Burcu Göker ve Eric Jenkins Türkiye'ye geliyor.

Burcu Göker ve Eric Jenkins  biz yani Burcu'nun annesi ve babası Amerika seyahatimizi  bitirip Türkiye'ye döndükten sonra 17 Temmuz  2005 de Portage'de bir trio konser verdiler. William Kely klarnet, Burcu Göker keman ve Eric Jenkins piano olarak gerçekleşen bu konser Portage'de çok beğenildi ve ses getirdi. Yerel Amerikan basının da çok yer verdiği bu trio konserleri daha sonra Şikago ve Wiskonsin'de de sık sık tekrarlanacaktı.

Bu konserin ardından Burcu ve Eric, daha önceden planlanmış Türkiye seyahatleri için hazırlıklara başladılar. Ağustos başı Türkiye'ye gelecekler ve takriben 5 hafta kalacaklardı. Biz daha önceden bu seyahatın her dakikasını güzel ve verimli geçirmeleri için planlar yaptık. Eric ilk defa Türkiye'ye gelecek ve Burcu'nun ailesi ile de ilk defa tanışacaktı. Pamela, Türkiye'deki Burcu'nun ailesinin her bireyi için ayrı ayrı hediyeler seçti. Bu konuda Burcu'dan devamlı fikir alıyordu. Hediyeleri seçtiği kişileri hiç tanımıyordu. Nelerden hoşlanırlar bilmiyordu. Uzun bir hazırlık döneminden sonra bavullar hazırlandı ve Burcu ile Eric Şikagodan İstanbul uçağına bindiler. O güne kadar sadece  Amerika içinde yolculuk yapmış olan Eric için bu yolculuk bir ilkti. İlk defa okyanus ötesi bir ülkeye gidiyordu. Gittiği ülke hakkında son zamanlarda epey kitap okumuş ve bilgi toplamıştı. Ama gene de yeni bir ülke, yeni insanlar, yeni adetler, yeni yemekler onu çok heyecanlandırıyordu. Çok uzun bir uçak yolculuğu sonunda uçak Yeşilköy Atatürk Hava Limanına indiği zaman çok yorgun ve heyecanlı idi. Uçaktan inip alanda  bizi gördüğü zaman büyük bir rahatlama yaşadı. Çünkü bizi daha önceki Amerika seyahatimizden tanıyordu. Yanında iki yıldır tanıdığı yakın arkadaşı Burcu da vardı. İçine büyük bir güven duygusu doldu ve birden önünde geçireceği çok güzel tatili düşünüp mutlu oldu. Deniz, güneş, tarih. yeni dostluklar, bugüne kadar yemediği yemekler onu bekliyordu. İstanbul'da Burcu'nun aile fertleri tarafından sıcak bir sevgi ile karşılanan Eric ilk günler İstanbul'u gezmekle geçirdi. Burcu ile Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Boğazı ve İstanbul'daki diğer tarihi yerlerde üç günlük kısa bir tur yapan Eric gördükleri karşısında hayrete düşmüştü. Bu kadar tarihi ve güzel yeri bir arada hiç görmemişti. Ülkemizin ve şehrimizin ne kadar değerli olduğunu ben de yurt dışından gelen dostlarımızı gezdirirken bir kez daha anlıyorum. Ne yazık ki bizler yıllardır içinde yaşadığımız için bu güzelliklerin ve değerlerin  farkına varmıyoruz.

Türkiye'ye geldiği andan itibaren gerek evimizde gerek dışarı gezilerimizde ikram ettiğimiz Türk yemekleri Eric'i mest etmişti. Zaten iştahlı olan Eric ilk defa tattığı  börek, dolma, köfte, baklava, lokum gibi lezzetleri telefonla konuştuğu annesine anlata anlata bitiremiyordu. Hayatında ilk defa tattığı patlıcan ve patlıcandan yapılan yemekler ona harika gelmişti. Doğduğu günden beri klasik müzik dinleyen Eric bir anda koyu Zeki Müren hayranı olmuş ve hemen Amerika'ya götürmek üzere cdlerini almıştı. Bu üç günlük İstanbul gezisinden sonra bir ay sürecek İzmir, Bodrum, Datça,  Marmaris, Fethiye gezisi bizleri bekliyordu. Bir sabah erkenden arabamıza eşyalarımız yükledik ve yola çıktık. Bizi bekleyen güzel tatilin anılarını bir sonraki yazımda anlatacağım.