Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '09

 
Kategori
Magazin
 

Bülent Ersoy nasıl assolist oldu?

Bülent Ersoy nasıl assolist oldu?
 

Bülent Ersoy, sadece "Biz Ayrılamayız" şarkısıyla yirmiden fazla ödül aldı.


Onun adı BÜLENT ERSOY.

Arif Hikmet Par'ın Ansiklopedik İsim Sözlüğüne (1981) göre"Bülent" ismi "yüksek, uzun, yüce" demekmiş ve kadın yada erkek ismi olarak kullanılabilirmiş.

Şüphesiz Sanatçı Ersoy'un birçok adaşı var. O ise, her ne kadar taklitleri 1000'i aşsa da eşsiz bir sanatçı ve bir İstanbul Hanımefendisi.

1952 yılında doğduğunda iktidarda Demokrat Parti vardı. DP, birçok sanat müziği sanatçısını mitinglerinde (daha doğrusu yaptığı şölenlerde) yer veriyordu. Bülent'te bu sanatçılardan Müzeyyen Senar'ı örnek alacaktı. 5 yaşında musiki cemiyetinin küçük koristleriyle bir yaz akşamı konseri verecekti.

Annesi de babası da bankacıydı. Dedesi Garanti Bankası'nın hissedarlarındandı. Kısacası maddi sıkıntı çekmedi. Ama sevgiye açtı. Birgün bile babası saçlarını okşamadı, onu öpmedi. Bu da onu annesine yaklaştırdı. Çok kitap okurdu, çok çalışkandı. Hocaları, ondan övgüyle bahsederdi. Bankacı olması için Kadıköy Ticaret Lisesi'ne kaydedildi. Ancak onun gönlü klasik musikideydi. Liseyi bitirince İstanbul Belediyesi Konservatuarı'na yazıldı. Kimine göre okulu yarım bırakıp Melehat Pars gibi hocalardan özel ders aldı, kimine göre okulu en düzenli takip eden öğrencilerden biriydi. Çoşkun Sabah ile de bu okulda tanıştılar. Aynı sırayı paylaştılar.

Günlük hayatta Ersoy'un pek arkadaşı yoktu. Genelde evinde oturur, kitap okurdu. Bir de Ersoy, ailesindeki en dindar kişiydi. Ailesinden oruç tutan yokken o, eksiksiz oruç tutardı. Camiye namaza da giderdi. Yazları ise bazı saz arkadaşlarıyla kıyı kasabalarda, Bursa'da ya da Ankara'da şarkılar söylerdi.

Camiden çıktığı bir gün iki kişi yanına yaklaşarak seni Fahrettin Bey (Aslan) görmek istiyor dediler. Epey heyecanlanan Ersoy, ogün assolist olmuştu.
Bu noktada da farklı bilgiler mevcut aslında: Radi Dikici'nin kitabına göre ise, F.Aslan gazinoya M.Senar'ı çağırdı. M. Senar, vakti dar olmasına rağmen gazinoya geldi. Sahneye kim var bakmamıştı bile. Ersoy'un sesini duyunca sahneye döndü. Kendisi hasta iken, evine kadar gelerek geçmiş olsun dileklerini ileten genci tanıdı. Bu genç Bülent Erkoç idi. Müzeyyan Senar, F.Aslan'a dönerek "bu genci gazinona al pişman olmazsın" dedi. Daha sonra Bülent sahneden indi, Senar'ın elini öptü ve "bundan böyle ismim BÜLENT ERSOY'dur Müzeyyen Hanım" dedi.

Bu pek inandırıcı değil. Ersoy ise olayı şöyle anlatır: " Ben o iki kişiyle gazinoya gittim. İçeride Müjdat Gezen de vardı. Assolist Gönül Hanım arandı. Alt kadroda Bülent Erkoç çıkacak denildi. Gönül Hanım, şiddetle karşı çıkınca telefonda F.Aslan "bir daha benim gazinoma adımını atma, senin yerine Bülent'i assolist yapacağım" dedi. Telefonu hızla kapattı. Müjdat Gezen, " Erkoç soyadı yakışmıyor, Ersoy olsun " dedi. Ertesi akşam sahneye çıktım. Bir de baktım tam karşımda biricik idolüm Müzeyyen Hanım. Elim ayağıma dolaştı. Hafifçe eğilip ona ayrıca selam verdim. Sonra şarkılarımı okudum. Bitirdiğimde gazinodan öyle bir alkış kıyamet koptuki meğer Müjdat Gezen, Fahrettin Bey'e "çok iyi bir tercih yaptık" demiş. "

Sonra sesi plaklara kaydedildi. İlk plağı tutmadı. İkinci plağında Çoşkun Sabah'a ait "Bir Tanrıyı Bir De Beni Sakın Unutma" şarkısının "ellerin havada, gözlerin yolda" ile devam eden kısmındaki yüksek ses ile yaptığı nağmeler, onu Divalığa taşıyan merdivenleri hızla tırmanmasına sebep olacaktı. Bu plak 750.000 adet satmıştı.

Bu sırada Türk Müziği'nin bir diğer önemli ismi Zeki Müren ise, devamlı surette basına demeçler veriyor "Bülent'in bana rakip olup olmadığı ancak 2000li yıllarda sorulmalıdır. Çünkü ben 30 yıllık sanatçıyım" diyerek ikisi arasında yıllarca süren çekişmelerin fitilini ateşliyordu.

 
Toplam blog
: 21
: 2526
Kayıt tarihi
: 15.05.09
 
 

1991 yılının bir Sonbahar akşamında dünyaya gözlerimi açtım. Küçük yaşlardan itibaren Türk Sanat Müz..