Bir şampiyonanın ardından

Bu blogu yazarken şunu belirtmek isterim ki; Basketbolu sadece bir izleyici olarak değerlendirebilirim. Terimler, istatistikler, oyun tattikleri konusunda kısır bilgilere sahibim. O nedenle genel olarak bir şeyler paylaşmak istedim.

Dünya Basketbol Şampiyonasında Türkiye iki alanda da önemli bir başarı elde etti. Bence birincisi ev sahibi olarak Tükiye, başarılı bir organizasyona imza attı ve gelecekteki uluslararası müsabakalar için ben de bu işi yapabilirim dedi. Son Dünya Futbol Sampiyonasının yapıldığı Güney Afrika'daki Vuvuzela rezaleti ve organizasyondaki eksiklikler göz önüne alındığında, bu önemli bir başarı.

İkinci başarı, bliindiği üzere Mİlli Takımın güçlü rakipleri geçerek Finale adını yazdırması ve Dünya ikinicisi olması idi. Tecrübe ve dinamizmin kombinasyonu sayesinde basketbolda önemli bir noktaya gelinmiş oldu. Bu başarı, ciddi bir tedavi görecek olan koç Bogdan Tanjevic için iyi bir moral oldu.

Genel olarak baktığımızda maçlara ilgi yoğundu. Ancak burada bir eksikliği de söylemem lazım. Geçen Belçika maçında Rıdvan Dilmen'in dediği gibi, milli maçlarda çok coşkulu taraftarlarımız olmuyor. Lig takımları düzeyinde değerlendirildiğinde, çok etkili taraftarlarımız var ancak bunlar milli maçlara çok iyi yansımıyor.

İzmir'deki maçları takip edebilme şansım oldu. Bu maçlarda en etkili taraftar topluluğu Litvanyalılar idi. Baltık'ın bu sevimli insanları, pota arkasında renkli görüntüleri ve tezahürtları ile ülkelerinin dünya üçüncülüğünü elde etmelerinde etkili oldular.

Sonuç olarak, insanlarımız dünya yıldızlarını ve birbirinden güzel maçları izleme fırsatını buldu. Umarım, uluslarası diğer spor vb. organizasyonlarda da ev sahipliği yapma fırsatımız olur.