Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '20

 
Kategori
Edebiyat
 

Bir Yazarın İlham Kaynakları

Bir yazarı derinden etkileyen ve onun yazı yazmasını tetikleyen zaman, mekân, duygu ve davranışlar silsilesine ilham kaynağı deniliyor. Yazar kişisinin eline kalemi aldırıp, delirmişçesine kâğıda saldırtan da aynı dürtülerdir. Bütün benliği onu bir masanın başına ittirir. Bu ormanı yaz, çalının arkasına saklanan kuşun cıvıltısını hissettir, yukarıya kıvrılıp giden 99 basamaklı ahşap merdivenden çıkışını tarif et, önünde düşüp bayılan sarhoşun ağzının kenarındaki kusmuğun kokusunu saç etrafa… Yazar kişisi oluşturacağı eserini etrafına bakarak hazırlar. Duyduğu bir müzik tetikler onu, okuduğu bir roman, ya da yoldan geçip giden güzel bir kız, sigarasını sağ dudağının ucuna koyup tüttüren genç adam. Hisleri titreşir. Elleri beyninden süzülüp kalemine akan kelimelere yetişemez. Çünkü bir kafede otururken gördüğü kız, kalemine yansırken bir anda prenses oluverir. Ya da okulda ona çelme takan kötü kalpli çocuk, romanında katil olup çıkar. İlkokulda onunla uğraşıp duran öğretmeni bir anda yetimhanenin müdiresi olur. Akıl almaz yer değiştirmeler yapar. Hayatının herhangi bir noktasından geçip gitmiş, ya da hala hayatını işgal eden her insan, her hayvan, her obje onun için ilham kaynağı olabilir.
 
Gelin hep beraber dünyada üne kavuşmuş, kitapları milyonlar satan, hatta sinema filmine uyarlanan yazarların zihin yolculuğuna çıkalım. Onlar yazı yazarken beyin kıvrımlarından acaba neler geçiyor? Normal insanların gördüğü şeyleri onlar kitaplarına nasıl yansıtıyor, bakarak bunların tahlilini yapalım.
Benim için hayal dünyasının en görkemli yazarlarından biri hiç kuşkusuz ki John Ronald Revel Tolkien. Yani kısaca J.R.R Tolkien. Yüzüklerin Efendisi, Hobbit gibi kitapların yaratıcısıdır. Kitap çok uzun bir süre önce yazılmış olmasına rağmen sinema filmleriyle tanınırlığı bütün dünyada doruk noktasına çıktı. Filmleri birçok Oscar ödülü aldı. Hasılat rekorları kırdı. Hangi yazar, yazdığı romanların bu şekilde değer görmesini istemez ki?
Bunları yapabilmek için tabi ki bazı kıstaslar var. Yazar olmayı kafasına koyan kişi mutlaka ve mutlaka iyi okur olmak zorundadır. Gözlemci olmalıdır. Araştırmalar yapmalı, yaptığı araştırmaları kendi hayal dünyasında zenginleştirmeli ve kurgu yaratabilmelidir. Tolkien de çok okuyan, araştıran, gözlemleyen, hayal kuran, kurduğu hayalleri kurguyla bütünleştiren bir yazardı. İngiliz yazar, şair, filolog ve profesör olan Tolkien’in yabancı dillere olan ilgisi, dinlere ve mitolojilere olan ilgisiyle birleşince, şu anda bütün Dünya’da kült olan eserler çıkmış ortaya. Tolkien gibi bir yazar olabilmek için sentez yapabilmeyi de bilmek gerekiyor.
Bakın Tolkien’in yarattığı Yüzüklerin Efendisi kitabı nerelerden ilham alarak yazmış. Okuyunca siz de şaşıracaksınız.
 
 
                  Yüzüklerin Efendisi
 
 
SHİRE: Bu şehir kitaplarında geçen Hobbitler’in yaşadığı yer olarak geçer. Tolkien yeşilliklerle kaplı, şirin evlerin olduğu, tertemiz, küçücük ve huzur dolu Hobbit şehrini kendi yaşadığı İngiltere’deki Sarehole kasabasından ilham alarak yaratmış.
 
