Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '15

 
Kategori
Güncel
 

Bodrum'da sığınmacı krizi var, farkında mısınız?

Bodrum’daki sığınmacılarla ilgili gerçek anlamda bir kafa karışıklığı yaşanıyor. İnsanlar vicdan muhasebesi yaparken, bir taraftan da turizmin geleceği, Bodrum’un imajı konusunda fikir beyan edip sonra da suçlu suçlu etrafına bakınıyor ki “birileri bu düşüncelerimden dolayı beni yargılar mı acaba?”dercesine... Sanki bu insanların Bodrum’daki varlığını yadırgamak ve bunu bir ‘sorun’ olarak dile getirmek, insanlık ayıbıymış gibi…

Değil efendim!.. Ben Bodrum’da yaşanan bu görüntüyü ayıplıyorum. Üstelik bunu yüksek sesle yapıyorum. Bizi ‘insanlığımızdan’ dürtüp bu görüntülere sessiz kalmamızı isteyenleri de yine yüksek sesle kınıyorum!.. Bodrum’un zaten iki aya sıkışmış olan turizm sezonunu, bu sene de sığınmacılar vesilesiyle baltalayanları tebrik ediyorum! Yine başardınız…

Hatırlıyorum da, geçen yıllarda “Gezi eylemlerini” bahane edip, “Turizmi baltalamayın, sokağa çıkmayın, turistler korkuyor” diyen siyasiler, bu sene ‘Suriyeli’ adı altında Bodrum Yarımadası’nı mesken tutan mülteciler için tek kelime etmiyor!.. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

İşe en yüzeyinden bakıp, durumu ‘insanlık dramı’ diye özetlemek, pek kolay! Yaşananların dram olduğunu hepimiz görüyoruz zaten. Çıkılan ‘umut’ yolculuklarının ‘ölüm’le sonuçlanmasını, hemen her gün denizde bir facia yaşanmasını kim kanıksayabilir? Kim alışabilir minicik bedenlerin cansız kıyıya vurmasına?.. Lakin biliyorum ki Akyarlar’da insanlar artık denize gitmekten korkar hale gelmiş. Her an kıyıda bir cesetle karşılaşma korkusundan... 
Bu da turizmin dramı değil mi?

Bu konuda ezbere konuşmak istemiyorum. Rakamlar ortada;

Uyguladığı “açık kapı politikası” ile sınırdan giriş yapan her Suriyeliye “geçici koruma statüsü” veren Türkiye, mülteci krizine geçen yıl açıklanan rakamlara göre tam 5 milyar dolar harcamış! Şu an Türkiye’de bulunan mülteci sayısı 2 milyon, ancak bu rakam sadece ‘resmi’ kayıtlarda böyle!

Halihazırda dünyadaki en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke biziz! Peki bu mülteciler Türkiye’ye ‘yaşamak’ için mi geliyor? Elbette müstakbel Türkiye vatandaşları var aralarında… Ancak, birileri “Onlar evlerine dönmek istiyor”masalını istediği kadar söylesin. İşin aslı hiç de öyle değil. Çoğunun amacı, Batı’ya yönelmek… En azından Bodrum’da bulunanların yüzde 85’inin hedefi bu…

Mülteciler için sınırda kamplar kurulmuş durumda. Tüm insani ihtiyaçları karşılanıyor. Ben de eski bir Türk Kızılayı çalışanı olarak, bu kamplarda nasıl hizmet verildiğini gayet iyi biliyorum. Barınma, gıda, sağlık ve hatta çocukların eğitim olanakları tam anlamıyla sağlanıyor. Çoluğu çocuğuyla savaştan kaçan ailelerin bu kamplara ‘sığınması’ işin doğası gereği!.. Yok sen çoluğunu çocuğunu sırtlayıp Yunanistan’a oradan da Avrupa ülkelerine iltica etmek istersen, işin rengi o zaman değişiyor işte!..

Ne yapılmalı?

Her şeyden önce Suriyelilerin orta ve uzun vadede Bodrum’da kalma ihtimali var mı buna bakmak gerek. Bu projeksiyon, Suriyelilere yönelik atılacak adımların da belirleyicisi olacaktır.

