Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '07

 
Kategori
Sivil Toplum Kuruluşları
 

Bu nasıl sivil toplum anlayışıdır?

Bu nasıl sivil toplum anlayışıdır?
 

Bazıları önlerine sivil toplum kuruluşları konusu gelince açarlar ağızlarını yumarlar gözlerini.

Bol bol ahkâm keserler.

Neler konuşurlar neler.

Saatlerce mikrofonu ellerinden düşürmezler.

Başımıza sivil toplum dostları kesilirler.

Peki, gerçekte de öyle midir?

Hayır asla.

Sivil toplum kuruluşlarını ilgilendiren hiçbir konuda bırakın arayıp sormayı, akıllarından bile geçirmezler.

Oysaki sivil toplum kuruluşları katılımcı demokrasilerin vazgeçilmezleridir.

Çünkü birey varsa devlette vardır.

Yani bireysiz devlet olmaz.

Şeyh Edebali: “ İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyor.

Eğer yönettiğiniz insanla ilgili bir karar alacaksanız önce onlara danışacaksınız.

Düşüncelerini seversiniz sevmezsiniz fark eder mi?

Bir memlekette yapılacak bir hizmette vatandaşın parmağı yoksa o hizmetten netice alınamaz.

Yoksa, su getirirsiniz içmez, köprü yaparsınız geçmez.

Bir başınıza yola çıkarsanız belki gideceğiniz yere varamayabilirsiniz.

Yok, eğer birlikte yola çıkarsanız mutlaka içinizden birileri gitmek istediğiniz yere ulaşacaktır.

Bu güne kadar ben yaptım oldu mantığıyla bir yere varılamamıştır.

Bundan sonrada varılamayacaktır.

Dikkat ederseniz öyle davrananların hep yalnız kaldıklarını görürsünüz.

Yaşadığımız kentin yapılacak yolunda, parkında oradaki vatandaş ta söz sahibi olmalıdır.

Zira yapılanları kullanacak olan yine vatandaştır.

Bırakında nasıl bir parkta gezmeye, nasıl bir yolda yürümeye, dahası nasıl bir şehirde yaşamaya biraz da vatandaş karar versin.

Bu anlamda sivil toplum kuruluşlarını önemsiyorum.

Onlara siz yalnızca konuşun, karışmayın denilmesini, yani eylem insanı değil söylem insanı olun denilmesini insanın içine sindirebilmesi mümkün değildir.

Ben bunu dayatmayla, tekelcilik anlayışıyla eşdeğer bulurum.

Yani bırakın da insanlar kendi gelecekleri hakkında kararları hiçbir gücün tesiri altında kalmadan yine kendileri verebilsinler.

Bu böyle olmazsa üzülürüm.

Hele M. Kemal Atatürk ile özdeşleşen bir şehirde yani Samsunda olursa kahrolurum.

Şehirde yaşayanlar adına ne yapılacaksa mutlaka halka sorulmalıdır.

En azından sivil toplum kuruluşlarının görüşü alınmalıdır.

Aksi takdirde ben sivil toplum kuruluşlarını önemsediklerini söyleyip, çoğulcu demokrasinin faziletlerini anlata anlata bitiremeyenleri dikkate almıyorum.

Böyle karakterde olanları samimi bulmuyorum.

Sivil toplum kuruluşları oldubittiye getirilen işlerin ardından ağıt yakan kuruluşlar durumuna gelmemeli ve getirilmemelidir.

Onlar birer danışma kurulları ve kanaat önderleri olarak ta görülmelidir.

Sivil toplum kuruluşlarını dikkate almayanlara son sözüm şu ki, eğer sormayacak danışmayacak ve dikkate almayacaksanız gelin alın bu tabelaları depolara atın.

Belki o zaman sivil toplum kuruluşlarının tabeladan ibaret olmadığını anlamış olursunuz.

Bazen de aralarında sivil toplum kuruluşu bilincine ulaşmayanlar var diyenler de çıkıyor.

Böyle olanlarla onları anlamayanlar birbirleriyle örtüşmüş olur başka ne diyeyim.

Ben gelişim ve değişiminde halkının katılımı olmayan ve halkına katılım sağlamayan bu sebeple de sessizliğe bürünen bir kentte yaşamak istemiyorum.

Ya bunlara hoş geldin diyeceksiniz.

Ya da bana ve benim gibi düşünenlere güle güle…

 
Toplam blog
: 574
: 922
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Samsun Yazarlar Derneği (Kurucu) Başkanı. 12 kitabı neşredildi. Türk Güreşinin Sembol ismi Yaşar ..