Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Bugün sel, yarın yel, öbür gün tekrar deprem...

Kar deyince aklınıza ne geliyor? Bembeyaz bir huzur mu? Evde oturup onun lapa lapa yağışını seyrederken yudumladığınız keyifli, sıcacık bir kahve mi? Giyinip astronotlar gibi kalın, kaba, çıkıp dışarı sevimli kocaman bir kardan adam yapmak mı? Kartopu oynamak mı? Yoksa, o huzurluğu sessizliği mi kar yağış anının; bütün doğa her şeyiyle ona teslim olurken? 3-4 sene evvel, kar ve romantizm üzerine yapılan bir sohbette, bir çoğunuz gibi benim de aklıma ilk etapta gelen şeyler olan yukarıda saydıklarımı sıralarken, o an orada bulunan Hakkari’li bir dostum gözlerimin içine hüzünle, biraz mahcup, gülümseyerek bakmış ve “Maalesef sizin için bu kadar eğlenceli olan kar bizim için (Hakkari’deki yaşamı kastederek); ölüm, yolların kapanması, en yakın yerleşim yerleriyle bile iletişimin kopması, çığ, hastalarımızı doktora yetiştirememek, zorluk ve zulüm demektir” demişti. O an kalbimden geçen keskin ayaz beni hem üzmüş, hem utandırmış, hem de bazı değerlerin, kavramların, içinde olunan şartlara göre, nasıl farklı anlamlar taşıyabildiğini sarsıntıyla düşündürtmüştü.

Şimdi soru, “romantik, bereketli yağmur”la ilgili. Bizim için belki bereket, romantizm, güzel bir sonbahar ifade eden yağmur; bugün ülkenin kuzeybatısında hayatını, sevdiklerini, evlerini, işlerini, mallarını, huzurlarını, sağlıklarını kaybeden onca insan için ne ifade eder sizce?

Yetkililer hatalarını kabul ettiler. “İmar düzeni hatalı, dere yataklarında yerleşime göz yumulmuş, yağmur sularının sel yolu imar esnasında dikkate alınmamış vs. vs.” dediler. Hatanın kabulü erdemdir elbet, ama giden hiç bir şeyi de geriye getirmez.

Görüntüler, açıklamalar her felaketten sonra hep aynı. Zamanında önlem almakla sorumlu olup da almamış olanlar hep aynı lafların tekrarında: “Yaralar sarılacak”, “Biz büyük devletiz” … Dün 17 Ağustos’da, bugün Trakya’da, İstanbul’da, yarın kim bilir daha nerelerde..?

Denetim ve kontrol mekanizması modern toplumun başlıca gerekli mekanizmalarındandır. Dere yatağındaki yerleşimi (güya!) denetleyip, yanlış yerleşime onay veren, depremde çökmüş olan yüzlerce, binlerce binayı zamanında (güya!) denetleyip, hatalı, eksik inşa edilen onca binaya onay veren yetkililer; bunca ölümün günahını ve sorumluluğunu taşımaktadırlar.

Ahlaki ve hukuki kurallar dahilinde, denetlemekten ve denetlenmekten çekinmeyen bir toplum olduğumuz vakit, dahası, oto kontrol mekanizmasını geliştirip, iç denetim duygumuzla (özellikle toplumsal sorumluluklar noktasında) öncelikle kendimizi hakkıyla denetleyip kontrol ettiğimiz ve göz göre göre yanlış yapmaktan vazgeçtiğimiz vakit medeni bir toplum oluruz.

Yoksa, daha çok yel, sel, deprem acımadan çalar, götürür herşeyimizi…

D. Dara KILINÇ

mailto:ddarakilinc@gmail.com

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..