Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

06 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Boş havuz (İşiniz bitince arkadan itileceğiniz yer)

Hayal görmeye başlarsanız, önünüz koyulan her iskemleye oturur, gözünüzü büyüyen hırsların esiri olursanız kesinlikle önünüze sürülen her merdivene tırmanmaya başlarsınız…

Hayal görmeniz, kendiniz dev aynasında görmeniz sağa sola çatarak yalancı pehlivan rolüne soyunmanız her zaman ”birilerinin” işine gelir ama hani derler ya o “birilerinin” dönen tekerleğine “çomak” soktuğunuz anda sizi gönderecekleri yer “boş havuz” olacak ve başında veya sonunda sizi arkadan iteceklerdir…

İş hayatında bu tarza çok rastlanır, işi bitene kadardır gelene ağam gidene paşam demek, ne zaman işi biter sizden de yavaş yavaş ümit kesilir ya da bıkılır usul usul mezarınız kazılır ve “boş havuza” itiliverirsiniz. Ne olacağını herkes biliyor anlatmama gerek var mı? İş hayatında bir şey olmaz gidenin yerine “zulada” bekleyenlerden hemen birileri gider oturur, “boş havuza” itilene kadar.

Diyeceksiniz ki hayat bu kadar acımazsız mı, evet acımazsız, bu ülkede aslanı çakallara boğduran çok.

Dediğim gibi bu alanda sorun değil, ha bir eksik ha bir fazla fark etmez…

Siyaset hayatı da böyle midir? Evet, kısmen böyledir. Eğer güçlü bağımsız ilkeli dürüst vefakâr, cefakâr ve sadık bir siyasetçi değilseniz başında veya sonunda siyasetin pis kolları sizi de saracak ve bir gece ya da sabaha karşı sizi “boş havuza” iteceklerdir.

Bir ülkedeki bilim adamları, hukukçular, yasa koyucular, akademisyenler üniversiteler güçlü sivil toplum kuruluşları ve duyarlı vatandaşlar kendi ülkelerinin çıkarlarını geleceğini düzenleyen Anayasa” konusunda ortak bir adım atamıyor da birilerinin hazırlayıp dayattığı metinlerde anlaşılmasını şart koşuyorsa kusura bakmayın ama işte orası tam bir “boş havuzdur.”

Evet, 1982 anayasası darbe anayasasıdır ama bu ülke halkının bugüne kadar en fazla evet oyu verdiği bir oylamanın sonucudur. Anayasanın 177 maddesinden bugüne kadar 113’ü resmen değiştirilmiştir, artık askeri değil resmen sivil anayasa olmuştur.

Halkın büyük çoğunluğu, her şeyi her ülkenin yaşam biçimini algılarını, yazgılarını kaygılarını çok iyi görüyor. İstiyor ki kendi ülkesi de yaşamı da çocuklarının geleceği de çağdaş medeni ve hukuk devletleri gibi olsun. Tarihin sarı sayfalarından kalan zorlukları ihanetleri savaşları bir daha yaşamasın.

Salak değil ya bakıyor bu ülkelere bazı ülkelerde neredeyse 250 yıldır hiç değişmeyen tıkır tıkır işleyen, herkesin kesinlikle benimsediği uyum sağladığı ve kollayıp gözettiği “Anayasa’ları” var. Haliyle de soruyor bizde niye keyfe keder üstelik yalapşap değişiyor. Haklı çünkü bizde her 20 yılda bir yeni anayasa yapma hevesi var, daha iyi daha kalıcı daha doğru anayasa yapmak koskoca anayasa profesörlerinin bilim adamlarının akademisyenlerin işverenlerin sendikaların milletvekillerinin niyetinde bile değil. Yasa koyucuların yani siyaset adamlarının günü kurtarma siyasi rant elde etme ve koltuklarını garantiye alma amaçları, görünen o ki çağdaş ülkelere benzeyen değişmeyen (değiştirilemeyen değil) anayasa yapmalarına engel oluyor…

Dikkat ettiniz mi halkın ülkenin rejimin her şeyi garanti altına alınmış da sadece birkaç maddeye takılıp kalınmış izlenimi yaratıldı. Diyelim ki 180 maddelik bir anayasa olacak sadece 4 madde sorun yaratıyor. Bu maddeler diğer maddelerin oluşumunda engel mi hayır, bunlar sadece ülkenin adını kimliğini dilini dinini garantiye, güvenceye alan maddeler. Bu topraklarda güvenceye alınan maddelerin yok sayılması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı forsunda belirtilen Türk devletleri kurulmuş ve yıkılmış, bu nedenle güvence ve garanti aranması neden yadırganır acaba? Üstelik bunlar kimi ne için rahatsız ediyor kime batıyor da, çağdaş medeni hukukun üstünlüğünü sağlayan egemenliğimiz koruyan kimliğimize sahip çıkan (?) anayasanın hayata geçmesinde mutabakat sağlanamıyor?

