Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '08

 
Kategori
Tarih
 

BMW ‘Hire’ (4+4=) 8 dizisi

BMW ‘Hire’ (4+4=) 8 dizisi
 

imdb.


Yeni Sinema’da Reklam-Kısa Film Sınırı ve Melezi: BMW ‘Hire’ (4+4=) 8 Dizisi

Başlıklar: ‘Ambush’, ‘Chosen’, ‘Follow’, ‘Beat the Devil’, ‘Ticker’, ‘Hostage’, ‘Powder Keg’, ‘Star’. (DVD'deki gösterim sırası bu değil.) 2001 ve 2002.

Filmler ortalama 6 net dakika. Yönetmenler: Frankenheimer, Ang Lee, Wong Kar Wai, Tony Scott, Carnahan, Inarritu, Woo, Ritchie.

Bu uzun bir reklamla, kısa bir filmin arasında kalan bir süre.

Amaç, BMW reklamı imiş ama sonuç amacı aşmış. Filmlerde arabanın başrolü oynaması istenmiş ama ilkin Owen sonra diğer oyuncular, bazı filmlerde ise yönetmen ve senarist bunu engellemiş.

Özellikle de, İnarrutu ve Tony Scott ‘un yönettiklerinde.

Bunlarda, değil 80 dakikalık, 800 dakikalık (diyelim TV dizisi) bir filmin sonucunu aşan örnekler verilmiş. Bu da, sinemada, anlatısal 1/100 oranının ne kadar rahatlıkla kazanıldığını kanıtlıyor.

Bunun tek nedeni, yönetmenlerin istediklerini yapmakta serbest bırakılması. (Eminim CEO’lar uzaktan olayı denetlemişlerdir ama İnarritu’nun filminin BMW / Krupp faşizmini sergilediğini anlayacak kapasiteye / dile / birikime sahip değillermiş ki o sonuç bize sunulmuş.)

Ekstra: Guy Ritchie, bir zamanlar kocası olduğu Madonna’ya bu denli ironiyle yaklaşabilirmiş. Hele ondan ayrıldıktan sonra, bu film epeyi ayrı bir anlam kazanmış. Madonna ile alay edebilmeyi kolay kolay kimse gözönüne alamaz.

Filmlerin en önemli teknik özelliği, dijital olarak çekilmiş olmaları. (Ancak, yine de çekim ekipmanının bu denli ağır olması, olayı eski kameralar dönemindeki zorlaştırmış. Bunlar çekim öykülerinde açıkça görülüyor: Normal bir arabaya asimetrik olarak monte edilmiş kameralarla araba dans benzeri manevralar yapmış.)

Diğer bir önemli özelliği, Clive Owen’ı oyuncu yapmış olmaları. (Bunu kendisi film ertesi röportajda açıkça belirtiyor.) Gerçi, 2003 yapımı “I'll Sleep When I'm Dead”de berbat bir oyunculuk sergiliyor ama sonra, bugünkü bildiğimiz ‘though guy’ imajlı olmayı, bu dizi sayesinde kazanmış. Kolay mı, en iyisinden 8 rende tarafından yontulmak? (Cüneyt Arkın yine kalas kalırdı, ayrı konu.)

Bir alt özellik de şu: Her filmdeki dublör sayısı onlarca. Herhalde dublör sayısının oyuncu sayısından çok olduğu başka 8 film daha çıkmaz.

Bu metnin, daha önce yazılmış ve reklamın kısa film olmasını açımlayan, 2000 tarihli metinden farkı şu: Kısa film de reklamlaşabilir ama bu, sinemanın asimile edilmesi zorunluluğunu taşımaz, hatta bu örnekte görüldüğü üzere, kompradorlar sinemanın parayı yen(ebil)diğini ayırsayamayabilirler. Demek ki burada bir çatlak-yol var ve o, o ışıkçığın peşisıra izlenebilir.

Yanısıra yinelemiş olalım:

Popüler-bayağı kültür, sanat-tür filmi, kısa filmlerarası tür ayrımları çoktan ortadan kalktı ve bu bir bulanıklaşma ve muğlaklaşma değil; tam tersine, gelecek için yepyeni sinema yolları açan bir dönem paradigmaları parçalanmaları (pertürbasyon ve bifürkasyon). Benjamin’in sevmediği biçimde, son döneme son bakışta değil, yeni döneme ilk bakışta aşk. (Tekno-liberaller gibi, onu kutsuyor değiliz, yalnızca tecavüz sırasında zevk almaktansa, bilincimizi koruyup, gerekirse azabımızı çekip, birilerini ve birşeyleri kurtarmaya çabalıyoruz, hatta tecavüzcülerimize tecavüz ediyoruz. Bu onaylanabilir midir, ayrı konu.)

Düşmanınızın size yol açmasından keyif verici bir şey yoktur: Kapamak için kurduğu ve üzerinde çöreklenip oturduğu yoldan, sizin geçip gidivermenizi bir türlü kavrayamaz.

Dipnotlar:

Şerh:1

Kamera arkası görüntülerde, bir planın nasıl çekildiğini göstermenin yolu, onu uzak çekimle göstermek değildir. Bu, bir öyküde ‘adam öldü’ cümlesinin sakilliğiyle eşdeğerdir.

Şerh 2:

Aynı planın çekimi, yazındaki alıntının alıntısı gibi bir şeydir; yani, giderek ayrıntılaşır ve dipnotlaşır. O nedenle bunun sinemasal karşılığı, giderek daha yakın ve kısa planlardır, uzak ve sürekli planlar değil, bu filmdeki örnekler gibi...

Şerh 3:

Bilmem kaçıncı kez, yönetmenlerin anlatmak istediklerini anlattıklarıyla, sinemasal dille anlattıklarının birbirini hiç mi hiç tutmadığını izlemek durumundayız. Bunun bir tek açıklaması var: Yönetmenlerin izleyicilerden az film izlemesi nedeniyle, sinema anlatısı dağarcığı cahili olmaları ve bunun pek de yenilir yutulur bir durum olmadığı saptaması.

Şerh 4:

Birçok diğer çoğul çekimlerde (Aria, 11”09’01, vd) kanıtlandığı üzere, çoklu yönetmenli filmlerdeki sinerjik ve anerjik etkilerin, zamanının ve mekanının, artı niceliğinin ve niteliğinin, yönetmenlerce, yapımcılarca ve izleyicilerce pek belirlenebilir bir şey olmadığı ve bu konudaki deneyselliğin bunun sinemaya artı değer katabildiği gerçeği saptaması.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..