Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

Bu öfkenin ve küfrün nedeni ne ola ki?..

Bu öfkenin ve küfrün nedeni ne ola ki?..
 

Türkiye böyle bir seçim kampanyasını ne gördü, ne yaşadı. 

Küfürler, hakaretler havada uçuşuyor; kasetler, tertipler siyaset sahnesinin barutunu oluşturuyor. 

Taşlı, sopalı saldırılar, biber gazlı, coplu “güç kullanımları” artık haber değeri kalmayan sıradan olaylar haline geldi. 

Peki neden böyle?.. 

Çünkü saldıran da, savunma yapan da bir şeyi farkındadır: 

- 13 Haziran günü Türkiye tepe taklak olabilir!.. 

Yıllardır itelendiği uçurama 12 Haziran günü yuvarlanabilir. 

Sistemli, sabırlı ve iyiden iyiye örgütlü bir güç Cumhuriyet Türkiye’sine tamamen el koyabilir. 

Türkiye parçalanabilir. 

Ve seçimin sonuçları, “Amerika’nın Ortadoğu’daki çıkarlarının eş/başkanlığı, halktan güvenoyu almıştır, ” şeklinde yorumlanabilir… 

Ve Ortaçağ karanlığına doğru sürdürülen sistemli yürüyüş, Ortadoğu eşbaşkanlığı işlevi arkasına gizlenebilir. 

Cumhuriyet Gazetesi bir süre önce 1. sayfasının üst- manşetinden Türkiye halkına sormuştu: 

- Tehlikeyi farkında mısınız?.. 

Toplumun duyarlı bir kesiminin “evet, farkındayız, ” biçimindeki yanıtı, gazete hakkında bu sorunun gündeme taşınması nedeniyle başlatılan adli soruşturmanın haberleri arasında kaybolup gitmişti… 

Niçin soruşturulmuştu Cumhuriyet Gazetesi?.. 

Çünkü halkın yaklaşan büyük tehlikeden haberdar edilmesi yürünen istikametin selametine uygun değildi. 

Ortaçağ yürüyüşünün kıblesine uygun değildi… 

İşte gün gelmiştir; takvim 12 Haziran’a çeyrek kalayı göstermektedir… 

Ülkemizin kaderi önümüzde çöreklenmiş bizlerin tercihini beklemektedir. 

Ya Ortaçağ karanlığına doğru önemli ve uzun bir adım daha atılacaktır. 

Ya da modern, uygar ve aydınlık Dünya’nın bir parçası olmak için şaha kalkılacaktır. 

Gün önemlidir! 

Her şeyden daha fazla ve her dönemden daha çok önemlidir. 

Çünkü Cumhuriyet’in yıllardır sürdürülen direnme ve savunma refleksinden yorgun düşmüş olan kaleleri birer birer teslim alınmaktadır. 

12 Haziran’da halkın önüne konacak olan sandık, “hattı müdafaanın değil, sathı müdafaa”nın bir aracı durumuna gelmiştir. 

Evet, o satıh da bütün vatan topraklarıdır… 

Türkiye halkı, ülkesinin “bölünmez bütünlüğünü, ” demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkesini ve Cumhuriyet’in tekmil değerlerini savunabilecek midir? 

Yoksa, toplum mühendislerinin damarlarına zerk ettiği uyuşturucu ile oluşturulan sanal mutluluğunun izini sürerek Amerika destekli neo-Osmanlıların dizinin dibine mi oturacaktır?.. 

Evet, sözün kısası budur: 

- Orada öylece oturulacak mıdır? 

- Yoksa ayağa kalkıp, şahlanılacak mıdır?.. 

Bir yanda ABD, hemen sağında AB ve karşı tribünde ise, bir zamanlar önderlik ettiğimiz “mazlum milletler”in ilerici halkları merakla Türkiye’nin seçeceği yolu beklemektedir. 

soruyusormak@gmail.com 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ: 

www.soruyusormak.com 

www.dnm-ler.com 

www.kitlecizgisi.com 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..