Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '16

 
Kategori
Güncel
 

Birbirimizi ötekileştirmeyelim.

Birbirimizi ötekileştirmeyelim.
 

Vatandaş bildirim: rüzgar ekmeyelim, fırtına biçmeyelim.


Ülkemiz üzerinde oynanan kirli oyunların yeni bir aşamasını yaşamakta bulunuyoruz. Bunu anlamak için kahin olmaya gerek yok. Ortadoğu karışmış durumda ve komşuda pişen bize de düşüyor. İyi şeyler pişseydi de bize de düşen iyi olsaydı keşke fakat her durumda “yapılabilecek ne var?” buna bakmak durumundayız. Geçmişte, şöyleydi, böyleydi, bu konuda da bir görüş birliği yok. Bugün başımıza gelebilecek şeylerden biri “birbirimize düşürülmek” ise, bu tuzağa düşmemek için elimizden gelenin en iyisini yapmak durumundayız.

Vatandaşlarımız maalesef bölünmüş durumda. Bölücü terörizm, PKK zaten yıllardır amacına ulaşmak için kendisi ile Kürt vatandaşlarımızı özdeş hale getirmek istiyor. Araya nefret koydurup bölünmeyi körüklemek istiyor. Toplumdaki hoşnutsuzluklardan, muhalif hislerden faydalanmak istiyor.Bu amaçlara hizmet eden davranışlardan kaçınmak gerek.

Yetmezmiş gibi ötekileştirici, dışlayıcı marjinal akımlar türedi. Toplumu neredeyse tüm katmanlarına ayrıştırma gelişimi gözleniyor. Bazı haber sitelerinde yapılan okuyucu yorumları bunu sergiliyor ve kaygı, hatta dehşet uyandırıcı şekilde. Küfürler, asarız,keseriz, leşlerinizi toplayacsksınız söylemleri gırla gidiyor. Herkes birbirini düşmanca suçluyor, kin kusanlar var. Hoşgörüsüzlük yayılmakta. Kimi İslam devleti ve Osmanlıyı diriltme peşinde, kimi başka partiden olandan nefrette, birbirini vatan hainliğiyle suçlamakta. Kimi dindar olanı, kimi farklı düşünce ve inançtan olanı, kimi alkol kullananı, ibadet etmeyeni suçluyor, dışlıyor. “Armudun sapı var, üzümün çöpü var” sanki bir tek kendisi ve takip ettikleri iyi, ötekiler kaka..Oysa saf tek düze bir din, ırk,dil, kültür standardı diye bir şey yok, tümünün içinde renk tonları var. Dışlayıcı kategorize etme anlayışı olduğu sürece çatışma ardı arkası kesilmeyen bir kısır döngü kaçınılmaz olur.

MUTLU OLMAK İSTİYORSAN, BAŞKALARININ DA BUNA HAKKI OLDUĞUNU

KABUL ETMEK ZORUNDASIN.

Önemli olan dar kalıplarda, hiziplerde olmak yerine bütünleştirici olmak. Farklılıkları abartacağımıza ortak yanları yükseltmek. Hepimizin yaşamı paylaştığı bir çoklarının gıpta ve kıskançlıkla baktığı bir ortak vatanımız, ülkemiz var. Onu imar etmek,  sağlık, barış ve refah içinde yükseltmek, dayanışmak, yardımlaşmak, birimizin derdini hepimizin derdi, sevincini hepimizin sevinci yapmak gerek. Farklılıkları kabullenelim, doğallaştıralım, insan hak ve hürriyetlerinin parçası sayalım. Özgürlüğü kabul edelim yanı. Ve hürriyetimizin sınırları, başkalarının hürriyetinin başladığı yere kadardır. Ülkeler çoğunluk aklıyla yönetilir ama bu çoğunluğun fikrinin değişmesi har zaman ihtimaldir, kurallar buna açık olmalı, oyunun herkesi kavraması sağlanmalıdır. Demokratik umut, canlı tutulmalıdır.

Yöntem olarak şiddeti, zorlama ve baskıyı değil, rıza almayı, gönül almayı seçmek gerek. Uluslar arası  genel hukuk ve insan hakları normlarını hakim kılmak, kanun önünde herkesi eşit kılmak gerek. Omurgalı olmak, “benim teröristim, benim suçlum yaparsa revadır” değil, bunu yargılarsam yıpratırlar değil, “suçlunun dini,imanı, milleti, siyaseti, taraftarı olmaz” deyip eşit davranmak gerekir. Bu tutum güven getirir, ön yargılı kişiler bile insafa gelirler. İşte öylelerine, “ne olursa olsun adamın Allahı var, şu konuda adaletli davranıyor” denir.

İnsanın tansiyonu yükselirse rahatsızdır, negatif bakar, asabidir, mutlu duygular üretemez ve çevresine de bu yansır, dalga dalga yayılır. Ülkenin tansiyonunu yükseltmekten kaçınmak gerek. Toplumumuzda değişik katmanlar, farklı bakış açıları var, danışmak, ortak akıla gitmek gerek. Marjinal ve radikal çözümler bir zıtlıktır ve kendi zıttını yaratması kaçınılmazdır. Beşeri bilimlerde net bir doğru yoktur zaten, herkesin doğrusu farklı olabilir. Kederde, kıvançta, kazançta birlik yaratacak çözümler üretmek gerek.

Ülkemizi, milletimizi, vatandaşlarımızı sevelim, olmuyorsa da buna çalışalım, saygı duyalım. Herkesin farklı düşünce ve inançta olabileceğini kabul edelim. Zorbalığa da birlikte karşı duralım. Herkes istediğini söyleyebilsin ama zorbalığın, şiddetin övülmesi, mazur görülmesi suçtur. İnsanları kandırıyorlarsa, kanmayacak şekilde bilinçlendirmeye çalışalım ama her şey fikirle, rıza ile olsun.. En doğruyu biz biliyor olmayabiliriz. Herkes bunu söylerse farklı akılları da dinler, katkı sağladığını bilen ortak olduğunu hisseder, saygı duyar. Olayın dışında bırakılan, karşısında yer alır” diye bir söz var.

Oyun belli. Radikal akımları güçlendir, husumet çıkar, kışkırt, birbirine düşür. Osmanlı’da zaten büyük ülkede Türkler azınlıktı, fazla zor olmadı. Şimdi Ortadoğu’da, Irak üçe bölündü, Suriye belli, Türkiye’ye de yansıtmak istiyorlar. Yapacağımız şey, birbirimize sarılmak, “hangi partiden, hangi düşünce ve inançtan olursan, bizdensin” demek. Çünkü sen bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısın, bu ülkenin ortağısın, bu CV, bu kartvizit yeter. Zorbalığa, teröre sapmadığın sürece saygımıza, dostluğumuza layıksın diyebilmeliyiz. Ayrışmak için değil, bütünleşmek için bahane budur.

Kuvvetli bir analiz, ayrıştırma içindeyiz. İhtiyacımız olansa sentez. Tüme varalım. Bir vücut, bütün organlarıyla birlikte güçlüdür. Birbirine düşmüş görüntüde çullanan çok olur. Kişisel ya da dar kalıp çıkarlar değil, tüm ülkeyi kavrayan anlayışa ihtiyaç var.

Ben akademisyen değilim, benim vatandaş bildirim budur.

 
Toplam blog
: 61
: 25799
Kayıt tarihi
: 09.07.08
 
 

Ankara'da yaşayan Afyon doğumlu, Gazetecilik Halkla İlişkiler Radyo-TV bölümü mezunuyum.. Kamuda ..