Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '20

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

BİR SKECİN ANLATTIKLARI

Tiyatro ve sinemamızın efsane ikilisi Zeki Alasya ile Metin Akpınar 1990’lı yılların ilk yarısında özel televizyon kanallarında yayınlanan Zeki Metince programıyla dönemin güncel konularını mizahi bir dille dile getirmiştir.

Başarılı oyuncu kadrosuyla olduğu kadar verdiği mesajlarla da dikkat çeken yapımdaki bir skeç eğitim sistemimizi başarılı bir biçimde irdelemiştir. Yaklaşık yirmi beş yıl önce izlediğim skeci anlatırken hata yaparsam konuyla alakadar olan kişilerin hoşgörüsüne sığınıyorum.

Hayal meyal hatırladığım skeçte Metin Akpınar’ın oynadığı karakter, dersleri çok iyi olan öğrenciye ‘Nasılsın kızım?’ tarzında bir soru soruyor. Çocuk afalladıktan sonra Göksel Kortay’ın canlandırdığı anne karakteri devreye giriyor ‘’ a)İyiyim b) Kötüyüm c) Fena değilim d) İyiyim. Siz nasılsınız?’’ gibisinden seçenekler sunuyor. Çocuk kendi için doğru seçeneği söyleyip soruyu yanıtlıyor. Benzer durum birkaç kere daha tekrarlanıyor. Ardından mutsuz bir ifadeyle karnını tutuyor. Annesi yine benzer biçimde ne sıkıntısı olduğunu soruyor. Çocuk kendine uygun seçeneği söylüyor çocukla annesi odadan çıkıyor. Seçenek sunulmadan cevap veremeyen çocuğun durumuna içerleyen karakter, ‘’a)Siz ne biçim insansınız? b)Bu yaştaki çocuğa bu yapılır mı? c)Sizde hiç insaf yok mu? d) Allah sizin cezanızı versin ‘’ üslubundaki iğneleyici bir soruyla skeci noktalıyor.

Söz konusu skecin güldürerek ele aldığı konu ne yazık ki güncelliğini koruyor. Gelecek kaygısıyla iş getirecek bir diploma elde etmeye çalışan öğrenciler dershanelerin ve özel derslerin kapısını aşındırmak zorunda kalıyor. Ezberletilen metotlarla seçenekli soruları doğru cevaplamaktan başka pek bir seçeneği olmayan talebelerin arza ve talebe göre arz-ı endam eden gereklilikler sayesinde gereksiz bir şekilde köreltildiği aşikâr.

Dört yanlışın bir doğruyu nereye götürdüğü belli olmayan sınavda doğru seçeneği bulmak için test tekniğiyle soru çözümüne aşina olması gereken üniversite adaylarının düşünme yetilerinin mekanikleştirildiğini düşünüyorum. Sürekli test sorularıyla meşgul zihin şık verilmeyen bir soruyla karşılaşınca şık olmayan bir biçimde ister istemez şaşırıyor ve otomatikleşmiş bir biçimde seçenek aramaya başlıyor.

Test tekniğinin etkisiyle edinilen sorularda seçenek arama alışkanlığının olumsuz etkilerini etkisiz hâle getirmek gerekiyor. Gerek yükseköğrenimde, gerek meslek hayatında çözmemiz gereken bir sorunla karşılaşıldığında genelde insana seçenek sunulmuyor. Seçeneklerin bizim tarafımızdan belirlemesi gerekebiliyor.

Söz gelimi bir mühendisin problem çözerken karar vermesine yardımcı olacak olasılıklar test usulü sınavlardaki gibi seçenekler halinde hazır bir biçimde sunulmuyor. Aksine çözüme dair seçeneklerin mühendis tarafından ön görülebilmesi gerekebiliyor. Birçok mesleğin benzer özellikler taşıdığına inandığım için neden sonuç ilişkisinin, sorgulamanın, ’Acaba şöyle olsaydı ne olurdu?’ tarzında soruların eğitim öğretim hayatında yer alması gerektiği düşüncesindeyim. Böylece test tekniğinin farkında olmadan sebep olduğu kısıtlayıcı etkinin aşılmasının önüne geçilebileceğini düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 93
: 87
Kayıt tarihi
: 25.02.19
 
 

     TCDD'de makine mühendisiyim. Sanatın iyileştirici gücüne inanan bir insanım.    ..