Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Akil insanlar heyetinin misyonu

Akil insanlar heyetinin misyonu
 

AKİL İNSANLAR HALKA AKIL MI VERECEK ?


Başbakan tarafından sıkça dillendirildiği gibi, hükümet “kefenini giymiş”, “baldıran zehrini” içmiş, “helalleşmiş” ve “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında “çözüm sürecini”, ya da, “sosyal restorasyon  devrini” başlatmak üzere yola koyulmuştur.

Ancak, sırtta kefen, elde zehir, helalleşerek, öfke ve hakaret soluyarak, medya, basın, dernek, sendika ve kurumları  yasa dışı yöntem ve düzeneklerle baskı altına alarak, aydınları ve askerleri toplama kamplarına tıkarak, CHP ve MHP’yi tasfiye etmenin yollarını arayarak toplumsal barışın sağlandığı, sosyal restorasyona gidildiği nerede görülmüştür? Bu kesinlikle hayırlı bir gidişat değildir. Bu  kelle koltukta yolculuk, dönüşü olmayan ölümcül bir serüveni andırıyor.

Zira, AKP hükümeti özgürlük derken gericiliğin önünü açmış, ileri demokrasi derken demokratik hakları kısıtlamış, kardeşlik derken etnik ayrışmayı kışkırtmış, komşularla sıfır sorun derken dış politikayı ABD çıkarlarına endeksleyerek  Irak, İran ve Suriye ile aramızın bozulmasına yol açmış, barış derken ülkeyi  savaşın eşiğine getirmiştir. Türk halkının kafası, izlenmekte olan dengesiz, hastalıklı ve ayrışmayı özendiren politikalar yüzünden karmakarışık olmuş, neyin eğri, neyin doğru olduğuna karar vermekte insanlar zorlanır hale gelmiştir.

Ancak, halkın tüm olan bitenlere kuşkuyla baktığını gören hükümet, eyalet düzeni ile federatif başkanlık sistemi ve sözde barış sürecini halka pazarlamak,  dolayısıyla,  ulusal tepkileri kırmak amacıyla bu “Akil İnsanlar  Heyetini” oluşturmuştur.

OSMANLI'NIN AKİLLERİ: HEYETİ NASİHA

Bu yapılırken Türkiye sanal olarak yedi bölgeye ayrıldı ve her bölgeden hükümete yakın duruş sergileyen  akademisyen, iş adamı, köşe yazarı, artist, şarkıcı ve türkücülerden seçilen dokuzar kişilik gruplarla  toplam 63 kişilik “Akil İnsanlar Heyeti” oluşturuldu. Akiller ilk toplantılarını  4 Nisan 2013 de Başbakan gözetiminde İstanbul Dolmabahçe Sarayında yaptılar. Akilleri böyle bir görev aldıkları için kesinlikle kınamıyorum, ancak, bu kişiler kuşkusuz “76 milyonun özeti” olamayacağı gibi temsilcisi de olamazlar.  Bu heyet Nazilerin propaganda birliklerini anımsatıyor da demiyorum, ama, olsa olsa, bunlar, ancak  işgal güçlerine boyun eğmiş, ordusu darmadağın olmuş Osmanlı Devletinin “Heyeti Nasiha”sının bir benzeri olabilir .  

Osmanlı bürokratları, paşalar, devlet memurlarından derlenen ve Vahdetin’in oğulları Şehzade Abdülhalim ile Şehzade Abdürrahim’in başkanlık ettiği Heyeti Nasiha’nın (Nasihatçılar Heyeti)  oluşturulması Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın önerisi  ve padişahın oluru ile 31 Mart 1919 da kararlaştırılmıştır. 5 Nisan 1919’da İstanbul'daki İngiliz ve müttefik işgal güçlerinin de onayı alınarak heyet üyeleri belirlenmiştir. Nasihatçılar Heyetinin misyonu 30 Ekim 1918de imzalanan Mondros Ateşkesi doğrultusunda Osmanlı’ya dayatılan barış sürecinin sekteye uğratılmadan sürdürülmesi, Anadolu’daki direniş, çalkantı ve tepkilere son verilmesini sağlamak üzere halkı işgal güçlerine boyun eğmeye ikna etmekti. Çünkü arkadan Sèvres Barış (!) Antlaşmasının imzalanması geliyordu.

Bu bağlamda, Akiller ile Nasihatçılar’ın misyon ve işlevi birbiriyle örtüşmektedir. Her ikisinin misyonunu  Türkiye Cumhuriyeti'nin mihenk taşına vurup çözümlediğimizde aralarında pek bir fark olmadığını, geçmişte oynanan oyunların aynen sürdürüldüğünü net bir şekilde görebiliriz.

Türkiye Cumhuriyetinin mihenk taşı nedir? Türkiye’nin mihenk taşı işgal güçlerine karşı Bağımsızlık Savaşı vererek kurulmuş bu ülkenin temellerini oluşturan ilkelerdir. Bunlar ülkenin birlik ve bütünlüğü, ulusal bağımsızlık, özgürlük, ulusçuluk, halkçılık, devrimci ruh ve çağdaşlık gibi yüksek erdemlerden oluşan ilkelerdir.

Dolayısıyla, Obama'nın beyzbol sopasını tercih ederek etnik ayrışmayı kışkırtan, Türk adını ve Atatürk’ün sözlerini silen,  federasyon, eyalet, başkanlık hezeyanlarıyla Türk bayrağını bez parçasıyla değiştirmeye kalkışan her türlü misyon ve siyasal görüşün ülkemizin mihenk taşına vurulduğunda ne kadar değersiz, yanlış ve yapay oldukları ortaya çıkmaktadır. Bugün hükümetin göz yummasıyla bunları yapanların, yarın Atatürk’ün büst ve heykellerini ortadan kaldırmaya ve Anıtkabir’i yıkmaya teşebbüs edeceklerine kesin gözüyle bakabiliriz.

Doğru ve geçerli olan söylem ve eylem ülkeyi Amerikan özentisi eyaletler veya başkanlık sistemi ile bölmek değil, birleştirmek; laik düzeni ve Atatürk devrimlerini baltalamak değil, pekiştirmektir. Bunun tersini  yapan siyasal aktörler ve bu karanlık misyonu halka pazarlamayı üstlenmiş olan   kişi ve  kurumların, ister istemez, Türkiye Cumhuriyeti’nin, dolayısıyla halkımızın açık düşmanları olduğu ortadadır.  

Eğri ile doğrunun, kötülük ile iyiliğin, karanlık ile  aydınlığın, düşman  ile yurtseverin savaşıdır bu. Denklem bu kadar basit ve yalındır. Nasıl ki doğru ile eğrinin uzlaşması olanaksız ise halk ile halk düşmanlarının da uzlaşması olanaksızdır. Halkımızın bu postmodern Akiller Heyetine prim vermeyeceğine, tam tersi, onların gerçekleri görmesi için gereken katkıda bulunacağına inanıyoruz.

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..