Blogculuk nerede

Blog yazarları var olma mücadelesinde, kimi haykırıyor biz de varız diye... Birileri de diyor ki farkındayız da tam nerdesiniz? Koordinatlarınız belli mi yoksa serbest kalmış mayın gibi her telden çalmaya devam mı ediyorsunuz. Bugünün medyasında blogcular yok bir kere bunun altını bir çizelim. Temelde ajansların yazılı veya görsel medyaya aksetmesinden kaynak bulan olaylar hazır olarak önümüze gelmekte ve bizler bu hazır temeller üzerine bina inşa etmeye çalışmaktayız. Aslında bina falan da yaptığımız yok belki bu kadar dar bir alana blogcuları (kendimizi) hapsetmek haksızlık olabilir. Genişletilmiş yorumlarımızı makale şekline dönüştürüp biraz da kişisel görüşlerimizi harmanlayarak yazmaya çalışıyoruz o kadar. Daha önce birçok defalar dile getirdiğim üzere blogcular olarak medyanın neresinde olduğumuzu zaman zaman anladık hem de ne anlamak! bir kalemde silinerek kapının önüne konuluverdik. Birileri hişt dedi biz de siniverdik. Göçebe blogcular durumuna düşürüldük http://htorlak.blogcu.com/gocebe-blogcular/4394335 Yazar ne yazar ne yazamaz deyip bir kısım medyayı sorguladık (18.10.2008) http://htorlak.blogcu.com/yazar-ne-yazar-ne-yazamaz/4246018 Zaman zaman sansürlere tepki gösterdik http://htorlak.blogcu.com/blogger-a-erisim-engeli/4281627 Sert başlık atılmış mesajlarla güya reyting yapmaya çalıştık oysa okunduğunda farklı yaklaşımlar ve sadece eleştiri değil özeleştiri içeren yazılar yazdık http://htorlak.blogcu.com/sonradan-gorme-blog-yazarlari/3788940 Nasıl bir psikoloji içinde konulara yaklaştım kendi adıma bilemem, mutlaka kişisel görüşlerim doğrultusunda içim acıyarak at gözlüğü taktığım da oldu. Bazı kelimeleri acımadan yazdım sanki deşarj oldum arada bir kulağımız çekildi uslu çocuk olduk. Esas olarak meşhur köşe yazarlarımızı devamlı sakız gibi gündeme getirmeye ve onları bir hedef gibi görmeye hiç gerek yok hele hele blogcuların onun kadar ben de yazıyorum havasına girmelerine ise hiç gerek yok. Biz blogcular gerçekten medyada var mıyız yok muyuz o da belli değil zira keyfi yazıyoruz . Profesyonel değiliz üretmek ve ertesi güne gündemi kaçırmadan bir şeyler yetiştirmek gibi bir derdimiz yok. Aslına bakarsanız rahatız, bazı gündemler karşısında ne kadar tepki duysak da sevinsek de, üzülsek de adına makale denilen aslında birçoğu makale hüviyetinden uzak uzun yorumlardan oluşan cümlelerle egomuzu tatmin etmekten öte geçemiyoruz. Bir gerçek de asla beklentisi olmayan ve samimi görüşlerinin yanında şahsi kariyerlerinin de katkısıyla sayıları çok olmasa da tatminkar yazımların olduğu. Buna rağmen olay yaratan bir blogcu yok olmaz da olsa da göz ardı edilmeye mahkumdur. Tartışılan genelde işlenen konular olmamıştır. Biri tıklanma rekoru kırmıştır konu olur diğeri seks konusu işlemiştir üç beş gün hit olur. Blogculukta kendini gösterme veya ispat etme psikolojisinde olan arkadaşlara benden ağabey veya kardeş tavsiyesi! yazılarınızla asla bir yere gelemezsiniz. Eğer çok hevesliyseniz otobanda sudan sebepten oturma eylemi yapın ‘’ Ey halkım blogcuların sesini duyun’’ diye tepinin. Yeni medyanın neresindeyiz? Sorusu bana göre çok komik zira hiçbir yerinde değiliz. En çok tıklanan yazım Galatasaray Olimpiakos maçı bakar bakar gülerim hala daha. Bu mudur yani derim kendi kendime yüreğimi parçaladığım onca yazım dururken . İşte bu ifademden şu genel beklenti ortaya çıkıverir. Blogcuların kendilerine göre daha çok değer verdiği yazıları çoğu zaman es geçmiştir. Blogcular okunmak ister bu doğaldır ancak kaleme aldıkları bilgilendirici önemli konular da olsa pek kıymeti harbiyesi de yoktur. İnternetin derinliklerinde kaybolup giderler. Nedir peki ? Blogculuk bana göre (genelde) yorumculuktur. Zaman geçirmektir. İçimizde olup bitenleri, olaylara olan tepkimizi belirttiğimiz kısa yazınlardır. En önemlisi düşünce stokudur yani yazılarımızın arşivleme imkanını değerlendirmemiz gibi. Bu da sitelerin ömürleri ile doğru orantılıdır.