahzuni Şerif’in de, A.Rahim Karakoç’unda yeri vardır.

Bunlar bizim öz milli değerlerimizdir. Ayırım yapamayız. İşte ünlü Türk şairi Necip Fazıl Kısakürek’te bu saydıklarımdan biridir. Onun için aramızdan ayrılışının 29. yılında bir soluk olsun onu anmak istedim bu köşemde. Adı geçenleri de unutmadan saygıyla ve rahmetleri anıyorum.

Necip Fazıl Kısakürek, Türk edebiyatımızın önde gelen şair ve yazarlarımızdandır. Çok yönlü bir edebiyatçıdır. Şairdir, yazardır, tiyatrocudur, araştırmacıdır, bir bilim ve düşünce adamıdır. Realist ve gerçekçidir. Aynı zamanda coşkulu konuşmalarıyla da iyi bir hatiptir. Necip Fazlı Kısakürek’le ben de Diyarbakır Erkek İlk öğretmen Okulu’nda çiçeği burnunda genç bir öğretmen adayı iken ( 1963 ), Diyarbakır Şehir Sineması'nda yaptığı bir konferansı sırasında O'nu tanımla ve dinleme fırsatını bulmuştum. Günler ne çabuk geçiyor ve zaman akıp gidiyor. Necip Fazıl’ın coşkulu, esprili, heyecan dolu konuşması, pürüzsüz, akıcı ve yalın bir Türkçesi vardı.

Necip Fazıl Kısakürek, 26 Mayıs 1905 İstanbul’da doğdu,25 Mayıs 1983 yılında yine İstanbul’da aramızdan ayrıldı. Doğumunun 105 ve aramızdan ayrılışının 29. Yılında İstanbul’da ve Kahramanmaraş’ta onunla ilgili geniş çapta anma törenleri ve sempozyumlar düzenleniyor. Necip Fazıl Kısakürek’in Türk Edebiyatı coğrafyasında ayrı bir yeri vardır. Hemen hemen edebiyatımızın her her dalında özgün eserler vermiştir. Şiir, deneme, hikâye, oyun, monografi, roman, röportaj, anı, araştırma, düşünce, inceleme, makale, dini ve tasavvufi günlük yazılar, biyografi gibi alanlarda kalemini oynatmıştır ve birçok eserler Türk edebiyatına kazandırmıştır.

Yazılarında kendi imzasının dışında Ne-Fe- Ka, Adı Değmez, Nüktedan, Ahmet Abdülhak, Neslihan Kısakürek, Tanrı Kulu, Dedektif, Ozan, Ozancıbaşı gibi değişik müstear isimler de kullanmıştır. Edebiyat ve kültür zevkine 1920 yılında bitirdiği Bahriye Mektebinden almıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Fransa’ya gönderildi. Sorbone’ de felsefe okudu. Yurda döndükten sonra çeşitli kuruluşlarda memurluk, yöneticilik ve öğretmenlik yaptı. 1944’ten sonra sadece fikir ve sanat çalışmalarıyla ilgilendi. ( 1 )

Annesinin arzusu üzerine şiire daha 17 yaşında iken yazmaya başladı. Örümcek Ağı, Kaldırımlar Ben ve Ötesi, Çile, Esselâm, Şiir kitaplarıyla ünlendi. Ünlü Sakarya Şiiri dilden dile, kuşaktan kuşağa benimsenerek çeşitli dillere de çevrildi. Kendisine Sultan –ü Şuara ( Şairlerin Sultanı ), unvanı verildi.

Çağdaş Türk Şiirinin en büyük şairlerindendir Necip Fazıl Kısakürek. Eserleriyle birçok ödüller aldı.

Şiirimiz konusunda şunları söylüyor Necip Fazıl:

Arı bal yapar, fakat balı izah edemez. Şiir hakikati arama işidir, şiirde başlıca iki unsur vardır: His ve fikir. Şiir, tek kelimeyle üstün idraktir ve idrak yolunda basit ve kuru fikri koltuk deyneklerini elinden alıp onu en karanlık sezişlerin üzerine çeken ve ışık hızıyla uçuran sihirli seccadedir. Şiirde temel unsur, tahassüs edası şekline bürünebilmiş gizli fikirdir. Şekil ve kalıp mananın iskeletidir”der. Az kala unutuyordum. Nisan ayı için yitirdiğimiz bazı değerli sanatçılarımız vardır. Onları da buraya yazmadan geçemiyorum:

Oyuncu ve Senarist Meral Okal, şair Ayhan Can, Emekli vali şair ve yazar A.Rıza Akdemir, " Memkleketim " şarkısıyla özdeşleşen Türk Pop ve Caz Müziği sanatçısı Ayten Alpman, Türk Sinemasının değerli elemanı usta aktörlerinden Ekrem Bora, şair - yazar Güngör Gençay ve bu yazıyı yazdığım sıralarda ( 26 Mayıs 2012 ) günü vefat haberini yeni öğrendiğim usta yorumcu ve TRT sunucusu sanatçı Orhan Boran'ın ölüm haberini öğrenmiş bulunmaktayım. Hepsini saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Şair ,yazar Necip Fazıl KISAKÜREK'in vefatının 29.yılında saygıyla ve rahmetle anıyor ve sözlerimi annelerimiz için yazdığı bir güzelim şiiriyle bağlamak istiyorum:

ANNECİĞİM

Ak saçlı başını alıp eline,

Kara hülyalara dal anneciğim!

O titrek kalbini bahtın yeline

Birince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,

Gecenin ardında yine gece var,

Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,

Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,

Kanadın yayılmış çırpınmak için,

Bu kış yolculuk var, diyorsa için,

Beni de beraber al anneciğim! ( 2 )

Necip Fazıl KISAKÜREK

1- Resimli ve Metinli Örnekli Türkiye Edebiyatçılar Ansiklopedisi / İhsan IŞIK

Ankara 2006. 5.Cilt. s.2187.

2- Anne Şiirleri Güldestesi Serisi, Dr. Hasan Ali KASIR. Denge Yayınları

İstanbul -2001.s. 78.