KULELER: Kitaptaki “ikiz kuleler” Birmingham kentindeki Perrott’s Folly kulesidir. Yüksekliği 29 metredir. Bu kulenin hemen karşısında da Edgbaston Waterworks kulesi vardır. İki kule, Tokien’in Yüzüklerin Efendisi kitaplarında sıklıkla bahsettiği kulelerin ilham kaynağıdır.
 
GAMGEE: Frodo’ya yüzüğü taşırken yardım eden en yakın arkadaşı Sam’ın soyadıdır. Tolkien bu soyadını yaşadığı kentte yerel pamuk markasından almıştır.
ARAGORN VE ARWEN TANIŞMASI: Tolkien henüz 16 yaşındayken Edith isimli bir kızla tanıştı ve ona âşık oldu. Tolkien ve kardeşlerine bakan peder Morgan, ikisinin de yaşları küçük olduğu için görüşmelerini yasakladı. 1911 yılında Tolkien klasik diller eğitimi almak için Exeter Koleji’ne gitti. Okulunu bitirip geri döndüğünde 21 yaşındaydı. Bu süre zarfında hiç aklından çıkaramadığı Edith’i yeniden buldu. Buluştukları bir gün, ormanda gezerlerken Edith Tolkien için dans etmeye başlar. Tolkien onun dansından çok etkilenir. Yıllar geçse de gözünün önünden hiç silinmez. Bu sahne kitapta Aragorn ve Arwen’in ormanda karşılaşmalarının tıpatıp aynısıdır.
 
KİTAPLARDAKİ SAVAŞLAR: Tolkien çok kısa da olsa 1. Dünya Savaşı’nda Fransa’ya karşı savaştı. 2 arkadaşı gözlerinin önünde öldü. Çok yakınında patlayan bir bomba yüzünden büyük sarsıntılar geçirdiği için İngiltere’ye geri döndü. Burada savaşın yıkıcı yönlerini kendi gözleriyle görüp bizzat deneyimlemiştir. Hayatı boyunca 2 büyük savaşa tanıklık etmiştir. 1. Ve 2.Dünya Savaşları onun savaş sahnelerini yazmasında çok etkili olmuştur. Zaten bizler hem kitaplarını okurken, hem de sinema filmini izlerken en etkili ve vurucu kısımların savaş sahneleri olduğunu hücrelerimizde hissediyoruz.
 
FRODO’NUN STRES BOZUKLUĞU: Yukarıda da anlattığım gibi, Tolkien’in kısa süren cephede savaşma serüveni 2 arkadaşının ölmesi ve çok yakınına düşen bombayla bitmişti. Bu kötü deneyimleri yaşarken, Tolkiende “posttravmatik stres bozukluğu” rahatsızlığı yaşar. Ruhunun örselenmiş halini Frodo’nun üzerine yansıtarak kurtulur. Böylece kendisinden, yaşamış olduğu duygulardan bir kesit görmemizi sağlar.
 
KİTAPLARINDAKİ SEMBOLİZM VE MİTOLOJİLER: Tolkien bir akademisyen olduğu için araştırma yapacak çok zamanı vardı. Kütüphanelerden çıkmıyor, hayal dünyasını zenginleştirecek kitaplar okuyordu. Bu kitapların konuları dil, din, katolizm, Germen, Kelt, Slav, Pers, Yunan, Fin ve İskandinav mitolojileri ve peri hikâyeleridir. Evet, yanlış duymadınız Tolkien okuduğu peri hikâyelerinden oldukça etkilenmiştir.
 
Şimdi gelelim konumuzun en önemli yerine. Bazen gözümüzde büyüttüğümüz yazarların bile esinlenmekten ziyade biraz da araklama yaptığını maalesef görebiliyoruz. Günümüzde Tokien’in kitaplarını okumuş insanların çoğu Richard Wagner’in kim olduğunu bilmez. 
 
