Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '14

 
Kategori
Siyaset
 

Bu ülkede din alimi yok mu?

Bu ülkede din alimi yok mu?
 

Neredeler bu din âlimleri? Peygamber varisi olduklarını iddia edenler? Şayet halen hayatta iseler Sn. Başbakana bir zahmet “ Ergenekon Davası” ile başlayan ve bitmek bilmeyen tartışmaların ana teması “Derin Devlet” olgusunu anlatıversinler. Neden din âlimleri?

Sn. Başbakan inançlı kimliğe sahip bir birey.  “Lisan-ı Hal” ile “bana derinlik kavramının 'hakikatini' anlatacak, yaşatacak olan yok mu?” demeğe çalışmaktadır. Anlaşılan 7/24 Hac gezilerinden ülke gündemine ayrılacak zaman bulunamıyor. Toplumdan bağımsız yaşayana “abid, derviş” denir. Âlim olmaya aday olan. Henüz ham olan. Tamam olmamış. Belki de Sn. Başbakana anlatılmaya çalışılıyor ne var ki, şu ya da bu sebeplerle kendisine ulaşılamıyordur. O kadarını bilemem.

Derin Devlet korkulup ürkülecek nitelikte bir “öcü” değildir. Gerçekler bilinmediği için ön yargılı aldatıcı bir algı oluşmaktadır. “İnsan bilmediğinin düşmanıdır”, denir ve de çok doğru bir tanımlamadır.

Aslında defalarca anlatmak için çabaladığımı düşünüyorum. Anlaşılan yeterince açık değinememişim. Her neyse, madem hiç kimse korkularından kaygılarından dolayı sahip çıkmıyor! Aklım aldığınca, dilim döndüğünce derin devlet olgusunu dini kaynaklı olarak anlatmaya çalışacağım. Duyulur, haberdar olunur ve anlaşılır umuduyla.

 

 &&&&

Önemli bir hatırlatma; derin devlet kavramının “dip” yapılanması Türk Kavmi ile başlamıştır. Bu bağlantıyı “Zü’lkarneyn ve Ye’cüc Me’cüc” başlıklı yazımda anlatmaya çalıştım. Ancak görülen o ki, bu oluşumun merkezi olarak ısrarla  “Musa (a.s.) Hızır(a.s.) Kıssası” ından yola çıkılarak “Beyaz Türkler” yani Yahudi kavmi gösterilmeye çalışılmaktadır. Ben de aynı konuya atıfta bulundum, doğrudur. Ne var ki, aradaki fark, Musa ve Hızır hikâyesi iki kişi arasında geçen bir olay olmasının yanında, Zü’lkarneyn (Metehan, Oğuz Kağan) konusu, bir ulusun (Türkler ve Ergenekon) toplumsal bir yapılanması, yeniden dirilişi ile ilgili bir temadır. 

Her iki olaya da Kur’an-ı Kerim’de Kehf Suresi’nde değinilmektedir. Birisi iki kişi arasında geçen örnek bir konu bir diğeri  “toplumsal bir yapılanmadır”.

Dilerseniz öncelikle Musa – Hızır Kıssası’ndan başlayalım.

&&&&

Musa (a.s.) ile Hızır (a.s.)'ın buluşmaları Kur'an- ı Kerim'de Kehf Suresi’nde anlatılmaktadır. Öncelikle konu ile ilgi ayetleri okuyalım, daha sonra açıklama ve yorumlarımıza yer verelim.

“ Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular”. (Kehf Suresi, 65)

“ Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" (Kehf Suresi, 66)

“ Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin." (Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" (Kehf Suresi, 67-68)

“ (Musa:) "İnşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi. (Kehf Suresi, 69)

“ Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar." (Kehf Suresi, 70)

“Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın." (Kehf Suresi, 71)

“ Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (Musa:) "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi. (Kehf Suresi, 72-73)

“ Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın." (Kehf Suresi, 74)

“ Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (Musa:) "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi. (Kehf Suresi, 75-76)

“ (Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin." (Kehf Suresi, 77)

“ Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim”. (Kehf Suresi, 78)

 "Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı." (Kehf Suresi, 79)

 "Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkar zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk. Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik." (Kehf Suresi, 80-81)

 "Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu." (Kehf Suresi, 82)

 

&&&&

Bu anlatıda, Hızır (a.s)'ı Musa (a.s)' dan üstün kılan , Hızır'ı Musa'ya öğretici yapan hangi bilgi ve niteliktir?

Musa büyük bir peygamber olmasına karşın yine de bilmediği birçok bilgi vardı. Bunların en başında da "Hikmet, Sır, Muradı İlahi olarak tanımlanan Ledünni İlim" gelmekte idi.

-Madalyonun diğer tarafı.

 -İlk bakışta doğrudan gördüğümüz şekli ile olmayan.

 -Olayların iç yüzü.

 -Usulden öte esas olan.

Şeriat, tarikat, hakikat ve marifet sıralamasında marifet ehli olan hakikati öğretir. Kime? Şeriat ehline. Nasıl? Tarikat ile. Neyi? Hakikati.

Sn. Başbakanın Milli Görüş tabanlı inançlı bir geçmişi ile bu bilgiye sahip olduğu kanaatindeyim.  “İlmel Yakin, Aynel Yakin, Hakkal Yakin”. Söylem olarak bu ilimleri çok defa duymuş olduğuna yönelik inancım tamdır. Ancak anlaşılan o ki, belleksel bilgi ve duygusal sezinlemeden öte bu ilmi canlı canlı yaşama ve de yönetmekte olduğu topluma yaşatma arzusu içerisindedir. Tarihte bu tekliği başarmış olan iki önemli şahsiyet olduğu söylenmektedir. Birisi Zü’lkarneyn (Oğuzkağan) bir diğeri Osmanlı Padişahlarından I. Murat Hüdavendigâr’dır. Son derece zorlu bir serüven olduğu bilincindedir, umarım. Bir de nasip kısmet gerçeği var, kuşkusuz.

 İnançlar ve dünya gerçekleri doğrudan veya dolaylı olarak da olsa birbirleriyle alışveriş içerisinde iç içe yaşanmakta olmaları ile birlikte sezinlemeler, yorumlamalar ve uygulamalar doğru kaynaklı, yerli yerinde korunaklı bir anlayış ile sunulmaz ise tartışmalar, kaoslar kaçınılmaz olur.

 

&&&&

Derinlerden kirsiz, lekesiz, katışıksız iletiler sunmaya devam edeceğim. Doğru bilgilerin gerçek sahibinden, doğru kişiden öğrenilmesi bilgi kirliliğini ortadan kaldıracağı gibi algıda netliği de beraberinde getirecektir. Bu da anlatım hatalarıyla oluşan tartışmaların, kavgaların, kaosların son bulmasının alt yapısını hazırlayacaktır. Bu anlayış ile başta ülkemiz olmakla birlikte tüm toplumlar için arzu ettiğimiz barış ortamının sağlanmasını umut ediyorum.

Haydi, kalın sağlıcakla.

 
Toplam blog
: 635
: 614
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Şiiri, yazmayı seviyorum..hepsi bu kadar.. ..