Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '11

 
Kategori
Kitap
 

Bir Üsküdar Masalı

Bir Üsküdar Masalı
 

"RESİM:ALINTI"Nur Ersen’in bir Üsküdar Masalı’na tanıklık eden Kız kulesi’nin mağrur duruşuna.


Bir kez daha okudum Bir Üsküdar Masalı’nı. Yüzümde buruk bir gülümseyişle kapattım kitabın kapağını. Hakan’ın yüreğinde taşıdığı derin sevgisi tam şuramı, sol tarafımı sızlattı.  

Aşklar… Âşıklar… Sevmeler… Hayaller… Gerçekler… Ayrılıklar… Hasretler… Umutlar... Hatıralar... Arayışlar… Bulamayışlar.  

Kavuşulamayınca daha da katmerleşir sevda ateşi. Katre katre düşer gönül bağına. Dağlar geçer her seferinde gözyaşı olup pınarlarında gözlerin.  

Hakan ile Neriman kavuşsalardı güzel bir birliktelik yakalayabilecek, birbirlerine iyi birer hayat arkadaşı olacaklar mıydı bilemeyiz elbet. Fakat yüreğimiz hep sevenlerin kavuşmasından yanadır. Kural değişmedi. Bu sefer de Bir Üsküdar Masalı isimli öykü kitabının kahramanları Hakan ve Neriman’ın sevda dolu ama bir o kadar da kırık dökük, buruk öyküsünü okuduğumda dalıp gittim kitabın kapağındaki mavi sis huzmesinin altında kalan en az kendi hikâyesi kadar hazinli bir başka öyküye… Nur Ersen’in bir Üsküdar Masalı’na tanıklık eden Kız kulesi’nin mağrur duruşuna. Sevgi okları saplanan kalbimde iğne batığı acılardı hissettiğim. Sonra kitabın arka kapağında var olan şiiri fısıldadı kulaklarıma martılar…  

Bir gemi yanaşır Üsküdar’a 

Nazlı nazlı… 

Selam verir güverteden 

Sevdalılar Marmara’ya. 

Karışır yürek atışları 

Bembeyaz martıların sesine. 

Bir gemi yanaşır Üsküdar’a 

Tıklım tıklım… 

Umut taşır 

Emek taşır, sevgi taşır 

Avrupa’dan Asya’ya… 

Silkelendim şöyle bir. Yeni baştan göz attım sayfalarına. Hayrettin İvgin Beyefendinin Bir Üsküdar Masalı’na dair önsözünü okudum yeni baştan. Nur Ersen hanımefendinin kitabının ne öykü ne uzun öykü ne de roman olmadığını, Batı ve Rus edebiyatında etkili bir edebi tür olan hikâyeden uzun, romandan kısa yazılmış bir povest olduğunu öğrendim yazdıklarından. İster öykü ister roman ama en çok da masal tadında geldi bana.  

Birinci baskısını Temmuz 2004’de yapan Bir Üsküdar Masalı, ikinci baskısını Ağustos 2011 de yaptı. 88 sayfa. Kitap Kültür Ajans Tanıtım ve Org. Ltd. Şti. tarafından basıldı.  

 

Kitabı isteme adresi: birharfim@hotmail.com 

 

 

Bir Üsküdar Masalı’nda bir parça da olsa benim de tuzum bulunuyor ve bu bana büyük mutluluk veriyor. Kitabın sayfalarında yer alan önsüzümü buradan sizlerle paylaşıyor olmak ise başka bir mutluluk.  

 

 

 

BİR ÜSKÜDAR MASALI ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ  

İstanbul’un hemen her köşesi için yazılmış bir şiir, bir öykü, bir roman vardır elbet. Ve bir o kadar da yazılmamış, yüreklerde saklı kalan anlatılar.  

