- Kategori
- Siyaset
Bu kumaş artık dikiş tutmaz !...
Siyasetin öyle bir kuralı vardır ki,
dünya yerinden oynasa dahi, o kural değişmez.
O kural şudur;
“İnsanların güvenini bir kez kaybettiniz mi,bir daha kazanamazsınız”.
Hele insanlar, kendilerini yönetenlerin
“Yalan” söylediklerini anlarlarsa, yandı gülüm keten helva.
Yağlı direğe tırmanmak gibidir, bu durum.
Tırmanmak için çabaladıkça aşağıya doğru kaymaya başlarsınız.
Taksim-Gezi Parkında başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan
demokrasi ve özgürlük talepleri sebebiyle
Başbakan Erdoğan’ın yaptığı çelişkili konuşmaları alt alta yazın,
birbiriyle taban-tabana zıt konuşmaların,
sağlıklı bir beyinden çıktığına kimseyi inandıramazsınız.
İşte “Güven ve İtibar Kaybı” böyle başlar.
O zaman ne mi olur? Neler, neler olur beraberce bakalım;
Demokrasi ile yönetilen ülke liderleri eleştiri seslerini yükseltirler.
“Polis Devleti” uygulamalarına karşı oluşan tepki
adım-adım tüm dünyaya yayılır.
Medya, usul-usul yan çizmeye başlar.
Yandaş kalemler, “eee, bu kadar da olmaz ki” demeye,
ufak-ufak dokundurmaya başlarlar.
Sonra Ankara Bürokrasisinde çözülme başlar.
İktidarın şaibeli icraatlarıyla ilgili dosyalar
el altından servis edilmeye başlar.
İktidarın halktaki itibarının düştüğünü en iyi
“Başkent Bürokrasisi” hisseder ve derhal tavır alır.
Çözülmeyi ve güç kaybetmeyi gören iktidar Milletvekilleri
arasında huzursuzluk başlar.
Genel Başkan sayesinde milletvekili olanlar bile,
kapı aralarında konuşmaya-eleştiriye başlarlar.
Bundan sonraki adım, milletvekillerinin kendilerine
yeni yer aramaları ve bunun için vaziyet almalarıdır.
En vahimi ise, ülkeyi yönetenlerde “korku” bir paranoya haline gelir.
Sokağa ve kalabalıklar karşına çıkmak, onlar için işkence haline gelir.
Bu korku onların zulmünü arttırır, gidişlerini çabuklaştırır.
( Tıpkı geçmişte Menderes de olduğu gibi. )
Bu noktadan sonra, ne yapsanız eski konumunuza gelemezsiniz.
Geçmiş olsun!
Kendi halkından “Vekâleten” aldığın iktidar gücünü,
kendi gücün zannedip, milletine polisi
copu-biber gazı-sopa-tekme olarak kullanır,
4 vatandaşının ölümüne, 12 kişinin gözünü kaybetmesine,
binlerce insanın yaralanmasına sebep olursan,
üstüne üstlük sürekli yalan söylersen,
millet seninle aranızdaki gönül bağını kopartır.
O bağ bir kere koptu mu, mümkünü yok kimse tekrar bağlayamaz.
Artık gitme zamanıdır.
Geldiğin gibi demokratik yolla gitmek, milletin kararıyla gitmek,
gidişlerin en hayırlısıdır. Milletin kararına rağmen
ayak direr ve “ben sultanım-ben halifeyim-bensiz olmaz-
benim uçaklarım- benim binlerce korumam-benim servetim,
gemiciklerim , villalarım var” dersen,
milletin başına dertler açarsın ki, bence hiç gereği yok.
Zorla güzellik olmaz…
ozcanvural33@hotmail.com