Bu yapılan ''hukuka saygısızlık'' değil mi?

14 Mart 2008 Cuma günü Yargıyay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya son seçimlerde tek başına iktidar olarak göreve gelen AKP'ye karşı kapatma davası açtı. Kapatma davasının başgerekçesi ''AKP'nin laiklik odağı fiillerin merkezi haline gelmiş olması'' . Dava açıldıktan sonra bir hafta boyunca tepkileri izledik, üzüldük.

_ Adalet ve Kalkınma Partisi'ne göre ''kapatma davası açılması'' terbiyesizlik ve kötü niyetlilik idi. Başsavcı'yı siyasi rakip olarak görmeler, ağır hakaretler etmeler, ölümle tehdit etmeler; AKP tarafından her türlü karalama vardı. Halk yargıyla karşı karşıya getirildi.

_ Baskın medyamızı anlamak zaten mümkün değil. ''Ekonomi kötüye gider''miş, ''Avrupa Birliği kızar''mış, vs. Kendi söylediklerine kendileri inanmıyorlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi değil mi Refah Partisi'nin kapatılmasını onaylayan?

Ülkemizin demokrasiyi isteyen yurttaşları bu tartışmaların ne kadar saçma ve gereksiz olduğunu, kapatma davasının açılmasının son derece normal olduğunu ve AKP'nin bu süreçte tribünlere oynadığını biliyorlar.

Biz aradan bir hafta geçtikten sonraki tartışmaya gelelim...

Sözde AKP'nin başını yapan bir ''Ergenekon soruşturması'' var... Öyle bir soruşturma ki, aradan aylar geçmesine rağmen ortada ne bir iddianame ne de bir tutanak... 21 Mart 2008 sabaha karşı aralarında gazeteci-yazar İlhan Selçuk, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve eski İstanbul Üniversitesi rektörü Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun da bulunduğu on altı kişi gözaltına alınıyor.

Gözaltına alınan kişilerin tamamının AKP muhalifi olması bir garip hissetmemize neden olsa da dün yaşananlar demokrasiye sığar mı, biri bana söyleyebilir mi?

_ Cumhuriyet gazetesinin Şişli'deki binası önünde yüzlerce insan buluştu (İlhan Kesici, Selami Öztürk, Hüsamettin Cindoruk da aralarında) ve AKP'yi protesto ettiler.

_ Öğle saatlerinde İşçi Partisi önünde de büyük bir grup toplandı ve AKP'yi protesto etti.

_ Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal ''Düzeni tehdit eden varsa ortaya çıkarılmalı. AKP muhaliflerini yok etmek için iktidar olanaklarını kullanıyor.'' dedi.

Demokrasiye inanan bir insan olarak bu sözleri kınıyorum. Tamam, 80 küsür yaşındaki, yurtdışına kaçması mümkün olmayan, devlet tarafından korunan bir duayen gazetecinin sabah 04:30'da evinden alınması; eski bir rektörün yaka paça gözaltına alınması; hoş şeyler değil, bizleri çok da rahatsız ediyor. Diğer taraftan, bu soruşturmayı yöneten ve kişileri gözaltına alan yargı değil mi? Yargının -belki de haklı olarak- yaptığı eylemler yüzünden yürütme erkine yüklenmek, doğru mudur? Pekiyi, o yürütme erkinin yargı erki tarafından yürütülen bir soruşturmayı üzerine alması ve ''Ergenekon yüzünden kapatmak istiyorlar.'' demesi demokrasiye sığar mı?

Türkiye'de demokrasinin temeli ''güçler ayrılığı'' anlaşılamamış, anlaşılamamaya devam ediyor. Bir an önce anlamak zorundayız, Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi ''Herkes yerini bilmeli.''