Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '12

 
Kategori
Alternatif Enerji
 

Biyoyakıtlar artık yosunlardan

Biyoyakıtlar artık yosunlardan
 

Alg tesis sayısındaki artış hızı


Biyoyakıt elde etme amacıyla açılan ALG işletme sayısı 2011 yılında 200’ü aşmış bulunuyor (Grafik!). Özellikle ticari uçaklarda yapılan denemelerin başarısı, birçok yatırımcıyı bu sektöre çekmektedir. Şüphesiz burada  G-20’lerin biyoyakıt endüstrisinin öne çıktığı ülkelere, desteklerin kaldırılması doğrultusunda yaptığı çağrının da etkisi olacak ve bu sayı daha da artacaktır. ABD’nin söz konusu çağrıya olumlu yaklaşımı bu savı doğrulamaktadır.  Özellikle  var olan kaynaklara dokunmadan, çevre dostu enerjiyi sağlayabilen algler, ne ilave üretim alana, ne tatlı suya ve ne de üretimde gerekli gübre – ilaç girdilerine fazlaca gereksinim duymayan bu biyoyakıt kaynağıdır. Alglerin başta ilaç ve fonksiyonel besin endüstrisinin hammaddesi olarak yüzyıllardır kullanıldığı da bir gerçek.

Petrol fiyatlarındaki artışlar, stokların sınırlılığı, çevreye olumsuz etkileri nedeniyle biyoyakıtlar öne çıkmıştır. Gerek şeker kamışı, mısır, buğday ve diğer tahıllardan elde edilen ETANOL’ün benzinle karışımı biyobenzin ve gerekse kolza ve benzeri yağ bitkilerinden elde edilen yağın dizelle karışımı biyodizel üretimi bitkiye dayalıdır. Başta küresel ısınma sonucu su kaynaklarındaki ve dolayısıyla üretim alanlarındaki ve verimdeki sınırlamalar; var olan doğal kaynakların gıda dışına yani enerjiye yönlendirilmesi gıda fiyatlarının artışlarında tek neden olarak gösterilmesi G-20’lerin söz konusu çağrılarına neden olmuştur.  Buna karşın AB 2020 yılında biyoyakıt kullanım hedefi olan %20 oranından taviz vermeme niyetindedir. AB’nin bu kararında gıda dışı bir biyoyakıt kaynağı su yosunlarının devreye girebilecek olması mı etkili olmuştur aceba? Çünkü  alg tesis sayısındaki artış AB’de de gözlenmiştir.

Oluşumları milyarlarca yıla dayalı algler çok geniş bir biyoçeşitliliğe sahiptir. Bu çeşitlilik içinde; hızlı üreyen, biyoyakıt üretimine uygun olan bir türün yakalanması da doğaldır. Son yıllarda bu konuda yapılan yoğun araştırmalar ticari açıdan meyvelerini vermiş ve 2009 yılında ticari bir üretim tesisi devreye girmiştir. Böyle bir sistemin kurulması için binlerce tür arasından, gelişme hızı ve yağ oranı açısından en uygun genotiplerlerin belirlenmesi ile yola çıkılmıştır. Dünya alg koleksiyonunda bulunan 3000’e yakın genotipin tümünün söz konusu amaca uygun olduğu tabii ki söylenemez.

Yosunlardan elde edilen yağın etkin bir şekilde biyodizele dönüştürülmesi sorunu bu zamana kadar çözümlenememişti. Bir New York Şirketi bu soruna metal oksit karışımı katalizör (korozyona dayanıklı fakat aktif kalabilen bir metal formu) ile çözüm getirmiştir. Firmanın bu uygulaması ticari bir diğer uygulama olan methanol-kostik işleminden %40 daha ucuza mal olmaktadır.  Ayrıca klasik yöntemde, biyodizelin saflaştırılma aşamasında kullanılan suyun arıtılma sorunu da henüz çözümlenememiştir.

Olayın ülkemizi ilgilendiren detayı 7 ocak 2012 tarihlihttp://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim” blogunda “Türkiye Yeşil Yakıtlarda Yanlış Ata Mı Oynuyor!” başlığı ile ele alınmıştı. Bu konuda Türkiye’de neler yapılabilir? Ege Üniversitesi çalışmaları ile bir alg türü,”Spirula” nın ticarileştirildiği gerçeğinden hareketle, amaca uygun fizyolojik, biyolojik ve moleküler karakterizasyonla yola çıkarak yoğun araştırmalara yönlenilebilir. Bilindiği gibi şu sırada ABD’de üstünde en çok çalışılan alg materyali Suudi Arabistan çöllerinde Hint asıllı bir Texas Üniversitesi doktora öğrencisi tarafından toplanmıştır. Bu tür çalışmalara yerli petrol şirketlerinin destek verecekleri beklenmektedir. Çünkü Üniversite – Sanayi ortak projeleri devletin öncelikle desteklediği araştırma projeleri arasında yer alır. Petrol fakiri Türkiye’nin bu konuda daha aktif olması beklenir.  

Nazimi Açıkgöz

 
Toplam blog
: 145
: 432
Kayıt tarihi
: 04.01.12
 
 

1964 yılında Ankara Üniversitesini bitiren Nazimi Açıkgöz, doktorasını 1972 yılında Münih Teknik ..