Blog’a, tapulu arsaya, gecekondu kondurmak!..

Blog’da kimler yazıyor?

Blog yönetiminin “onay” verdikleri. “Onay” aldıktan sonra, çok yazanı da, az yazanı da, sonradan yazmayı bırakanı da var...

Bölümlerden Blog, sanıyorum, yazanlarca “en çok okunan bölüm” oluyor.

Blog, iletişim sağlayan bir bölüm olarak gözüküyor bana da. Böylece olunca da, Blog’la ilgili görüş alışverişi burada sağlanıyor; öneriler burada yapılıyor. Dolayısıyla Blog, tartışmaların merkezi oluyor!

Ben de bazen Blog’a konuk oluyorum.

*****

Bizde, nedense, toplum olarak, yaptığımız/ yapacağımız işe ad bulamama ya da ilgisiz ad bulma “hastalık”ımız var. Böyle olunca da, başkalarının “iş alanı”na uzanma sayılacak “adlandırma”lar yapılıyor. Üzerinde düşünülse, sanıyorum, ”yanlış anlaşıldım”a getirilecek girişimler yapılmaz.

Blog’da okuduklarımdan, kimi blogdaşların kendi aralarında bir örgütlenemeye gitme düşüncesi olduğunu anlıyorum.

Olabilir?

Blog’da yazanların toplantı/ gezi çağrılarını okuyor; ben de orada olsaydım, diye içimden geçirmediğim olmuyor değil. Yazılarını severek okuduklarımın, “kafa yapısı” bana uymamasına karşın, bir öğretmen gözüyle bakınca, anlatımını beğendiklerimin, yorumlarında ve yanıtlarında “sert” olanların karşılıklı konuşmalarda nasıl bir üslup kullanacaklarını... merak ediyor; bir de, adını ilk kez duyduğum blogdaşlarla bir arada olmayı çok istiyorum.

Bu düşüncelerle, blogdaş buluşmalarını önemsiyor, bir araya gelenlere “gıpta” ediyorum.

Bu buluşmaları anlatan yazıları "günlük" tadında okuyorum.

*****

Blog bölümünde yayımlanan yazılar içinde, mizahi bakışla yazılar bunun dışında, garip bir örgütlenme önerisiiyle karşılaştım.

“Garip” demem hoş karşılansın, kusura bakılmasın, böyle bir yaklaşım, evinize gelen konukların, konuk olduklarını unutup evin asıl sahibi edasıyla eve yerleşmelerinden farksızdır.

Blog’da yazanlar, kendilerine tanınan “yazma olanağı”nı şöyle ya da böyle değerlendirenlerdir. Bu olanaktan yararlananlar, yazanlar, “tanışıklık” kurma fırsatı yakaladıkları gibi, eski “tanıdıkları”nı da buluyorlar. Çünkü Blog, bir iletişim ortamı sağlıyor.

Blog’un bu “nimet”inden ben de yararlandığım, daha da yararlanacağıma inanıyorum.

*****

Blog’da yazanlar, denetim altında oldukları, başlarında bir Blog yönetimi olduğu için, bana göre, birer “öğrenci”dir. Blog yönetiminde yer alan editörler, yaşları, eğitimleri ne olursa olsun, birer “öğretmen”dir.

“Öğretmen”ler, amaç ne olursa olsun, hafife alınamaz, onların görevleri, yok sayılamaz.

Blog’un daha nitelikli, çekici olması için öneriler yapılması kadar doğal olan ne var?

Öneriler, karar vericilerce kabul göreceği gibi, görmeyebilir de...

*****

Blog bölümünde okuduklarımdan garip bir örgütlenme önerisiyle karşılaştığımı söyledim.

Hani, öneride bir mizah anlatımı olsa, “Olur böyle vakalar” der, geçersiniz.

Ya da şöyle olsa:

“Biz, İstanbul’da bulunan, görüşebildiğimiz, Blog’da yazanlar, bir araya geldik. Bunu sürdürmeyi düşünüyoruz. Aramızda bir de yönetim kurulu oluşturduk; kendimize bir birer de ünvan verdik. Faaliyetlerimi, yazılarımızla, siz Milliyet Blog yazanlarına ulaştıracağız.”

Buna kim ne der?

Ama “Biz kimi arkadaşlar örgütlenelim, Blog’u yönetelim!” gibi bir anlayışla ortaya çıkılırsa, bu, başkalarının görevine “müdahale” etmek; tapulu arsaya gecekondu kondurmak gibi bir şey olur!

Kastımız, bir eleştiridir; yorum yazmak yerine, uzayacak yorumu, yazıya dönüştürmektir.