Birbirine kavuşan iki sevdalı...

İşte o an... Kızgın kumlar üzerinde yavaş ama emin adımlarla yürüyorum. Aylardır hasretle kavuşmayı beklediğim sayılı zamanın ilk dilimlerindeyim. Tam karşımda Sisam Adası, sağ yanımda Kuşadası, sol yanımda Güzelçamlı. Tanrım ben nerdeyim?

Tatilde, Egemin sularındayım yine. Kendimi bildim bileli 3 aylık yaz tatillerinin tümünü geçirdiğim Davutlar'daki yazlığımızda, şimdi sadece 10 gün kalacak olmanın hüznü olsa da gözlerimde, bu zamanı boşa geçirmemeliyim. 3 aylık dilimde tembellikten yayıla yayıla yaptığım herşeyi 10 güne sığdırmalıyım. İlk hedef tabi ki, deniz. Yaz başından bu yana rüzgarın da etkisiyle durulmayan deniz, benim bu kısıtlı tatilimi duyar duymaz durulmuş ve tabir-i caizse çarşaf halini almış. Dümdüz, tertemiz sonsuz bir enginlik karşımdaki... O zaman bu enginliğe dalmanın tam sırası. Plaj aksesuarlarımı (!) kıyıda bırakıp koşa koşa denize atlıyorum hemen, düz bir taklayla suyun içine girip, hızlı kulaçlarla yüzüyorum. Açıldıkça açılıyorum, dinginlik ve serin su unutturuyor herşeyi, dinlenmek bu olsa gerek.

Birbirine hasret iki sevdalı gibi kavuşan Ege Denizi ve ben; bu beraberlikten memnun kavuşmamızı kutluyoruz, suyun içinde kalmaktan pörsümüş ellerimi görünce kadar... O zaman ayrılma vakti, ne de olsa daha 9 gün var, sabah öğle 2 kereden 18 eder, 18 kere daha birlikteyiz Ege Denizi. Eskisi gibi olamasak da :((