Bu gün 24 Ocak! 24 Ocak'ın ülke tarihindeki kara yeri...

Bu gün 24 Ocak 2014…

Tarihimizde bu günün iki büyük özelliği ve önemi var…

Birincisi, 24 Ocak 1980 tarihinde alınan ekonomik kararlar ve soygun düzeninin başlaması…

İkincisi, 24 Ocak 1993 tarihinde Uğur Mumcu’nun katledilmesi…

Bu gün neyi tartışıyoruz?

Paralel yapıyı!..

Oysa ülkenin ekonomisi elden gidiyor…

Merkez Bankası bir günde 4 milyar dolara yakın döviz sattı ve döviz rezervi gerçekte 35 milyar doların altına indi. Merkez bankasının bu mücadelesi adeta tek kollu bir boksöre benziyor. Şöyle ki; Merkez Bankası yönetimi, iktidarın baskısı ile elindeki silahları tam olarak kullanamıyor. Sadece piyasalara döviz satarak mücadeleyi sürdürüp, dövizin ateşini düşürmeye uğraşıyor. Diğer eli ise hiç kıpırdamıyor! Çünkü iktidar partisi öyle istiyor. Yani faiz silahının kullanılmasını istemiyor.

Gelelim Uğur Mumcu’nun öldürülme olayına: O zamanlar katili bulmak için yemin billâh edenler, maalesef katili bulamadan Uğur Mumcu’nun yanına gittiler. Katilleri bulması gerekenler ise kendi aralarında birkaç parçaya bölündüler.

Bölünme demişken ona da değinmekte fayda var.

Bu gün polisimiz kaç tip?

Bana göre üç tip!

F tipi…

T tipi…

C tipi..

Bu tipi tipleri kısaca açıklayacak olursak: F tipi malum cemaat yanlısı, T tipi iktidara yakın olanlar, C tipi ise Cumhuriyete sahip çıkanlar…

Aynı tiplemeyi adalet mekanizmamızda da yapmak pekâlâ mümkün! Yapılan savcı ve hâkim atamalarına bakılınca, gerçeği pekâlâ görebiliyoruz.

Bu tipi tipiler sadece iki kurumda mı var?

Atamalara bakılırsa, hangi kurumlarda böyle ayrışmanın olduğu açıkça görülür.

Paralel yapı, çete, kumpas gibi söylemlerle ne dövizin ateşi söndürülüyor, ne de hukuksal yanlışların önüne geçilebiliyor. Ülkenin silkinerek, tekrar ayağa kalkma zamanı geldi de geçiyor bile…

Tipi tipilerle zaman geçirmek artık ülkeye zarar veriyor.

Bu zararı en aza indirmek için 24 Ocak 1980 yılında alınan kararların yanlışlıkları yeniden tartışılıp, kararı alanlardan ziyade kararların ülkeye verdiği zararlar halka anlatılmalı. Yeni bir ekonomik yapıya hızla geçilmeli ve halk üretime yöneltilerek, ikame mallardan ziyade kendi ürettiğimiz malları dışarı satarak istihdam arttırıcı önlemlere yönelmeliyiz.

Ekonomiyle birlikte ülkenin değerlerine de sahip çıkmak için tipi tipileri bir kenara bırakarak, ülkesini seven, bir yerlerden emir almadan, hukuk çerçevesinde göre yapacak kamu görevlilerine güvenmeliyiz.

Bu vesile ile Uğur Mumcu’ya tanrıdan bir kere daha rahmet diliyorum.