Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '07

 
Kategori
Blog
 

Blogdaaaymışık, sanaaalmışık, yazaaarmışık... nirinimmm...

Blogdaaaymışık, sanaaalmışık, yazaaarmışık... nirinimmm...
 

Efendiiimm bugün de buradaki halimiz ahvalimiz üzerine yazayım dedim. Malum sanal dünyanın sanal insanlarıyız. Sanal mıyız değil miyiz diye düşündüm biraz, ''sanal'' ne demek? Aslında var olmayan mı? İletişim kurarken görmediğimiz mi?Karşılıklı konuşamadığımız mı? İnternetin imkanlarından faydalanarak birileriyle bir şeyleri paylaşmak mı? Her yanımızda olmayan ''sanal'' mı yani?

Eskiden internet yoktu, televizyon bile siyah beyazdı benim çocukluğumda. Tanımadığımız bir sürü insanın yazılar yazdığı gazeteleri okurduk. Yüzlerini görmediğimiz insanların programlarını dinlerdik radyoda. Tv de aslında varolmayan karakterlerin olduğu filmler seyrederdik. Mektup arkadaşlarımız vardı, onları da görmüyorduk. Başka şehirlerdeydiler. Yakın çevremizde sadece ailemiz, okulumuz, iş arkadaşlarımız bulunurdu, akrabalar belki daha uzakta yaşardı. Bize çok yakın olmayanlarla iletişim kurmamıza engel değildi bunlar. Gazetelere, tv ve radyoya az mı mektuplar yazılırdı? Dinleyici mektuplarını hatırlayın. Tv de bile okunurdu o mektuplar. Şimdi geriye dönüp bakınca biz sanal ilişkiler kurarak mı büyümüşüz acep diyorum. Adı buymuş demek ki o hallerimizin.

Yakın çevremizdeki insanlarla kurduğumuz ilişkilerde fiziki durumumuz, maddi durumumuz, yaşımız, medeni halimiz, işimiz ilk etapta belirleyici oluyor. Zamanla kişilerin karakteri, düşünce yapısı ilişkilerde hakim duruma geçip ilişkiye yön veriyor. İlk anda insanların düşünce dünyalarını bilemiyoruz. Uzaktaki kişilerle olan ilişkilerimizde ise düşünce yapısı ilişkiyi başlatabiliyor. Düşüncelerini nasıl aktardığını yazılarından anlamaya çalışıyoruz.

Karşımızda olsa oturmasına kalkmasına ayakkabısının boyasına bakacağız belki, olmayınca da yazılarına veriyoruz dikkatimizi. İmla kurallarına uyması bile tanımadığımız biri için (+) puan olabiliyor. Fiziki özelliklerden önce fikirler ortaya konuluyor. Cevaben biz de düşüncelerimizi yazıyoruz, böylelikle bir tanışma ortamı doğuyor. Karşılıklı yazışmalardan sonra belki bir kahve içilen buluşmalar olabiliyor. Olmayabilir de. Eskilerin yıllarca süren mektuplaşmaları misali dostluklar sadece yazılarda da devam edebilir. Taraflara kalmış bir karar tabii ki.

İnsan haliyle biraz çekingen oluyor böyle ortamlara girdiğinde. Acaba nasıl birileri var, yalancı mı, dolandırıcı mı, ikiyüzlü mü, sapık mı düşünüp duruyor. Hem orada bulunmak istiyor, hem de ürküyor oradakilerden. Oysa bir insan kötü niyetli ise, bunun sanalı reeli olmaz. İnsana bazen en büyük kötülük çok yakınında olan kişilerden gelebiliyor. Cinayet ve hırsızlık olaylarında polisler önce yakın çevreden başlamıyor mu soruşturmaya? İnsan yakınındakilere karşı daha bir savunmasız daha bir güvenir durumda çünkü, beklemiyor kötülüğü. Güleryüz gizleyebiliyor ruhun karanlığını.

İnternet ortamında biraz daha farklı herşey. Herkesin kendine göre bir hayat tecrübesi var, insanlara da buna göre davranıyoruz. Burada yazılanlardan yazılmayanları anlayabiliyoruz biraz biraz. Kişilerin yazdıkları her cümle aslında onların hayatlarının ''alt yazıları'' gibi geçiyor görebilenler için. Yazı, tek boyutta anlatıyor insanı. Ağır bir ruhsal hastalığınız yoksa uzun süre rol yapamazsınız yazarken. Kimseyi de kandıramazsınız, yazmak bir yerden sonra insanın ruhunu soymaya başlar usul usul, çırılçıplak öylece kalırsınız. Varsa defolarınızı gizleyemezsiniz, ruhunuzun yaraları birer birer görünmeye başlar. İçinizin güzelliği de aynı çirkinliğiniz gibi çıkar meydana. Sevilir saygı görür takdir edilirsiniz ya da barınamazsınız orada.

İnsanın bulunduğu hiç bir yer ''sanal'' değildir çünkü. Paylaştıklarımız da değil. Küsmelerimiz de barışmalarımız da değil. Dostlarımız hiç değil. Tedbirli olalım, herkese hemen güvenmeyelim kabul, ama ''sanal kalelere''de kapamayalım kendimizi korkularımızdan korunmak için.

Bütün dostlarımıza tekrar ''merhaba'' diyorum, iyi ki varsınız.
 
Toplam blog
: 403
: 1023
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Kendi halinde biriyim, ziraat mühendisiyim. Emekli oldum ve kendi işimi kurdum. İzmir'de yaşıyoru..