Bütün mesele! ...

Çok uzaklarda "ufuktan doğan güneşe" yakın bir yerlerden dürüst, namuslu, bilge kişiler arasından adaylarımızı seçebilecek miyiz, bakalım!

 

Her görüşten ahlaklı insanın, hangi görüşten olursa olsun ahlaksız kişilere karşı verdiği mücadele dalga-dalga ve artarak sürmektedir, sürecektir.

 

Meğer tüm bu olup bitenler arasında “temiz” kalabilmek ne kadar da zormuş! Asıl mesele; bir millet olarak mücadele etmek ve ayakta kalabilmekmiş meğer… 

 

Bizimle aynı siyasi görüşten, aynı kökenden olan, ancak yanlış olduğunu bildiğimiz bir kişiyi mi, yoksa doğru dürüst olduğunu bildiğimiz, ahlakından şüphe etmeyeceğimiz bir insanı mı seçmek isterdik? 

 

Elbette tercihimiz “ahlaklı” olandan yanadır. 

 

*

 

Öyle ise ancak o zaman en üste “AHLAKLI İNSAN, AHLAKLI YURTTAŞ” flamasını asabiliriz. Tüm “farklılıklarımız” ancak o zaman "zenginliğimizdir" diyebilme hakkına sahip olabiliriz. 

 

Gerek siyasi yanımız, gerek  kültürel yanımız, gerekse dini yanımız bize, “AHLAKLI İNSAN,  AHLAKLI YURTTAŞ” olma yolunda iyilikten ve güzellikten yana  katkı sağladığı ölçüde anlamlı değil midir? 

 

Bu saygın yanlarımızın her biri, onur flamamızı kesmediğinde MEDENİ İNSAN tanımlamasına yakışan bir toplum yapısına sahip olabiliriz. 

 

*

 

Sorunlarımıza, siyasi tercih, etnik köken, din ve mezhep temelli ayraçlar koyarak, çözümler aramak; bölünmeyi, kutuplaşmayı davet etmek demektir. “Kürt Sorunu”, “Alevi Sorunu”, sağcısı solcusu, tarikatçısı, cemaatçisi, laikçisi demeden silahla değil, evrensel insan hakları ve evrensel hukuk kurallarının hayata geçirilmesi için verilecek bir mücadeleyle gerçekleşecek DEVRİM; İYİLİKTEN VE GÜZELLİKTEN YANA, ahlaklı insan, ahlaklı yurttaş TEMELİNDE “üreten, paylaşan ve haksızlıklar karşısında dik duran” kişilerin utkusu olacaktır. 

 

Ancak “haksızlıklar karşısında dikleşmeden dik duran” yurttaşlar dayanışması olmaksızın iyilikten ve güzelliklerden yana ahlaklı bir Türkiye oluşturmak neredeyse olanaksızdır. 

 

*

 

Şimdi bir bakalım; ülkemizde bugün böyle düşünen bir “iktidar ve muhalefetten” söz etmek mümkün müdür?  

 

Öyle ise geçmişimizi doğru değerlendirip, anlayıp, geleceğimizi de görerek hayata geçirebilecek aklıselim, ahlaklı, bilge kişilerden mürekkep devlet adamı ve siyasetçilere ihtiyaç vardır. 

 

Aranılan unsurlar büyük milletin bünyesinde vardır. Farklı görüşlere saygılı, kendi düşüncesini dayatmayan, vicdan sahibi, merhametli, demokrat, üretken, namuslu ve ahlaklı insanlar… 

 

Bu insanlar bizim aramızdadır, şimdi bütün mesele bunları bulup seçmektedir.