Her insanın bir İstanbul’u ve yine her insanın bir hikâyesi vardır bu büyülü şehre ait. Kimi yazılarak ölümsüzleşir nesilden nesile ulaşır. Okuruz, hayal kurarız, geçmişte dolaşırız, kendimizle özdeşleştiririz kahramanlarını. Kimi hikâyeler vardır ki… Sahibiyle birlikte sessiz sedasız yok olup giderler.  

Birbirinden güzel, birbirinden farklı hikâyeler yatar İstanbul’un bağrında. İşte “Bir Üsküdar Masalı” da onlardan sadece biri.  

Şanslıyız ki sevgili Nur Ersen hanımefendinin sade, duru, akıcı üslubuyla okuyucularıyla ikinci kez buluşuyor Bir Üsküdar Masalı.  

Küçük bir çocuğun çok sevdiği, yaşamaya alışkın olduğu memleketinden kopup başka bir şehre uyum sağlamasının öyküsü birazda Bir Üsküdar Masalı. Alışkanlıklardan kopmak hiç de kolay değildir biz insanlar için. Lakin her şey sevgi ile başlar. İşte bu masalda altı çizilen unsur biraz da budur. Sevginin açamayacağı hiçbir yürek yoktur ki kilitli kalsın.  

Öykü kahramanı Hakan’ın da sevgiyle dolup taşıyor kalbi. Okul arkadaşı Neriman, memleket hasretini siliveriyor gönlünden. İki küçük yüreğin cıvıltıları arasında uzağın yakın, zorun kolay olduğunu görüyor ve tanışıyorsunuz Kuşoğlu Yokuşu ile. Bu yokuştaki sayısız basamaklarla, bahçe içindeki evlerle, sokağa taşan rengârenk, mis kokulu çiçeklerle. O günlerde o mahallede hayatın nasıl akıp gittiğiyle. Kahramanlarla birlikte hareket etmeye başlıyorsunuz bir süre sonra. Birlikte teneffüse çıkıyor, yokuşu tırmanıyor, Üsküdar’a ulaşıyor, Kız kulesinin gizemli görüntüsü karşısında dalıp gidiyorsunuz uzaklara. Mavi mavi kokuyor dostluğun, sevginin, paylaşımın kokusu her rüzgâr estiğinde.  

Nur Ersen hanımefendinin önce Ne Alırsan Beş Milyon isimli öykü kitabını okumuştum. Sonra Papatyalar Ağlar mı? adını verdiği kitabını. Diğer kitaplarında da olduğu gibi Bir Üsküdar Masalı’nda da aynı tadı yakaladım. Anlatımdaki akıp gidicilik sizi öykünün içine hemen alıveriyor ve sanki siz o günlerde yaşıyormuş hissine kapılıyorsunuz. Kitabı bitirmeden elinizden bırakamıyorsunuz. Cümleler akıp gidiyor ve bir de bakıyorsunuz hikâyenin sonuna gelmişsiniz. Üzülseniz mi sevinseniz mi bilemiyorsunuz. Belki de geriye dönüp öykünün diğer kahramanı Neriman’ı arıyorsunuz satır aralarında benim gibi. Çocukluktan kalma bir huzur yayılıyor dimağlarınıza. Dalıp gidiyorsunuz o masum, o dingin, o saf, o telaşsız, o çocuk günlerinize Kız kulesinin gölgesi yüzünüze vururken. İlk aşkınız çıkıp geliyor denizin derinliklerinden silik bir fotoğraf gibi sarsak. İçinizde bir yerleriniz titriyor elektriğe tutulmuşçasına. Hakan oluyor, Neriman oluyor ve dalga dalga yayılıyor Marmara’ya.  

Söyleyecek pek de fazla bir şey yok aslında. Kısaca diyeceğim odur ki… Bir Üsküdar Masalı tüm sıcaklığıyla okuyucusunu yeni baştan kucaklamaya hazır. Eğer siz de hazırsanız Üsküdar masalının yokuşlu yolunda yürümeye…  

 

Ne duruyorsunuz, hadi o zaman bir adım atın.  

 

22.08.2011  

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..