Bir şey eksik o da Fenerji

Yapılacaklar listesinde en başta...


"Fenerbahçe’de Yeni Dönem" başlıklı yazılar, radyo haberleri, televizyon programları yerini bulmaya başladı. Heyecanla son ana kadar şampiyonluğu kovalayan Fenerbahçe işini son maça bırakmanın pişmanlığını zaten yaşıyor, tüm taraflarıyla birlikte. Bana kalırsa ne teknik direktör ne de oyuncular hatalıydı. Mesele oluşan antipatinin pratiğe geçmesinden kaynaklandı. Bu kadar negatif yükü üzerlerine çeken kimler ise onlar suçluydu.
Süper ligde eğer 18 takım var ise, hepsi kardeş fakat Fenerbahçe sonradan gelme yabancı bir takım gibi muamele görmeye başladı. Hakkında bu kadar karşı tezahürat, internet sitesi, yorum, hareket olan bir başka takım daha yok. Şüphesiz ki, bir takım karşısında diğer tüm takımların ancak birleşme yoluna gitmeleri sevindirici bir olgudur. Yine tahammül seviyelerini aşmaları nedeniyle, tabiri caizse kabak tadı vermektedir. İşte ilk kez reklamın iyisi kötüsü oldu ve böyle yoğun bir katkısı oldu. Biz Galatasaray futbol takımının UEFA kupasını aldığı akşam nasıl sevinçten zıplarken tavana kafamızı çarptıysak, diğer takımların tarafları da aksine yenilgilerimiz karşısında bu coşkuyu yaşamaktadır. Peki, bu noktaya nasıl gelindi?


Bence yönetimin, her şeyden önce durup düşünmesi gereken ve üzerinde durması zorunlu konu, bu katılaşmış antipatiyi yumuşatmak. Gerçekten Fenerbahçe Spor Kulübüne ve camiaya zarar veriyor. Taraftarlar olarak, çoğumuz böyle bir basit konudan laf dalaşına girmek zorunda kalıyoruz. Önümüzdeki sezon tam gaz ilerleyip, bu yargıları kırmanın yolları aranmalıdır. Taraftara yenilgilerden sonra iç ferahlatıcı açıklamalar yapıp, bir otoriteymiş gibi davranmak yerine, hataları kabul etmeleri ilk aşama olacaktır. İstifa etmenin bu aşamada doğru bir davranış olduğunu hiç sanmıyorum. Bir kere hata yapan yönetim ikinci de zorlanacaktır. Yeni gelecek yönetim hatasızlık unvanıyla gelse de, hata yapmaya en yakın adaydır.


Stadyumuyla, bünyesindeki izlenebilir popüler futbolcularıyla, renkleriyle, camiasıyla başka bir havası olan bu takım, biraz da hoşgörüden beslenmeye başlamalıdır. Sadece Fenerbahçe değil, dünyadaki diğer büyük takımlar da başarısızlıklarla yüzyüze geliyor. Futbol biraz da şans gerektiren bir spor. Basireti bağlanıveriyor futbolcunun, yüz bin kere üç direğin arasından geçirebildiği topu bir adım öteye itekleyemiyor. Olabilir, o atmosfer bambaşka, o heyecan gerçekten de kolay kaldırılabilir değil. Şakasına derim, “ben olsam atardım” ama denemeden bir şeyin ne kadar kolay veya zor olduğunu bilmek mümkün değil. Orada en iyi futbolcu siz bile olsanız, diğerlerinin de bu işi meslek olarak yaptığını göz ardı etmemek gerek. Ne yapmalı, sizin taraftarınızla kucaklaşmanız gerekiyor. Belki ortalama bir oyuncu olabilirsiniz ama sempati kazanmış bir sporcunun yapabilecekleri çok daha fazladır. Ahlaklı bir sporcu her zaman kendi sahasında oynayan bir takım gibidir.


Demek oluyor ki, büyük görev Fenerbahçe yönetiminde, Aziz Yıldırım elbette ki bugün vermiş olduğu kararda haklıdır. Fakat teknik heyet konusunda aceleci davranıyor gibime geliyor. Diğer takımların, Fenerbahçe karşısında bilenmelerini engelleyecek bir formül üretmeliler… Şanına yakışan bir taraftar kitlesi eğitimi ve ahlak aşılamalıdır. Bence ne oynanan futbol ne de pahallı futbolcular bundan daha önemli değil. Önce mantıksal olarak duruma yaklaşmak gerek, herkes yapması gerekeni yapsaydı, böyle yok şike yok maçı sattılar gibi şeyleri çekmezdik. Yönetimin internet ve medyada yapılan eleştirileri önüne koyup, kendine bunları giderecek bir yol çizmelidir. Umutla bekliyorum…