Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '10

 
Kategori
Yurtdışından Bildiriyorum
 

Bu helâ başka helâ

Bu helâ başka helâ
 

Helâ kapısı ve kullanım ücretleri resim internetten alıntı


Türkenschanzpark/ 1683/ İkinci Viyana kuşatması…

Şövalyelerin yoğun bir şekilde Osmanlı Ordusuna karşı saldırıya geçmesi sonucunda; (savaş taktiğini rahatça gözden geçirmek için olsa gerek) Türkler kuşatma eylemini yarıda keserek geri çekilmişler.

İşte karargâhlarını kurdukları bu alan; Avusturyalılar tarafından daha sonra yüzyıllarca ekin tarlaları olarak kullanılmış.

Avusturya İmparatoru Franz Joseph: Türklerin geri çekilerek karargâhlarını kurdukları bölgeyi devasa bir park haline getirdikten sonra 30.Eylül 1888 Senesinde açılışını yaparak Viyanalıların beğenisine sunmuş.

Adı da “Türkenschanzpark” olarak vaftiz edilmiş.

Doğrusunu söylemek gerekirse kimse bu ismin tam olarak ne anlama geldiğini bilemiyor; tahminler yürütüyor.

Benim de tahminlerim var lâkin dediğim gibi sadece düşünceler…

Verschanzen: Kaçmak, saklanmak vb.

Avusturyalılar: Korkulu günlerin verdiği sıkıntıyı azaltmak unutmak için “Türklerin kaçarak sığındığı yer” anlamında mı yoksa…

Kuşatma sırasında Osmanlı Ordusunun; Viyana surlarından; içerden bakıldığında haşmetli görünüşünü( Yüksek, sağlam bir tepe; bir set gibi “Die Schanze”) yâd etmek arzusuna mı kapıldılar nedir…

Anlamı şeffaf olmayan bir isimde karar kıldılar; anlamadım gitti!

Zamanla genişletilen; envai çeşit ağaçlarla; çiçeklerle zenginleştirilen bu alanda; günümüzde, farklı iklimlerin yeşil çocukları coşkuyla yaşamlarını sürdürüyorlar; her ne hikmetse…

Küheylanların köpük köpük terleri ve gübreleri…

Fantezi sınır tanımıyor işte…

Dünyanın, sırrını çözemediği; bazen de kendi kendini çözemeyen bu insanlar… Mağlup ayrılırken Viyana kapılarından belli ki arkalarında bir şeyler bırakmışlar.

Yenilgiler ile zaferler…

Kardeşler…

Savaşlar ise; anaları…

Farklı babalardan da olsa; yenilgi ve zafer kardeşler.

Nerede bu Osmanlı Tarihinin mirasçıları?

Mirasçısı olmadan da tarihin raflarında tutunamaz mı?

Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır…

Kurban olam kuzuna kekliğine…

Sen ne anlatacaktın bizlere… Ruhunu kaptırdın kuşatmalara; kuşatmadan ziyade Viyana’nın parkına; parkından ziyade; parkın ne anlama geldiği belli olmayan adına…

Ve üstüne “Yunus Emre Çeşmesi”

Konsolosluğun hediyesi “ Türkenschanzpark” için; niçin?

Tüm bunlardan söz etmek istememiştim ama taksim yapmadan da helâya giremezdim.

Adamlar 150.000 metrekare büyüklüğünde park alanı yaparlar da WC meselesini unuturlar mı?

Sağa sola; ağaç altına; çalıların arasına hıçtırırlar mı?

Zamanında yapmışlar. Sınıflara ayırmışlar.

Birinci sınıf bölümü: El yıkamak için lavabolu…

İkinci sınıf bölümünde lavabo yok; mantıken ücreti daha düşük olmalı.

Ayakta işemek ücretsiz bu da demek oluyor ki kadınlar ister birinci ister ikinci sınıf bölümünde hacet gidersinler; bedel ödemek zorunda kalıyorlarmış eskiden…

Başka türlü olsaydı şaşardım bu işe…

Bu helâ başka bir helâ!

Türkenschanz parkının başına bela…

Nostaljik, özgün, koruma altında.

Dünyada eşi benzeri vardır mutlaka…

On senedir insanlığa hizmet veremiyor.

Kapalı.

Elden geçmesi; içine edilecek hale gelebilmesi için Viyana Belediyesinin 300.000 Euro gibi cüzi bir harcama yapması gerekiyor.

Viyana halkı isyanlarda…

“300.000 Euro’nun içine nasıl edilir bu zamanda” diyerek mızmızlanıyorlar.

Valla Avrupalı kafası işte…

Bizi örnek alsalar…

Referandumla işi çözüverseler…

Yok, anam babam; kendi bildiklerini okuyorlar.

Aman bize ne; ne halleri varsa görsünler.

Zamanında; Viyana’yı bize teslim etmiş olsalardı şimdilerde ottan yoktan yere uykuları kaçmazdı.

5. Ağustos 2010 Perşembe Acayip sıcak köyden Alev Meisel

Kaynak: Avusturya’nın yazılı ve görsel medyası

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..