Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '17

 
Kategori
Aile
 

Boşanmalar ve çocuklar üzerinden devlet mi yıkılıyor? Danışman, Avukat ve Mahkemelere (1)

Boşanmalar ve çocuklar üzerinden devlet mi yıkılıyor? Danışman, Avukat ve Mahkemelere (1)
 

Başarılı ile başarısızın arasındaki terk fark, farklı bir bakış açısıdır.


İnsanlık tarihinin ileriye doğru oluşan kırılma noktaları ancak, cesurların farklı bakış açılarıyla mümkün olabilmiştir. Kadın olmadan: bir evliliğin ve çocukların varlığı mümkün olmadığına göre kadınlar ve çocuklar (insanlığın devamının) devletin vazgeçilmez iki ayağıdır.

Bu anlayışla boşanma yangınında ilk kurtarılması gerekenler: Kadın ve Çocuklardır.

Kadın bir devlet için neden önemlidir?

-Kadını gülmeyen bir evin yüzü gülmez huzuru olmaz,

-Kadını mutlu olmayan ülkenin çocuğu mutlu olamaz,

-Kadını (çocukları) mutlu olamayan bir ülke, mutlu-üretken insanlara sahip olamaz.

Çocuk neden bir devletin geleceği, sağlıklı ve uzun yaşamasının garantisidir?

-Çocukları kazanırsanız ancak geleceği kazanırsınız.

-Sorunlu bir ailede büyüyen, dayak yiyen bir çocuk özgüvenini kazanamadığı gibi insanlardan nefret etmeye başlar, en önemlisi çocuklar insan yanını geliştiremez.

-Nefret duygularının beslediği çocuklar kendisi, çevresi ve toplumu içten içe yakmaya başlar ve bir dış düşmana ihtiyaç duymadan kendisini-ülkesini yokeder.

Kadınlar için eğitim neden daha önemlidir?

-Eğitilmiş bir anne eğitilmiş çocuklar;

-Eğitilmiş çocuklar, "Sağlıklı Birey"ler,

-Sağlıklı bireyler, güçlü milletler,

-Güçlü milletler, güçlü devletler kurarlar.

Bu bakış açısı ile :

-Eğitimli anneler güçlü bir devlet derecesindedir.

Gelişmişlik ve Nitelikli Eğitim kadına ve çocuğa şiddeti engelleyebilir mi?

-Amerika’da çocuğa kötü davranma konusunda bir araştırma yapılır. Yapılan araştırmalar, çocuğa kötü davranmanın hayret edilecek kadar yaygın olduğunu gösterir.

-“Aç bırakılan, dövülen, cinsel bakımdan kullanılan, sigara ve demirle yakılan ve karanlıkta elbise dolabına kilitlenen çocukların sayısı oldukça yüksektir.

-(Amerika’da Çocuğa Kötü Davranma Ulusal Merkezi rakamlara göre) ; ABD’de yılda bir milyona yakın çocuğa kötü davranılır. Bunların 200,000’e yakın bir kısmı bedensel olarak aşırı kötü davranışa maruzdur. 100.000 kadarına cinsel olarak kötü davranılır. Ve geri  kalan kısmı ise, ana  babadan hiç ilgi görmez, bakımsız sokağa bırakılır… Bu anlamda Amerika’da 18 yaşının altındaki her 40 çocuktan birine kötü davranılır. Araştırmalar kötü davranmanın azalmayıp, gittikçe arttığını göstermektedir..

Bunlardan anlaşılan, Kadınlara/Çocuklara kötü davranmak, Amerikalıların veya Türklerin değil insanlığın meselesidir.

