Buse, üniversite yolunda, “terör” engeline takıldı!...

Buse, daha 17 yaşındaydı.

Buse, bir asker kızıydı; subay olmak istiyordu.

Buse, üniversite sınavına hazırlanıyordu, birkaç gün sonra sınava girecekti.

Buse, sınavlara hazırlık için “Mehmetçik Dershanesi”ne gidiyordu.

Terör, kör olası terör, onu bir sabah, dershane yolunda, İstanbul Halkalı'da yakaladı.

Buse, ömrünün baharından yaşamdan koptu.

Buse, gelinlik giyecekti, giyemedi; tabutuna, duvak takıldı.

Terör, ona yaşamayı çok gördü!

*****

Buse, üniversite sınavına girecekti, Türk Dili ve Edebiyatı testinden karşısına, belki de, şöyle bir soru çıkacaktı:

Cumhuriyet dönemi şairidir. İlk şiirlerinde Ahmet Hamdi Tanpınar ve Necip Fazıl’ın sevdiği temaları ( zaman, ölüm, aynalar) işler. “Gece”den ve “ölüm”den ürküntü duyar. “Ölüm”, onda bir korku ifadesidir. Bir şiirinde, “Kapımı çalıp durma ölüm/ Açmam/ Ben ölecek adam değilim” derken, yaşama bağlığını anlatır görünürken, aslında içindeki korkuyu dile getirir. “Otuz Beş Şiiri”, adıyla özdeşleşmiş gibidir.

Bu parçada sanatçı kişiliği anlatılan şair, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ahmet Haşim
B) Cahit Sıtkı Tarancı
C) Orhan Veli Kanık
D) Ahmet Kutsi Tecer
E) Ahmet Muhip Dıranas

Buse, bu sorunun da yanıtını bilecekti; ama dershaneye giderken terör, yolunu kesti!

*****
Buse, üniversite sınavına girecekti, Türk Dili ve Edebiyatı testinden karşısına, belki de, şöyle bir soru çıkacaktı:

Yaşanamamış her acı, gerçekte, özel bir addır. Deniz gibi,Bülent gibi, Ülker gibi... Gerçek acının tek ölçütü vardır: Ölüm korkusunu yok etmesi. Hâlâ ölümden korkuyorsanız, bilin ki, gerçek acıyı yaşamamışsınız. Karşılaştırılamayacak tek şey, belki de, acıdır; “Benimki şöyle, seninki şöyle.” diye söz edilemez acıdan. Acıya dayanabilmenin tek yolu, acıyı çalışmaya, bir şey yaratmaya dönüştürebilmektir.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Acı, yaratmaya dönüştürülebilir.
B) Acı, hiçbir zaman karşılaştırılamaz.
C) Gerçek acı, yaşanmamış acıdır.
D) Gerçek acı ölüm korkusunu ortadan kaldırır.
E) Gerçek acıyı tadan, ölüm korkusunu yener.

Buse, yanıtının C seçeneği olduğunu bilecekti; ama terör, ona üniversiteye hazırlık yolunda tuzak kurdu. “Gerçek acı”yı 17 yaşın baharındaki Buse’nin yakınlarına yaşattı.

*****

Buse, üniversite sınavına girecekti, Türk Dili ve Edebiyatı testinden karşısına, belki de, şöyle bir soru çıkacaktı:

İslamlık öncesi Türk edebiyatında “sagu”, Divan edebiyatında “mersiye”, Halk edebiyatında “ağıt”, konu bakımından benzerlik gösterir. Üçü arasındaki konu benzerliği, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ölüm
B) Sevgi
C) Kahramanlık
D) Güzellik
E) Gurbet

Buse, bu sorunun yanıtını bilecekti; ama sınava girmeden “ölüm”, onu üniversite yolunda yakaladı.

*****

Buse, üniversite sınavına girecekti, Türk Dili ve Edebiyatı testinden karşısına, belki de, şöyle bir soru çıkacaktı:

Aşağıdaki yapıtlardan hangisi, öbürlerine göre tür bakımından farklıdır?

A) Bomba
B) Yaban
C) Yorgun Savaşçı
D) İnce Memed
E) Aşk-ı Memnu

Buse, sorunun yanıtını da bilecekti; “Bomba”nın öykü, öbürlerinin roman olduğunu da...

Kim bilmez ki, Ömer Seyfettin! “Bomba”sını?

Ama bir başka “bomba”, teröristin “bomba”sı, “deme”ye, “bilme”ye fırsat vermedi Buse’ye.

Terör, terörist, üniversite yolunda Buse’nin karşısına “bomba”sıyla “ölüm” olarak dikildi.

Buse, Âşık Veysel’in deyişiyle, “Benim sadık yârim kara topraktır” dercesine, üniversite sınavına giremeden “kara toprak”a girdi.

*****

Buse’nin, Buse’lerin “Azrail”leri, siz var ya, siz....

Teröre, teröristte fırsat verenler, siz var ya, siz....

Ey “üç nokta”, iyi ki sen varsın, en sıkışık durumlarda imdada koşuyorsun; senin büyüklüğüne sığınıyor, Buse’ler için, önünde saygıyla eğiliyorum!...