Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '14

 
Kategori
Bayramlar
 

Bugün 23 Nisan!

Bugün 23 Nisan!
 

Zamanın durduğu yerdeyim…

Kalbimin ötesinde buruk bir heyecanla güne bakıyorum…

Mustafa Kemal, meclisteki çalışma odasında kütüphaneden aldığı kitaplar üzerine yazdığı notları gözden geçiriyor.

O çelik mavisi gözleri, gözlüğünü arkasında, okuduklarını ve yazdıklarını tarıyor. İnce dudaklarında arada bir kalem sokuyor. Kitaptan, küçük notlara, oradan da Türkiye’deki beyinlere düşüncelerini geçiriyor. Arada Ankara’nın bozkırına bakıyor Ulus’tan. Ve hayal ediyor, “bundan yıllar sonra, bu şehirde her yer ağaç olmalı“diye. 23 Nisan’da açılan meclis, gelecek Türkiye için umut veriyor ona. Diyor ki:

“Yıllar sonra bu yüce millet, beni yaptıklarımla anacak ve sevecek. Ve yüreğimdeki bugünkü tutsaklık hali, kuracağımız cumhuriyetle beraber yok olacak. Ve Türk milleti hak ettiği gibi, yıllarca ondan saklanmış olan egemenliğini keşfedecek.  Millet artık kendisinin efendisi olacak! Toprağını kendi özgürlüğü için biçecek. Türk, Rum, Ermeni, Kürt, Alevi, Sünni fark etmeyecek. Her biri ne mutlu Türküm diyecek. Bugün içinde olduğumuz hürriyet savaşı, bizi birbirimize nasıl kenetlediyse, o kenet ve mesnet, bozulmadan yüzyıllar boyu, milletim için sıkı sıkıya, sonsuza kadar sürecek… “

Ayağa kalktı ve küçük adımlarla kafası önüne eğik, geleceğin Türkiye’sini düşünerek yürümeye başladı. Düşünce, üstüne düşünce, eli ceplerinde, yepyeni Türkiye’yi kuruyordu kafasında! Daha dün Balıkesir’den Ankara’ya gelirken gece uyuyamamış, yine bugünkü gibi hayal etmişti geleceğin Türkiye’sini…

“Yüreğimdeki millet aşkının ferinin sönmesine izin vermeyeceğim. Hiç kimse, belki bir aşk ya da bir çocuk sevgisi bile, benim bu millete bağlılığımdan önemli değildir. Evet, kadınlar güzeldir fakat güzel oldukları kadar entelektüel, zeki ve donanımlı olmaları gerekiyor. Ve medeni olabilmeleri için onlara erkeklerle eşit haklar verilmesi gerekiyor. Medeni bir toplum demek, medeni kadınların yaşadığı toplum demektir.”

Sabahın altısında uyandım ve Facebook’tan bugünkü bayram mesajımı gönderdim:

“Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan ve atamızın izinde yolcu birçok çocuk, ellerinde bayrağımız, yüreklerinde Türkiyem, ay yıldız, ay yıldız, parlıyorlar! Türk olmak güzeldir, Türk olmak barıştır, Türk olmak en eski millet olmaktır, Türk olmak başka milletlere saygı duymaktır, Türk olmak saygın olmaktır, Türk olmak beşer ve beceri ister, her şeyden öte Türk olmak yürek ister. Türk olmak demek, Türkiyeli olmak demektir. Bu vatanda demokratik hak ve özgürlüklerle, 23 Nisan’da kurulmuş meclisiyle, 29 Ekim’de kurulmuş Cumhuriyetiyle, her şeye rağmen, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin birlikte yaşayanlara biz Türk diyoruz. Ama 23 Nisan, Kıvanç abimizin bizlere yıılarca vurguladığı gibi, tüm çocukların bayramı… Atamızın dediği gibi “yurtta sulh, cihanda sulh”… Seni her zaman olduğu gibi şerefle, gururla, hasretle anıyoruz. Sana olan aşkımız hiçbir zaman bitmeyecek. Herkesin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramını kutlarım…”

Zamanın donduğu evimdeyim.

Memleketimin hali egemenlikten çok uzak! Bağımsız fakat egemen olamayan bir millet var karşımda. Erdal Ceyhan’ın bahsettiği kapitalist sebeplerden ötürü gözü dönmüş, yüreği para hırsı bürümüş, kendisine nefsine kaptırmış insanlar topluluğu… Belki de Özal’a da kızmak lazım, içimizdeki canavarları o uyandırdı. Belki evet, belki hayır! Çünkü her birimiz gibi, Tayip bey gibi, ben gibi, Demirel gibi, Ecevit gibi, hepimiz gibi, kendimizce seviyorduk bu toplumu… Özal da kendince sevdi ve kendi hayaliyle bir toplum mühendisleştirmeye çalıştı!  Aynı Azimkarane davranışları sayın başbakanda görmek mümkün!

İnanın hiçbir önyargım yok bu hayata karşı, insanlara karşı! Yalnız şunu net biliyorum, şayet Atatürk olmasaydı, bendeniz Türk olmaktan gurur duyabilecek bir insan olmazdım. O olmasaydı, Türk olmanın anlamı bana göre son derece eksik kalırdı. Onu büyük yapan kazandığı savaşlar değil, onu ölümsüz kılan, muhteşem düşünceleri, devrimleri, hayalleri! Onu herkesten üstün kılan peşine düştüğü hayalleri gerçekleştirme arzusu ve bunu yaparken, yaptıklarını önemsemeyip sürekli Türk milletine adayan vakur tavrı! Ben yaptım demeyip biz yaptım demesi! Oysa bugün bu kadar modern bir İslam milletiysek, bu tamamıyla onun hayallerinin ürünü.

Ben bugün yüzyıllardır medeniyetin beşiği İngilizlerden kendimi farksız hissediyorsam, bu Mustafa Kemal’in düşünce özgürlüğü ve özgünlüğü sayesindedir!

Dolayısıyla o ölmüş olsa bile onun ruhu bizlerde ölmez! Onun bana öğrettiğini, bugüne kadar, hiçbir ademoğlu, öğretememiştir. Türk öğün, güven, çalış! Çalış ki sen de zengin ol, bilgili ol, medeni ol! Öğün ki kendini diğer milletlerden eksik hissetme! Güven ki gerçekleştirecek kudreti milletinden ve daha önemlisi var olma birey gücünden al!

Mustafa Kemal Atatürk benim en büyük aşkım! Öğrenmeye ne kadar çok âşıksam, Mustafa Kemal Atatürk’e o kadar aşığım! Keşke bir nebze, onun yaptıklarına, katkım olsa! Onun için ağlayarak 10 Kasım’da söylediğim şiirlerde hissettiğim yürek burukluluğunu, halen bugün aynı acıyla ve hasretle hissediyorum. 

23 Nisan, bir milleti egemen kılma çabasının başladığı tarih! Yepyeni bir milletin kuruluş hikâyesinin başlangıcı. Osmanlı’nın sonunun başlangıcı!

Ben Türk’ün akıllısını, zekisini, özgür ve özgün olanını severim. Ben Türkiyeli olan, bu topraklar ve vatan için ölmek isteyen aydın ve modern Cumhuriyet çocuklarını severim. Ben Türk’ün kalben insan olanını severim.

Ve bugün 23 Nisan, “Ne mutlu Türk’üm diyene”…

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..