Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '08

 
Kategori
Felsefe
 

Biz

Biz
 

Farklılıkların uyumlu senteziyle daha da zenginleşen ve güçlenen bir takım ruhuna ihtiyacımız var...


Biz bir tek cevherden yaratılıp doğmuştuk

Biz bir bütündük hepimiz başsız ve ayaksız

Tek bir cevherdik güneş gibi

Hiçbir düğümde yoktu

Su gibi parlak ve saftık

Bütün olan o ışık, etrafa yayılınca

O ışık söndü, gölgeler sayısınca

Yok edin bu gölgeleri …

( Mevlana )

Tarımdan önce insanoğlu av aletlerini birlikte yapıyorlar ve birlikte avlanıyorlardı. Göç için çadırlar birlikte kurulup birlikte kaldırılıyordu. Sosyal ilişkiler “biz” olmanın verdiği sevgi ve güven duygusuyla gelişmişti ve insan toprağı işlemeyi keşfetti. Toprağın cömertçe verdiği imkanları kullanarak araç gereçler yaptı. İhtiyacı olan ürünü kendi ürettiğiyle değiştirerek ticarete başladı. İnsan kendini geliştirme ve daha iyiye ulaşma eğilimiyle üretim araçlarını geliştirdi. Doğal olarak bu gelişim ticareti hızlandırdı. Artık yaşam düzeni değişmiş biz anlayışı yerini ben anlayışına bırakmıştı.

Artık gölgelerin sayısı artmış, ışık bölünmüştü. İnsanlar sadece ortak çıkarları olduğu zaman bir araya geliyordu. Denge bozulmuş, çıkar ön plana geçmişti.

“Biz” olmayı unutanlar, asırlar sonra taptığı güç adına insanları köleleştirdiler ve eşya gibi sattılar. Gölgeler öylesine koyulaştı ki artık ışık görünmüyordu. Güçlerini insanlık adına ve insanca kullanması gerekirken ulaştığı teknoloji ile insanları katlettiler ve mallarını modern yöntemlerle sömürdüler. Şirin maskelerle, çeşit çeşit haksızlıklarla büyük balıklar küçük balıkları yuttu ve yutmaya devam ediyor.

Düşündüğümüz her kavramda, gördüğümüz ve dokunduğumuz her nesnede iyilik ve kötülük, hüzün ve mutluluk iç içedir. Aklımızı hırsızlık içinde kullanabiliriz, alın terimizle bir şeyler üretmek içinde. Silahı saldırı içinde kullanabiliriz, kendimizi korumak içinde. Kırgınlığımızı kırıcı bir biçimde de ifade edebiliriz, uzlaşmacı bir yaklaşımla da ifade edebiliriz.

Her iyi insanda bir miktar kötü yön, her kötü insanda da bir miktar iyi yön vardır. İnsan birkaç iyi davranışı ile iyi olmayacağı gibi, birkaç kötü davranışı ile de kötü olarak tanımlanamaz. Bir insan için iyi ya da kötü diyebilmek, onu tüm yönleri ile tanımayı gerektirir. Tüm iyi ve kötü yönlerini adalet terazimizin kefesine koyup ayrı ayrı tartmalıyız ki o insan için şu kadar iyi, şu kadar kötü diyebilelim. Hiçbir insan ne tam siyah ne de tam beyazdır. Arada bir çok renk ve o renklerinde bir çok tonu vardır. Tonumuz ne olursa olsun mümkün olduğunca acıdan uzak mutluluklarla beraber olmak istiyoruz.

“Bir bütündük hepimiz, başsız ve ayaksız.”
Nereden çıktı bu kardeşliğimizi bozan bu akılsız başlar, bu kokmuş ayaklar.
Ne oldu bize?.
“su gibi parlak ve saftık” kim bulandırdı suyu.
Kim böldü o ışığı gölgelerle?
Yok edin bu gölgeleri.


İyilikle kötülüğün hikayesi tarih kadar eskidir.
İnsanlar gelir geçer ama kötü gölgeler daima kendilerini yaşatacak ruhlar bulup, iyiliklere gölge olmaya devam edeceklerdir.
Peki iyilikler bu kötü gölgelere daha ne kadar izin verecek ?

 
Toplam blog
: 36
: 6015
Kayıt tarihi
: 06.10.08
 
 

Günün dünden güzel olsun... ..