Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Bu ülkede kişi başına düşen ateist miktarı oldukça düşük

Bu ülkede kişi başına düşen ateist miktarı oldukça düşük
 

Türkiye’nin genel anlamda muhafazakâr bir topluma sahip olduğu, Tarhan Erdem’in Milliyet Gazetesinde yayınlanan son araştırması ile bir kez daha ortaya çıkmıştı.

Araştırmada, toplumun muhafazakârlığı derecelendirilmiş ve en düşükten en yükseğe kadar 5 dilime ayrılan bölümlerde, her bir dilimin toplum içindeki payı açığa çıkarılmıştı;

1- En düşük düzeyde muhafazakârlığa sahip olan kesim; %15,9
2- Orta alt düzeyde muhafazakârlığa sahip olan kesim; %26,4
3- Orta düzeyde muhafazakârlığa sahip olan kesim; %36,7
4- Orta üst düzeyde muhafazakârlığa sahip olan kesim; %19,4
5- En yüksek düzeyde muhafazakârlığa sahip olan kesim; % 1,6

Bu ayrımın yeterince açık bir ayrım olmadığını düşünenler için aynı araştırmada, daha net bir ayrımda söz konusu;

1- "dinin tüm gereklerini tam yerine getiren dindar biri (sofu)" olarak tanımlayanlar yüzde 9.7,
2- "dinin gereklerini yerine getirmeye çalışan dindar biri (dindar)" olarak tanımlayanlar; %52,8
3- "inançlı ama dinin gereklerini pek yerine getiremeyen biri (inançlı)" olarak tanımlayanlar; %34,3
4- "dinin gereklerine pek inanmayan biri (inançsız)" olarak tanımlayanlar yüzde 2.3,
5- "dini inancı olmayan biri (ateist)" olarak tanımlayanlar yüzde 0.9

(Araştırma notları arasında parantez içindeki tanımlamalar, soruya cevap verene değil araştırmacıya ait)
Bu ayrımda bu ülkede dindar olarak tanımlanabilecek kesim %62,5’larda. İnançlı olanları topladığımızda da ortaya çıkan rakam % 97’lere dayanıyor.

Aslında saha araştırmalarında bu sonuçlara en doğru ve net olarak yanıt vermek mümkün olmaz. Hele ki, inanç üzerine sorulan sorularda, kişilerin derinlemesine düşünerek, sorgulayarak yanıt vermesi pek beklenmez. Genellikle ortalamaya yakın cevap üretme çabasına girişilir. Yani inançlı olunduğuna dair yanıt vermek kolay, inanca karşı şüphe duyduğuna dair yanıt vermek oldukça zordur.

Bu yazıda toplumun genelini oluşturan inançlı kesimden çok, inancından şüphe duyan azınlığın üzerinde durmak istiyorum. Çünkü aslında bu ülkede bir şeyler rayına girmiyorsa, bunda bu ülkede inancı yeterince sorgulamayan insanların noksanlığından kaynaklandığını söylemekte mümkün.

Çünkü şu an ulusalcı kesimin diline pelesenk ettiği laiklik, ne yazık ki devlet tarafından var edilecek bir sistem değildir. Toplumda inancı sorgulayan kesimin tarafsız bir devlet talebi ile ortaya çıkabilecek bir sistemdir. Batı ve kuzey Avrupa’da laikliğin bu kadar içselleştirilmesinin gerekçesi de budur. Daha önce NTVMSNBC’de yayınlanan bir araştırmaya göre, (http://www.ntvmsnbc.com/news/327404.asp ) İngilizlerde her üç kişiden birisi tanrıya inanmıyor. Fransa’da ve Almanya’da da bu oran nüfusun yarısı.

Hürriyet Gazetesinde yayınlanan başka bir araştırmaya göre de ( http://www.hurriyet.com.tr/dunya/5633557.asp?gid=49&srid=3074&oid=4&l=1 )Fransa’da ateistlerin oranı %37.

Bizim toplumumuzun bu açıdan daha çok Amerikan topluma benzer olduğu kesin. ABD’de 10 kişiden 8’i Tanrı’ya (büyük olasılıkla semavi dinlerin tanrısı) inanıyor. 10 kişiden 9’u dinin kişisel yaşamlarında önemli olduğunu söylerken, 10 kişiden 4’ü din adamlarının hükümet kararlarını etkilemeye çalışması gerektiğine inanıyor. İkinci araştırmaya göre de ABD’de ateistlerin oranı %4.

Bunun açık farkını ülkelerin idari yapısından fark etmek mümkün. Bilmem hiç dikkat ettiniz mi? Geçen aylarda ABD Temsilciler Meclisinde ermeni yasa tasarısı görüşülmeden önce bir din adamı çıktı ve meclis kürsüsünden ilahi okudu. Oysaki böyle bir örneği Batı Avrupa ülkelerinin birisinde görmek mümkün değil. Ayrıca şu an ABD’yi tarikat üyesi olduğunu gizlemeyen, üstüne üstlük Tanrı ile görüştüğünü ve kararlarını bu doğrultuda aldığını söyleyen bir başkan tarafından yönetiliyor. Para birimlerinin üzerinde “In God We Trust - Tanrıya Güveniriz – “ ifadesi de laikli bir devlete vurgu yapan bir şey değildir.

Herkesin birbirine oldukça benzer şeyler düşündüğü, inandığı bir toplumda, devletin dinden bağımsız olmasını sağlamak oldukça zor bir çabadır. Devlet toplumu ortak ihtiyaçlarının çözümü için var olduğuna göre, ortak özelliği inançlı olmak olan bir toplumda, devletin rengini verecek olan şeylerden birisi de inanç olacaktır. Oysaki inancını sorgulayanların oransal olarak arttığı bir toplumda inanç ortak bir değer olmaktan çıkar ve devlet organizasyonu da daha kolay bir şekilde laik bir sisteme evrilir.

Akılcılığın rüzgârı ile yelkenlerini şişiren modernizmin yavaş yavaş dönemini kapatıp, inancın ve metafiziğin yeniden yükselişe geçtiği postmodernizm çağında laik sistemi sağlıklı kılacak toplumsal dengeyi sağlamak giderek zorlaşacaktır. Anlayacağınız çağı bir kez daha ıskaladık.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..