Blogdan gitmek üzerine bir yazı

Milliyet Blog sayfalarında aynı pencereyi paylaştığımız blog yazarları birdenbire gidiveriyorlar. Gidenlerin gidişi çeşit çeşit oluyor:

DÜŞÜNÜLMÜŞ GİDİŞLER

Herşeyi silip gidiyor, temelli gitmeye karar vermişse.

Yazdıklarını bırakıyor, kendi gidiyor, biz hala okuyoruz o yazılanları. Kimi geri dönüyor, kiminden hiç haber yok.

Gitti sanıyoruz, yazılarından anlıyoruz yalnızca adının değiştiğini.

Kimisi haber veriyor giderken, bir blog yazıp.

Birgün gidersem tüm yazdıklarımı burada bırakıp öyle giderim. Giderken "gidiyorum" diye yazarım. Ben giderim başkası gelir, o gider başkası gelir.

ANİDEN GİDİŞLER

Birgün yazdıklarımızın hepsini orada bırakıp gideceğiz, son yazdığımız yazı hep “son yazı” olarak kalacak. Kimimiz o yazının son yazı olduğunu bilerek yazmış olacak, kimimizin herhangi bir yazısı son yazısı olacak. Belki o yazının son yazı olduğundan diğerlerinin haberi olacak, belki de neden yazmıyor artık diye merak edecekler ve bilmeyecekler artık yazamayacağını. Yorumları yayına alınmadı, yanıtlanmadı diye üzülecekler.

Birgün, asla açılmayacak bir e-posta adresine bir mektup gelecek : “Blog hesabınızda uzun süredir herhangi bir aktivite gözlenmediği için kapatılmıştır.”