Kısa bir girişten sonra Kadın ve Boşanma konusu (Alıntılar, Amerika ve ülkemizdeki araştırma sonuçlarıdır)

-"Kadınlar (örtülü baskılarının sonucunda) erkekte bir değişime etki edemediğini hissettiğinde," Beni hiç dinlemiyorsun-anlamıyorsun "veya" özürleriniz boş ve hiçbir anlam ifade etmiyor "gibi ifadeleri dinlemeye başlıyoruz" dedi…Sonunda kadınlar ilişkiden vazgeçip bir çıkış yolu aramaya başlıyor çünkü artık kalmak bir seçenek değil. "(Amerika’dan)

-“Çok uzun süre evli olan kadınların boşanmak istedikleri süreçte kendilerini duygusal olarak bağlı hissetmediklerini anlatırlar. Bunun aslında, kadınların evliliklerinden ayrılmanın bir numaralı nedeni olduğunu söyleyebilirim… Özellikle bu tespit/mesele mutsuz bir eşi (başka) bir ilişki yaşamak ve mutluluğu başka yerde aramak için daha savunmasız kılıyor." (Amerika’dan)

-“Kadın, (erkeği etkileyemediğini düşündüğü andan itibaren) Boşanmanın kendilerini yeniden başlatmanın tek yolu olduğu noktası olduğunu düşünmeye başlar…”

-“Kızgınlık, kırgınlık nerede ise tedavisi imkansız can sıkıcı yorumlar olarak birer evlilik katilidir…

-Kadınlar, evlilik örtüsünün altında seçtiğimiz kişiyle ya da ruh eşiyle gerçek ve çılgın olmanın güvenli olduğu düşünür ve evlilikte yakınlık ve hassasiyet ararlar. Bağlı duyguya ulaştığında ve "yanlış" yanıtla karşılaştığında, (O an orada ileride örülecek duvar için) bir tuğla bırakır. Sonraki günler ilişkiler arasına bırakılan ilk tuğla ile duvar örülmeye başlanır…”

-Evliliğe mikroskop altında bakmak çok sayıda ihlali ortaya çıkarmaktadır. Evin bakımına yardım etmiyor. Çocuklarıyla ilgilenmiyor, Hediyeler almıyor. Onunla (eşiyle) vakit geçirmiyor. Onu dinlemiyor. Onunla hiç bağlantı kurmuyor.” Sonuç olarak, (ileride kullanmak üzere bahaneler aranırken) evlilik boş gelmeye başlıyor… Evliliğin düzeltilmesine (karşılıklı) direnilirken bu noktadan sonra (Kadın) boşanmanın tek yol olduğunu düşünülmeye başlanıyor. Bu tespit, "boşanma" sözcüğünün konuşmalara başlatıldığı kilit nokta…”

- (Eşler) Kendini daha tembel ve bencil görebiliyorlar mı? 

-(Eşler Karşıdan) Düşünce veya alışkanlıklarda bir değişiklik beklerken, kendisi ne yapmaktadır?

...

Yukarıda yazılanlar hepimizin kıyısından, köşesinden bildiğimiz meseleler

-Peki, çoğu kadının (günümüzde tüketim alışkanlıklarının körüklenmesinin de bir sonucu olarak) her şeyin en iyisini istemesi, ona ulaşamadığında ayak sürümesi neden dile getirilmez….

- Evlenirken kafasında (Hayali ve yaşamla bir ilgisi olmayan) Erkek-Kadın imajı ile evlenen, beklentilerine kavuşamayınca da gittikçe (Çevrenin etkisi ile de kendini doldurarak)  gerilen, hayal kırıklığına uğrayan  kadın, sanılıyor mu ki, boşanma aşamasında danışmanlarına, avukatlarına ve mahkemeye bunları anlatmaktadır?

-Peki, Kadın/Erkek (işine gelmediği için) bunları anlatmıyor da , karşısındaki danışman, avukat ve mahkeme bunları bilmiyor mu?

-Herkes yaşam tiyatrosunun sahnesinde rol kesmekte, muhataplarına "Pozitif ayrımcılık!" adına başlarını mı sallamaktadır?

 

Devam edecek…

-Dürüstçe meseleler ortaya konulmadıkça tedavisi mümkün olmayacak ve yara giderek kangrenleşerek, evlilik batıda olduğu gibi ülkemizde de bitecek;  özellikle nitelikli insanlar evlenmeyecek, (evlenilmeden) birlikte yaşamaya başlayacak ve mahkemelerin avukatların bu konuda giderek fonksiyonları azalarak sonlanacaktır.

www.canmehmet.com

Resim: Tarafımızdan hazırlanmıştır.

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..