Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Bizi Tekel işçileri değil milletimiz iktidar yaptı!

Siyasi iktidarın konumunun somut ve öz olarak ifadesi olan bu söyleme hak ettiği önemi vermeden geçmek haksızlık olurdu. Bu düşünceyi biraz ilerletip halinden şikayetçi olan kesimleri kapsama dahil ederek: “Bizi işçiler, memurlar, emekliler, esnaf, köylü değil milletimiz iktidara getirdi!” şeklinde de okumak mümkün diye düşünüyorum. Burada “millet” siyasi iktidarın adeta yarı soyut bir tamamlayıcısı niteliğinde bir kavram halini almıştır. Öyle ki, içerisinde, otoriteyle çatışmayı göze alıp hakkını arayan bireyler ya da bu amaçla dayanışma sergileyenler kendilerine yer bulamayıp otoritenin hışmına uğruyorlar. Toplumun, etnik ve dini kimlikleri dışındaki kimlikleriyle de haklarını aramaya çalışan kesimleri “millet”in ferdi olarak kendilerini bağlayan üst kimliğin sınırları içinde kaldıkları sürece kutsanmayı hak ederken, bir çıkar çatışması ortamında siyasi otorite ile karşı karşıya geldiklerinde kendilerini aforoz edilmiş olarak bulabilmektedirler. Adeta baba otoritesine karşı rüştünü ispata çalışıp bunu bir türlü başaramayan çocuklar gibi. Topluma yönelik bu bakış açısı aslında siyasi iktidarın karşıtını oluşturduğunu düşündüğü tek parti döneminin ulus inşası politikalarıyla üst kimlik algısı dışında paralellik göstermektedir. Bu açıdan, siyasi iktidarın anti tezinin ağırlıklı olarak salt laiklik temelinde aranmaya devam edilmesinin artık reel siyasetin bir çıkmazı olduğu görülmelidir. Diğer taraftan, bu söylemin bir diğer somut sonucu da, ülkenin sorunlarına hangi odaktan bakıldığına ilişkindir. Bu açıdan, yaşamını emeği ile sürdürmeye çalışanların çıkarlarının, ekonomik sorunların çözümünde tartışmasız olarak görülen küresel sermayeye yandaşlığına feda edildiğini ispat için delil aramaya gerek olmadığı ortadadır. Aslında 12 Eylül rejimini arkasına alarak bu politikanın bayraktarlığı ile tarihe geçen iktidarla kıyaslandığında bugünün siyasi iktidarının demokratik açıdan daha saygın bir yeri hak ettiğini de teslim etmek gerekmektedir. Gerçekte ise, toplumsal çıkar çatışmalarında tercihini küresel sermayeperverlikten yana açıkça kullanan siyasi iktidarın bu tutumu seçimlerin yaklaştığı bir süreçte, siyasi dengelerin somut karşıtlıklar üzerinden sürdürülmesi için tarihi bir fırsat oluşturmaktadır. Terazinin diğer kefesini emeğin gözüyle ve çalışandan yana politikaları siyasetinin odağına oturtacak güçlü siyasi kurumların dolduracağı varsayımıyla tabii ki.
 
Toplam blog
: 129
: 1104
Kayıt tarihi
: 12.06.06
 
 

Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F mezunuyum. Yüksek Lisans diplomalarımı G.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü'nd..