Ankara’ dan sokak manzaraları

Bugün Ankara'da dolaştım gündüz ve akşam.

Bahçelievler 1. Cadde ve 6. Caddenin kesiştiği yerde kocaman bir belediye otobüsü çapraz duruyordu, dönerken bir taksiye çarpmış olmalıydı, kenara çekmiş bir taksi vardı. Akşam saat onbuçuk sıralarıydı bu manzarayı gördüğümde. Oysa yalnızca 7 saat önce o caddede yürürken o kavşaktaki trafik ışıklarının ne kadar kötü tasarlandığını, buna sağa sola parkeden araçların eklenmesiyle otobüslerin ne kadar zor döndüğünü konuşmuştuk. Kötü trafik düzeni orada kimbilir kaç kişinin akşamını rezil etmiş.

Akşama doğru, Gençlik Caddesinden Akdeniz Caddesine dönecekken, dönüşü gösteren trafik lambasının görüntüsünü engelleyen sokak lambasının direğini konuşuyoruz. Trafik lambasından sonra dikilmiş belli ki, yeni direklere benziyor. O direği oraya diken kocaman trafik lambasını görmemiş olabilir mi? Özensizlik yaşamın her noktasında.

Uzaktan çöp arabasının gürültüsü geliyordu. Kaldırıma poşetlerle bırakılmış çöplerin yanından yürürken neden bu kadar dağıtılmış olduklarını sorguladım kafamın içinde. Bu poşetleri karıştırıp, katı atıkları toplayarak ekmek paralarını çıkartmaya çalışanları anlıyorum ancak onların ekmek parası kazandıkları sokaklara o poşetleri dağıtmaya hakları var mı? Az sonra çöp arabasının yanından geçerken temizlik işçileri dağıtılmış çöpleri topluyordu ve arkalarında uzun araba kuyrukları oluşmuştu.

Bugün hem Tandoğan’da hem de Sıhhıye’de miting varmış. Trafik sıkışıklığını bundan olduğunu söyleseler de o sıkışıklık yalnızca bugüne özgü değil ki. Trafiği biryerlerde hızlandırınca darboğazlarda sıkışacağını herkes biliyor, bilmesi gerekenler bir türlü öğrenmek istemiyor.

Ankara’da bugün güzel şeyler de vardı. Hava pırıl pırıldı, ağaçlar çiçek açmıştı, bahara benzeyen bir bahar günüydü.