Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '12

 
Kategori
Aile
 

Biz bir araya gelince Voltran’ı oluşturuyoruz

Biz bir araya gelince Voltran’ı oluşturuyoruz
 

Sessiz ve sıcak bir Pazar Günü daha…Az sonra sessizliğin yerini sevdiklerimin sesi alacak. Bizimki gibi Voltran tipi ailelerde modülleri bir araya getiren skype oluyor. Teknoloji uzaklıkları sanal da olsa yakınlaştırıyor.

Oğlum Avustralya’dan, kızım ve torunum İstanbul’dan, ex eşim Ankara’dan sırayla Pazar sessizliğimi, Pazar neşesine çevirecekler.

Parçalar tek başına da anlamlı ve güçlü, bir araya gelince de son derece uyumlu ve fonksiyonel. Bireysel veya bir arada, her iki şekilde de mutlu, modüler bir aile tipi bizimkisi.  

Güçlü ve mutlu çocuklar yetiştirebilmişiz, çok şükür…Hepimiz ayrı diyarlarda olsak bile ister sanal, ister gerçek bir araya gelişlerimizde, o güçlü ve sarıcı aile bağını kaybetmediğimiz için onlarla gurur duyuyorum.

Onca sıkıntıları hep birlikte aştık…ex eşim, kızım ve oğlumun manevi destekleriyle adım atmaya başladım, yürümeye devam ettim, bugünlere yine hep birlikte geldik.

El yordamı ile tanıdık hayatı, el yapımı bize özel bir aile yarattık. Her aile bireyi ayrı bir modül, ayrı bir kişilik. Bir arada ise ailesel bütünlüklü, Voltranı oluşturmuş gibi :-) Oğlumun lafıdır, “biz bir araya gelince Voltranı oluşturuyoruz”, kendimizi öyle hissediyoruz.   

Bir de bu Voltranın en küçük parçası olan torunum var ki, tam bir modüler harika…5 yaşında ama canı istediği zaman Skype’den hepimize ulaşabiliyor. Şimdiki çocuklar gerçekten harika. O minicik elerliyle mause tutuşları yok mu, ya da akıllı telefonları, ipadleri parmaklarıyla kaydıra kaydıra kullanışları yok mu, bayılıyorum o hallerine.  “Süper anane” diyor bana, öyle hissediyor beni, ne hoş bir duygu. O da benim “süper torunum”.

Bu aralar her tarafım ağrıyor, klimadan çarpıldın diyor arkadaşlarım, doğru olabilir ancak gün be gün eridiğim duygusuna kapılıyorum.

Üzülüyorum, erimek, tükenmek istemiyorum. Benim yaşımdakiler beni daha iyi anlar sanıyorum. Yaklaştıkça kaçınılmaz sona, Bernard Shaw’ın sözleri aklıma geliyor, “yaşlı olarak doğup, bebek olarak ölmek isterdim”.

Voltran’ın bir parçası yok olursa, öbür modüller yine yoluna devam eder, o derece bireysel olarak güçlüler. Yitip giden parçanın yokluğunu hissederler ama adını koyamazlar, gibi geliyor bana.

Voltranı bozmak istemiyorum, ama her tarafım da ağrıyor: Çaktırmıyorum ama, süper ananenin süper kısmı harf harf eksiliyor.

Tam yazı bitti, işte skype’nin zili çaldı, torunum yine her zamanki gibi ilk sırada…Yakında buraya gelecekler, ona bahçede minik bir bölüm hazırlayacağım, onun bahçesi olacak, ekecek, biçecek, toprakla haşır neşir olacak. Kesin onu soracaktır, bu aralar bahçıvan modunda :-).   

Mutlu pazarlar diliyorum…

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..