Gelinen noktaya baktığınızda ise tam bir fiyasko yaşandığını görüyorsunuz. Koskoca TBMM,  seçilmiş adamlarına Anayasa yaptıramıyor Terörist başının görüş ve önerilerine ve “birilerinin” dayatmalarına uygun Anayasanın kabul edilmesi için çalışıyor. Tartışmalara ve hukuk adamlarının açıklamasına bakılınca görünen o ki başta hükümetin başı ve T.C. “Boş havuza” itilmek üzere…

“Boş havuz” kavramını artık tarihin sarı sayfalarında olan bitenle anlatmanın anlamı yok, buna tevessül edenler ya tarihten “ÖC” almak hevesinden olanlardır ya da ne yapacaklarını bilmeyen şaşkın ördeklerdir.

Son on bir yıla baktığınızda devletin halkın kurum ve kuruluşların “boş havuzlara” itildiğini rahatça görebilirsiniz. Alışkanlık yapmasından korkuyoruz ama korkunun ecele olmadığı da malumunuz…

Dinimiz sömürenler dinimizi çıkarlarına alet etmekten utanmayanlar yıllar önce aynı eğilimde olan bazı siyasetçilerin ve halkın önüne “türban” denilen “boş havuzu” koydular, beklediler, sabırla baktılar bir kalıcı sonuç elde edilmeyeceklerini anladıkları anda da itiverdiler ve on bir yıldır orada tutuyorlar hala çıkmalarına izin vermiyorlar.

Eğitim karmaşasına ne demek lazım, bilmiyorum. Ülkenin kendi şartlarına koşullarına ve halkının sosyal yaşam biçimine uygun bir tek “eğitim” projesi olmamış. Yıllarca her gelen Bakanın kafa yapısına din anlayışına ve arkasında duranların çıkarlarına göre değişen bir eğitim sistemimiz var ki deneme yanılma modeliyle uygulanan eğitim sistemlerinin hemen tamamı, çağdaş medeni ülkelerin yıllarca uygulayıp kalıcı bir işe yaramadığının farkına varıp uygulamadan kaldırdıkları sistemler. Bu sistemlerin hemen hepsi “boş havuz” ülkenin gelişmesini çağdaşlaşmamasını halkın gericilikten kurtulmasının istemeyenler tarafından size uygun denilip yaparsanız iyi olur değil “yapın” dedikleri sistemler. Bu “boş havuza da” itilmişiz yarım asrı geçen süredir, içinden çıkabilmek içinse hala çırpınıp duruyoruz, acı yanı ise çırpındıkça batıyoruz…

Sadece belli başlı iki konuyu ele aldım, ancak ekonomik sitemimize, mali yapı ve dengelerimize, tarıma verdiğimiz önemimize, dış ticarete bakışımıza ve tamamen yurt dışına bağımlılığımıza, terör olaylarına son günlerin modası “Barış sürecine” ve “akil insanlar korosu” uygulamasına ve ülkemizin geldiği son noktalara da bakınca,

Bugüne kadar hem devletin hem kalın önümüze ne kadar çok “boş havuz” konmuş meğer demekten kendinizi alamıyorsunuz…

İşte sorun burada, muhalefetin de ısrarla vurgulamaktan başka çaresinin olmadığı sorunu, gözünü hırs ve çoğunlukla da “korku” bürümüş iktidarın birileri tarafından “boş havuza” itilmemesi için uyarması, maalesef halkın arasında itibar görmediği gibi garip bir biçimde kendi varlığını ve gücünü reddederek “alternatifsizlik” uyduruğuna takılıyor…

Ülke gerçek anlamda yetişen siyaset ve iş adamlarının yerine “arkadan itilenler” ce yönetildiği sürece bu ülke de birileri her zaman “boş havuzlar” yaratacak ve “bir gün mutlaka” anlayışı ile akılsızca gözleri kör kulakları sağır bir şekilde biat edenleri boş havuza “itmeyi” bekleyeceklerdir…

Anladığınız gibi ülkenin geleceği siyasetin yönü “birilerinin” isteğine bağlı. Aklımızdan çıkmayan soru ise şu; “Birileri bunları ne zaman “boş havuza itecekler?”

Yok, öyle bir şey diyorsanız madem tarihimize çok meraklısınız bakın bakalım 1950 sonrasında ülkeye iktidar olan (yapılan) hükümetlere ne göreceksiniz.

Geçen ayın sonunda İmralı canisi bebek katili ve terörist başı zavallı (?) Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmelerin basında yer almasından sonra bir yazı yazmıştım “Siz mi seçtiniz” diye hatırladınız mı? Orada yazdığım gibi Abdullah Öcalan ve şürekâsı bile biz istersek Başkan bile seçtiririz diyebiliyorsa varın siz “birileri” birilerine neler neler yaptırıyordur görün…

Önümüzde “birileri” arkamızda “boş havuzlar” yazık bu ülkeye yazık…

Hala birlikte beraberce yaşamayı yeğleyip ele vererek sahip çıkmanın zamanı gelmedi mi sizce?

İyi tatiller efendim…

Erdoğan ÖZGENÇ 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..