Biz de şeherli olduk gari

On üç ilde Büyükşehir belediyesi ve yirmiüç ilçe kurulması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair yasa tasarısı mecliste kabul edildi. Yasa cumhurbaşkanınca da kabul edilirse; (ki kabul edilmemesi gibi bir olasılık ne yazık ki yok)  resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girecek.

Yasa tasarısı hakkında çok şeyler söylendi. Muhalefet partilerince ( etnik politika sürdürdüğü bilineni dışında) şiddetle karşı çıkıldı. Her türlü engelleme yoluna başvuruldu. Hatta tasarı genel kurula gelmeden önce referandum yapıldı. Halkın yüzde yüze yakınının karşı olduğu görüldü. İktidar partisinin milletvekilleri bile savunamaz duruma düştü.

Oslo’da, İmralı’da söz verildi iddialarını doğrular biçimde ( üç günlük Kızılcahamam kampının ertesinde) alelacele, mecliste gereği gibi irdelenmeden, basında, televizyonlarda, kamuoyunda tartışılmadan, görüşülmeden meclisten geçirildi. Hem de gece yarısı operasyonuyla.

Bu bizim için ne anlama geliyor? Eee artık biz de şeherli olduk gari. Bugünden gayri Çıtak Kasabası’ndanız demeyeceğiz. Çivril’liyiz diyeceğiz. Neresinden diye soran olursa da Çıtak Mahallesi’nden diyeceğiz.

Seçimlerden sonra anladık ki, bazı kandırıkçılar bazı avanaklara ilçe yapılma sözü vermiş. Sanki ilçe olma koşullarını bilmiyorlarmış gibi. Ancak avanaklara göre, iktidar partisinden olunca yasa çıkarmak iş mi? Değiştirirler yasayı, bir gecede ilçe oluverir beldemiz zannettiler. Daha sonra madem söz verdik, sizi Baklan’a bağlayalım, ileride ki bir tarihte ilçe merkezini beldenize taşırsınız dediler. O da olmadı tabii ki.

Birçok belde belediyesinde görüldüğü gibi, hizmet üretemeyen, eline geçirdiği olanakları kendisi ve ailesinin kişisel çıkarları için kullanan yöneticiler, valiliklerden olur alarak beldelerinin her türlü taşınır ve taşınmaz mallarını satmaya başladılar. İlçe belediye başkanlarına kalmasınmış. İktidar partisinden seçilmiş belediye başkanlarıyla  en iyi dönemlerini yaşamaları gereken belediyeler aylarca personelinin maaşlarını ödeyememişse orda bir saniye durup düşünmek gerekmez mi? Basit çıkarları ve hırsları için görev almış beyler başlamışlar, “Ben karışmıyorum” demeye. Hiç her türlü yanlış karara zamanında karşı çıkamayıp imza attıktan sonra o sözü söylemeye hakkınız olabilir mi? Her türlü yanlışa, usulsüzlüğe ortaksınız. Yargıdan paçanızı belki kurtarabilirsiniz. Ancak vicdan azabından kurtulabilecek misiniz bakalım.

Yasa Anayasa Mahkemesi’nden  dönmezse, beş yıl süreyle getirdiği vergi artışlarından muaf olacağız. Büyükşehir belediye başkanları olağanüstü yetkilerle donatılmış olacak. Belediye hizmetleriyle ilgili bir çok karar ilçe belediyesince verilecek. İl özel idareleri ve il genel meclisleri kaldırılacak. Onların yaptıkları işleri Büyükşehir belediye meclisi ya da oluşturulacak Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı yürütecek. Bu kurulun çalışma esasları ve daha birçok konu daha sonra bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerce düzenlenecek.

Yasa hakkında ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve üniter yapısı için bazı sakıncalar getireceği savları herkesin kafasında soru işaretleri yaratıyor sanıyorum. Yasayla mevcut belediyelerin 559’u nüfusları 2000’in altında olanlar köye, Büyükşehir sınırları içinde kalanlar da mahalleye dönüştürülecek. Fransa’nın nüfusu bizimle hemen hemen aynı olduğu halde otuz altı bin dolayında belediye varken bizde üç binden daha az olan belediyelerin yarısı bu yasayla dönüştürülmüş oluyor.

Ülkemizin yönetsel yapısında köklü değişikliklere yol açacağı açık olan bu yasanın getirdiklerini götürdüklerini biraz da uygulamada göreceğiz. Ancak günahıyla sevabıyla çıkarılmış olan bu yasayla biz de şeherli olduk gari. Dilerim ( sanmıyorum umudum da yok ama) beldemize hayırlı olur.