Bu konuda en büyük eksiklik, merkezi otorite ile yerel idare arasındaki koordinasyon eksikliği. Sahayı en iyi bilen yerel otoritedir. Her kentin kendi iç dinamiklerine uygun bir sığınmacı stratejisi olmak durumundadır. Oysa bugün yerel idare, merkezi otoriteden korktuğundan mıdır nedir, en küçük bir adım dahi atamıyor!

Gelen geçenin güvenlik kontrolü yapılıyor mu? Terör konusunda Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ortada… Bir turizm bölgesinde yaşanabilecek bir kaosun nelere mal olabileceği konusunda kafa yoran birileri var mı bu memlekette acaba? Merak içindeyim….

Sorunlar ­giderek devleşiyor. Bodrum’da yollar dilenciden geçilmiyor. Her aracın yanında bir sığınmacı kadın, kucağında çocuk, el açıyor! Haftanın iki günü pazaryeri olan, bir gün de alternatif turizm hayalleriyle zar zor açtırdığımız Üretici Pazarı’na ev sahipliği yapan otogar üzeri, mülteci kampına döndü! Bitez sahilinde akşam yürüyüşüne çıkan ziyaretçilerimiz şezlonglarda çocuğunu uyutmaya çalışan annelere bakıp suçlanıyor besbelli… Hızla uzaklaşmasından anlıyorsunuz durumu!...

Bir de madalyonun diğer yüzü var, onu da dillendirmezsek olmaz! Turizmde umduğunu bulamayan işletmeci, zengin ‘sığınmacıları’ kazanç kapısı bellemiş olacak ki geceliği 100 Avro’dan yatak satmaya başlamış! Hatta böyle bir sokağımız var artık Bodrum’da. Suriyeli ‘getto’su!.. Bizim alternatif turizmden anladığımız bu değildi ama neyse!..

Bakın bu işin gittiği nokta belli… Yarın bu sığınmacılar için yeni yaşam alanları oluşturulması gündeme gelecek… Hatta yeni imar alanları açılması konuşulacak. Bunun da ilk işaretini TESEV vermiş zaten! Ismarlama strateji merkezi, Açık Toplum Vakfı, sığınmacıların Türkiye’ye adaptasyonu için yapılması gerekenleri tek tek yazmış. Merak eden okusun da işin gittiği noktayı gözünde canlandırsın bir zahmet!..

Bütün bu yaşananlar; ‘savaş’ı nimet kabullenip, daha müreffeh bir yaşam umuduyla yaşlı kıtaya akın eden Ortadoğu insanlarının suçu değil sadece… Ortadoğu’yu bugün içinde bulunduğu bu duruma getiren Batı’nın, kendi ayağına sıkması bir anlamda da! Ama bu bir dış politika yazısının konusu olacağından, şimdi kafamızı karıştırmayalım. Bugün bizim derdimiz Bodrum’la, turizmle alakalı…

Birileri sanki el birliği etmiş, Bodrum turizmini aşağı çekme gayretinde... Kos’ta geçtiğimiz haftalarda yaşanan ‘sığınmacı’ krizi, bizim de geleceğimize dair bir öngörü niteliğinde!.. Yaşanırsa biteriz! En küçük bir asayiş sorunu, zaten canı burnunda olan esnafı tahrik ederse kim önüne geçebilir yaşanacak olayların? Kaldıkları yerler belli… Hiçbir güvenlikleri yok!.. Bu insanları kim koruyacak böyle bir durumda? Çözüm ne? Bodrum’a mülteci kampı mı? Ama onlar Bodrum’a barınmak, burada yaşamak için gelmiyorlar ki? Para bulup, tekne ayarlayıp karşıya geçme derdindeler… 

Mülteci kampınız, ölüm kampı olur kısa zamanda… Bunu öngöremiyor musunuz? 

Çözüm Bodrum’da değil, Ankara’da… Bunu göremiyor musunuz? 

 
Toplam blog
: 32
: 1048
Kayıt tarihi
: 04.08.13
 
 

Selda Öztürk, 1992 yılından bu yana aktif olarak medya sektöründe çalışmaktadır.  Ulusal ve yerel..