                         Richard Wagner
 
O yüzden de Tolkien’in yarattığı Orta Dünya ve onun içindeki mitolojik çağlarda geçen kahramanlıklarla ilgili “vayy beee adam yazmış ama…” cümleleri kurar. Aslında ilham mıdır, esinlenmek midir, yoksa benim tabirimle “araklamak” mıdır bilemem ama Tolkien’in hikâyelerinin temelleri İskandinav mitolojisi “Nibelungenlied” den esinlenilmiştir. Richard Wagner de bu mitolojiyi opera serisi yaparak canlı tutmuştur. Bu operanın ismi ise “YÜZÜK”’tür. 4 epik drama opera serisidir. Richard Wagner’in yazdığı bu 4 opera serisi tam tamına 26 yılda tamamlanabilmiştir.
Tolkien’in kitaplarının en büyük simgesi neydi? YÜZÜK değil mi? Bu yüzüğün etrafında şekillenen hikâyenin aslında bir İskandinav mitolojisinden “araklama” olduğunu eleştirmenler de o dönem fark ettiler. En büyük eleştirinin Richard Wagner’in operasını birebir kullanması olduğunu bile iddia ettiler.
Wagner’in 4 seriden oluşan operasına “Wagner’in Yüzüğü” “Yüzük Serisi” ve “Yüzük” ismi verilmiştir. Hatırlarsanız Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi kitabı da üç isimle serileştirilmiştir. Ayrıca bu opera 1848 yılında yazıma başlamış ve 1874 yılında tamamlanmıştır. Tolkien’in ilk kitabı Hobbit’i ise 1937 yılında çıkmıştır. Dolayısıyla ilk çıkan her zaman esinlenilen kaynak olma özelliğini taşır.
 
İsterseniz Wagner’in yazdığı operanın 4 kısmını da paylaşayım, aradaki benzerliği sizler de fark edeceksiniz.
 
 
Nibelungenlied Saga
 
 
1.KISIM REN ALTINI: Nibelung yüzüğünün dövülmesi ve lanetlenmesi anlatılır. Bu sahnede fantastik yaratıklar ve tanrılarla dolu bir mistik diyar tasvir edilir. Daha perde kalkmadan bütün seyirci müziğin eşsizliği karşısında büyülenir. 
2.KISIM VALKÜRELER: Ölümlü kişiler olan Siegmund ve Sieglinde’nin tanrısal Valküre Brumhilde’nin tanrıların kralı olan Votan’a itaatsizlik etme hikâyesi anlatılır.
3.KISIM SİEGFRİED: Kahraman Siegfried’in gençliğinde ulaşmış olduğu muhteşem başarıları yani Fafner adlı ejderhayı öldürmesini, sihirli yüzüğü kazanmasını ve Brundhilde’yi büyüden kurtarmasını konu alır.
4.BÖLÜM GÖTTERDAMMERUNG: Sihirli yüzüğe bağlı lanetleme Siegfried ve Brundhilde’nin ölümlerine neden olur. Onlar ölünce tanrılar da ortadan kalkar. Tanrılar gidince dünya için yeni bir çağ başlar.
 
 
Görüldüğü üzere Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi kitaplarının hikâyeleri nasıl da Wagner’in operasına ve İskandinav mitolojisi “Nibelungenlied”e benzemektedir?
 
Kuşkusuz ki Tolkien’in ilgi alanları yaratmış olduğu hikâyeye bolca konu bulması konusunda ona yardımcı oluyordu. Fakat mitolojilerin günümüzde hâlâ ilham kaynağı olabildiğini görmek, bir yazar için eşsiz bir deryadır. Tabi kullanmasını bilene :)
 
 
 
 
                                       J.R.R TOLKİEN
 
 
Toplam blog
: 28
: 2562
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

Yazar, çizer  ..